3. Hukuk Dairesi 2019/5088 E. , 2019/10268 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 20570 numaralı tarımsal sulama abonesi olduğunu, davalı tarafından KDV dahil 3.600 TL’lik fatura düzenlenmesi gerekirken 13.12.2005 tarihli fatura ile 6.680,12 TL talep edildiğini, reaktif enerji bedeli adı altında ayrı bir kalemde belirlenen meblağın da istenemeyeceğini, ayrıca faturada +/- tüketim başlığı altında belirlenen bedelin de hayali olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 01.01.2011 tanzim tarihli 2057 abone no.lu fatura ihbarnamesindeki 6.680,00 TL’lik faturanın 3.000,00 TL’lik kısmına olan itirazın kabulü ile 3.600 TL borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı; davacı adına kayıtlı 2057 no.lu tarımsal sulama abonesinin 2010/12 dönem faturasının 18.10.2010 tarih ve 9118 no.lu tutanağa istinaden tahakkuk ettirildiğini, tutanakta davacının 45 dönüm mısır sulaması yaptığı, R-S-T fazlarına ait bağlantı uçlarının ters bağlantı olduğundan %95 oranında eksik değer kaydettiğinin tespit edildiğini, abonenin sayaçları 10.122 kw endeks kaydetmiş olup bu harcama ile 45 dönümlük araziyi sulamanın hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, davacıya ait 2057 numaralı tarımsal sulama aboneliğine ilişkin davalı kurum tarafından düzenlenen 01.01.2011 tarihli fatura tutarının davacının talebi ile bağlı kalınarak 3.600,00 TL olarak tespit ve tashihine karar verilmiş, hüküm; davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizin 09.06.2016 tarih, 2016/7943 E. - 2016/9293 K. sayılı ilamı ile; “ Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporu incelendiğinde; Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği'nin 19. ve 20. maddelerine göre değerlendirme yapılmadığı, normal tüketim üzerinden hesaplama yapıldığı, ilgili sayacın doğru tüketim kaydetmediği
dosyadaki tutanaklar ve sayaç değiştirme raporlarından anlaşılmakla bu çerçevede mümkünse davacı abonenin geriye dönük ihtilafsız döneme ait tüketim ekstrelerinin de dosyaya celbi sağlanarak, alanında uzman başka bir 3'lü bilirkişi heyetinden Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle söz konusu olayda davacı abonenin sayacındaki fiili durumun yönetmeliğin 19.maddesinde düzenlenen “sayacın tüketim kaydetmemesi” hükmü çerçevesinde mi, yoksa 20. maddesinde düzenlenen “sayacın doğru tüketim kaydetmemesi” hükmü çerçevesinde mi değerlendirilmesi gerektiği tespit edilerek ilgili yönetmelik hükümlerinin olaya doğru şekilde uygulanması sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği”nden bahisle bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyma kararı verilerek yeniden yapılan yargılama neticesinde; hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacının menfi tespit davasına konu faturanın bedelinin 6.501,65 TL olarak hesaplandığı tespit edildiğinden, davacının fatura bedelinin fazla olduğu, 3.000 TL yönünden borçlu olmadığının tespiti talebinin reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Her ne kadar mahkemece bozmaya uyma kararı verilmiş ise de, bozma ilamına uygun bir karar verilmemiştir. Şöyle ki;
Somut uyuşmazlıkta Dairemizin 09.06.2016 tarih, 2016/7943 E. - 2016/9293 K. sayılı ilamı ile de vurgulandığı üzere; davacıya ait tarımsal sulama tesisinde R, S ve T fazlarına ait bağlantı uçlarının ters olduğu, sayacın %95 eksik tüketim kaydettiği, bu halde davacının ödemesi gereken bedel hesaplanırken Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği'nin “sayacın doğru tüketim kaydetmemesi” başlıklı 20. maddesinin dikkate alınması geektiği sabittir.
Buna göre; “Sayacın, müşterinin kusuru dışında herhangi bir nedenle doğru tüketim kaydetmediğinin tespit edilmesi halinde,
a) Sayacın eksik veya fazla tüketim kaydettiği miktarın elektrik sayaçları tamir ve ayar istasyonlarında teknik olarak tespit edilmesi durumunda söz konusu tespit dikkate alınarak,
b) (a) bendinde düzenlenen tespitin bulunmadığı durumlarda; varsa müşterinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri dikkate alınarak, yoksa sayaç doğru çalışır duruma getirildikten sonra müşterinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması dikkate alınarak, hesaplama yapılır ve fark tahakkuk ettirilir.
Tahakkuka esas süre; doğru bulgu ve belgenin bulunması halinde 12 ayı, bulunmaması halinde ise 90 günü aşamaz.”
Somut olayda, yukarıda açıklanan mevzuat hükmüne göre; davaya konu sayacın eksik tüketim kaydettiği miktarın elektrik sayaçları tamir ve ayar istasyonlarında teknik olarak tespit edilmediği, bu durumda varsa müşterinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri dikkate alınarak, yoksa sayaç doğru çalışır duruma getirildikten sonra müşterinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiği açık olmasına rağmen mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu hususun göz ardı edildiği; bunun yanında, tahakkuka esas sürenin doğru bulgu ve belgenin bulunması halinde 12 ayı, bulunmaması halinde ise 90 günü aşamayacağı halde bilirkişi tarafından hesap yapılırken 415 gün üzerinden hesap yapıldığı anlaşılmaktır. Buna göre; hükme esas alınan bilirkişi raporunun; yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerine uygun olmadığı, yetersiz olup hüküm kurmaya da elverişli olmadığı açıktır.
O halde mahkemece; dava dosyası, önceki bilirkişiler dışında, konusunda uzman ve ehil olan üç kişilik bilirkişi heyetine verilerek, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği'nin “sayacın doğru tüketim kaydetmemesi” başlıklı 20. maddesine göre tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, tarafların bilirkişi raporuna yaptığı itirazların da değerlendirildiği bir rapor aldırılarak, varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, bu husus göz ardı edilerek, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, yeniden bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.12.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.
3. Hukuk Dairesi 2019/5088 E. , 2019/10268 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 38 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat