3. Hukuk Dairesi 2018/3005 E. , 2019/8969 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2018/3005 E. , 2019/8969 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ


Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen menfi tespit davasının kabulüne dair verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, dava dilekçesinde özetle; davalı ile aralarında kira ilişkisi bulunduğunu, ikinci yıl kira bedeli için davalıya 82.500 TL bedelli 30.06.2014 vade tarihli bono verdiklerini, bu bonoya dayanılarak aleyhlerine ... 2. İcra müdürlüğü’nün 2015/1955 E sayılı dosya ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığını, takip alacaklısına böyle bir borçları bulunmadığını, yasal süresi içinde ... İcra Hukuk Mahkemesine itirazda bulunmalarına rağmen bu mahkemece itirazlarının reddedildiğini ancak bu kararın maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceğini belirterek borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı, cevap dilekçesinde özetle; davalıların borçlarını ödememeyi alışkanlık haline getirdiklerini ve kötüniyetli olduklarını belirterek davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2015/219 Esas, 2016/551 Karar sayılı kararı ile taraflar arasındaki kira sözleşmesinin feshine ve davaya konu olan senedin iptaline, davalı tarafa ödenen kira bedelinin davacıya iadesine, zorunlu masrafların da tahsiline karar verildiği, hükmün Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2017/307 Esas, 2117 karar sayılı ilam ile dava konusu senedin iptali yönünden onandığı, taraflarca bu yönüyle karar düzeltme isteminde bulunulmadığı ve hükmün bu yönden kesinleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf incelemesine konu kararda, aynı taraflar arasında aynı mahkemenin 2015/219 Esas, 2016/551 Karar sayılı kararı ile davaya konu olan bononun iptaline karar verilmiş olmasının hükme gerekçe yapıldığı, davalı tarafın ise mahkemenin 2015/219 Esas, 2016/551 Karar sayılı karar bakımından karar düzeltme yoluna gidildiğini, dolayısıyla karara dayanak yapılan kararın henüz kesinleşmediğini istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü, karar düzeltme dilekçesinde 82.500,00 TL bedelli bononun iptalinin yerinde olmadığına yönelik herhangi bir hususun karar düzeltme nedeni yapılmadığı, dolayısı ile 2015/219 Esas, 2016/551 Karar sayılı dosyada hükmün 82.500,00 TL bedelli bononun iptaline yönelik kısmın kesinleştiği belirterek bu hususu dayanak yapan İlk Derece Mahkemesi kararının da yerinde olduğu gerekçesiyle istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava şartları dava açılmasından hüküm verilmesine kadar var olmalıdır. Dava şartlarının davanın açıldığı günde bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda, mahkemenin davayı mesmu (dinlenebilir) olmadığından reddetmesi gerekir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun dava şartlarını ve ilk itirazları düzenleyen ikinci bölümünün birinci ayrımı 114. maddesinde dava şartları düzenlenmektedir. Burada on iki bent halinde düzenlenen dava şartlarından bazıları olumlu (davanın açılması sırasında var olması gerekli); bazıları ise olumsuz (davanın açılması sırasında bulunmaması gereken) şartlardır.
HMK m.114/1-ı’da aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması, m.114/1-i’de ise aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması dava şartı olarak düzenlenmektedir.
Derdest bir davanın ilk koşulu, tarafları, müddeabihi ve dava sebebi aynı olan bir davanın daha önce açılmış olmasıdır. İkinci koşulu ise daha önce açılmış bulunan davanın hâlen görülmekte olması, kesin hükümle sonuçlanmamış olmasıdır. Bu iki koşulun birlikte bulunması hâlinde derdest bir davanın varlığı kabul edilmelidir. Bir davanın açılması ile şekli anlamda kesin hükme bağlanması arasında geçen sürede davanın derdest olduğu kabul edilir (Tanrıver, S.: Medeni Usul Hukukunda Derdestlik İtirazı, 2.b., Ankara 2007, s.8 vd.). Davanın derdest olması, taraflar arasında o konuda ortaya çıkan uyuşmazlığın henüz tam olarak çözümlenemediği anlamına gelir.
Somut uyuşmazlıkta; davacılar, davacı tarafça kira sözleşmesi kapsamında ikinci yıl kira bedeli için davalıya verilen bononun davalı tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe koyulduğunu, davalıya borçlu olmadıklarını, aksine davalıdan olan alacakları ve işbu davaya konu senedin iadesi için ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/219 E 2016/551 K. sayılı dosyasında dava açtıklarını belirterek senetten dolayı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
02.03.2015 tarihinde ... 2. İcra Müdürlüğü 2015/1955 E sayılı dosya ile davacılar aleyhine davalı tarafça davaya konu senet bakımından icra takibi başlatıldığı, 09/03/2015 tarihinde ise davacılar tarafından davalı aleyhine kira sözleşmesinin feshi, alacak ve senedin iadesi ile mahrum kalınan kar talebine dair dava açıldığı,mahkemece davanın kabulüne ve işbu davamıza da konu olan 82.500 TL bedelli 30.06.2014 vade tarihli bononun iptaline dair verilen hükmün davalı tarafça temyiz edildiği, dairemiz 28.02.2017 tarih 2017/307 E 2017/2117 K sayılı ilam ile bozulduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, her iki davanın, taraflarının, konusunun ve sebebinin aynı olduğu, hükme esas alınan ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/219 2016/551 K sayılı davada iptaline karar verilen senet ile görülmekte olan davada menfi tespit talebine konu senedin aynı senet olduğu gözetilerek HMK m.114 gereğince derdestlik yahut kesin hüküm dava şartlarından hangisinin davada mevcut olmadığı tespit edilerek HMK 115/2 hükmü doğrultusunda davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken anılan gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nun 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 11/11/2019 gününde oybirliği ile karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön