3. Hukuk Dairesi 2017/13230 E. , 2019/2267 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2017/13230 E. , 2019/2267 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, babaları ...'nın 30-35 sene kadar önce 1974-75 yıllarında tamamen boş olan... Mah. 37139 ada, 11 parselde bulunan bağımsız bölüm üzerine gecekondu tabir edilen ev yaparak oturduğunu, 1993 yılında kendisinin de aynı parsel üzerine babasının evinin önüne kendi parasıyla ev yapmaya başladığını, bu sırada babasının evi yanınca kendi binasını iki katlı olarak tamamlayarak babasıyla ikamet ettiklerini; baba ...'ın 2005 yılında vefatı üzerine mirasçı olarak kendisinin, anneleri ... ile davalıların kaldıklarını; baba ... vefat etmeden önce davaya konu taşınmazın üçüncü kişilerin eline geçtiğini, davalının 2008 yılında davacının evinin bulunduğu 11 nolu parseli üzerindeki ev ile birlikte satın aldığını; kendi parasıyla yaptırdığı evin davalı adına kayıtlı tapu kapsamında kaldığından, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000-TL alacağın davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... cevap dilekçesinde; davaya konu taşınmazı satın aldığını, taşınmazın sonradan satılması halinde davacının mudesatlar için sebepsiz zenginleşme davası açabileceğinden davanın reddini dilemiştir.
Davalı ... cevap diekçesinde özetle; 1993 yılında bu yere kaçak iki katılı ev inşaa ettiğini, bu evde davacının oturduğunu, bu yerin dede ve annesinden kaldığını, davacının kendi evine masraf yaptığını, davalının 10 ve 11 nolu parselleri satın aldığını, burada hiçbir kimsenin emeğinin olmadığından davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davalının taşınmazı mevcut ev ile birlikte satın alması nedeniyle, sebepsiz zenginleşme olmadığı, sebepsiz zenginleşenlerin satış yapan önceki malikler olduğu; ayrıca, davacının burada halen oturduğu, taşınmazların müşterek mülkiyete tabi olması nedeniyle muhdesatın tespiti davasının, ortaklığın giderilmesi davası açılmasından sonra olması gerektiğinden, davada davalının haksız zenginleşen durumda olmaması nedeniyle pasif husumet ehliyetinin de bulunmadığı görülmekle, takdiren; koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, başkasına ait taşınmazda yapılan (zorunlu ve faydalı masrafların) giderlerin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili istemine ilişkindir.
Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının geçerli (haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır.
Sebepsiz zenginleşme; bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Sebepsiz zenginleşme nedeniyle iade borcunun kapsamı ve yapılmış olan giderlerden hangilerinin geri istenebileceği, giderlerin niteliğine ve zenginleşen kimsenin iyiniyetli ya da kötü niyetli oluşuna göre farklılık göstermektedir.
'Geri vermenin kapsamı' başlığı altında düzenlenen TBK'nun 79.ve 80.maddeleri uyarınca 'sebepsiz zenginleşen, zenginleşmenin geri istenmesi sırasında elinden çıkmış olduğunu ispat ettiği kısmın dışında kalanı geri vermekle yükümlüdür.'
Zenginleşen, zenginleşmeyi iyiniyetli olmaksızın elden çıkarmışsa veya elden çıkarırken ileride geri vermek zorunda kalabileceğini hesaba katması gerekiyorsa, zenginleşmenin tamamını geri vermekle yükümlüdür. (m.79)'
'Zenginleşen iyiniyetli ise, yaptığı zorunlu ve yararlı giderleri, geri verme isteminde bulunandan isteyebilir. Zenginleşen iyiniyetli değilse, zorunlu giderlerinin ve yararlı giderlerinden sadece geri verme zamanında mevcut olan değer artışının ödenmesini isteyebilir. Zenginleşen, iyiniyetli olup olmadığına bakılmaksızın, diğer giderlerinin ödenmesini isteyemez. Ancak kendisine karşılık önerilmezse o şey ile birleştirdiği ve zararsızca ayrılması mümkün bulunan eklemeleri geri vermeden önce ayırıp alabilir (m.80).
Yukarıda belirtilen yasa hükümlerinin değerlendirilmesi bakımından öncelikle yapılan masrafların niteliği üzerinde durmak gerekmiştir. Yasada tanımları yapılmamış olmakla birlikte, bir şeyin varlığını ve değerini korumak için yapılması gerekli olan harcamalar; zorunlu, birşeyin değerini ve verimini artırmak için yapılan harcamalar; faydalı ve hiçbir gereği yokken sadece kişisel zevkler için yapılan harcamalar ise; lüks olarak nitelendirilmektedir. (Akıntürk, Turgut, Borçlar Hukuku, 17.baskı, Beta Basım, İstanbul, 2011, s109.)'
Somut olayda; davacı, tapuda babası üzerine ev kaydı görünsede babasının eski evinin yandığını ileri sürerek, 11 nolu parsel üzerine kendisinin yaptığı evin parasını talep ettiği; davalı ...'in ise, taşınmazı üçüncü kişilerden 18.08.2008 tarihinde tapudan satın aldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar, zilyetlik devam ettiği müddetçe sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında kişi alacağını talep edemeyecek ise de; davacı vekilinin 23.11.2015 tarihli oturumda müvekkili davacının dava konusu yerden taşındığını beyan ettiği ve davalı ... vekilinin bu beyana karşı çıkmadığı da dikkate alınarak, gerekirse taşınmaz başında keşif de yapılarak davalıların sebepsiz zenginleşip zenginleşmedikleri yukarıda açıklanan yasal hükümler çerçevesinde değerlendirilerek, davalılardan ...'nın taşınmazda paylı mülkiyet sahibi olduğu da gözetilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön