3. Hukuk Dairesi 2019/4477 E. , 2019/7774 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2019/4477 E. , 2019/7774 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davalı ... hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına, davalı ... hakkındaki davanın reddine, davalılar ..., ... ve ... hakkındaki davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ile davalı ... vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; taşımacılık işi ile uğraştığını, davalı ... sahte ... kimliğini kullanarak diğer davalı ... ait ... plaka sayılı aracın şoförü olduğunu beyan ederek 15.12.2012 tarihinde yük aldığını, daha sonra bu yükü teslim etmesi gereken yere teslim etmediğini, yük bedeli için dava dışı şirkete 20.326.60 TL ödeme yapıldığını, ayrıca davalı ... 1.020 TL ödendiğini, yapılan araştırmada davalı ... dava dışı ... ait kimlik bilgilerini içeren sahte sürücü belgesi ile davalı ...'e ait ... plaka sayılı kamyonu davalı ... aracılığıyla davalı ...'ın noterliğinde yapılan işlem ile satın aldığının anlaşıldığını belirterek, 21.346.60 TL maddi tazminatın 15.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle, 15.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş, 22.12.2014 tarihinde davalı ... yönünden davayı takip etmeyeceklerini bildirmiştir.
Davalı ...; ... plaka sayılı aracı 3 yıl önce haricen davalı ...'e sattığını, daha sonra da Mevlüt aracılığı ile (... sahte kimliği kullanan) ... noterden sattığını, ticari faaliyette bulunmadığını, vergi kaydı üzerinden sahte faturalar kullanıldığını, suç duyurusunda bulunduğu ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
Davalı ...; ... Plaka sayılı aracın satış işleminin noterliğinde yapıldığını, gerekli özen ve dikkatin gösterildiğini, noterlikte yapılan sözleşme ile taşıma sözleşmesi arasında fiili ve hukuki bağ olmadığını, illiyet bağı olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davalı ... hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına, davalı ... hakkında açılan davanın reddine, davalılar ..., ... ve ... hakkında açılan davanın kısmen kabulüne, 21.346,60 TL maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte bu davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, davalı ...'ın davacının kusuruda gözetilerek takdiren bu tazminatın %50'si olan 10.673,30 TL'sinden sorumlu tutulmasına, bu davalı yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine, tüm davalılar yönünden manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ile davalılar ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine ve özellikle hükümdeki 'maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte bu davalılardan alınarak davacıya ödenmesine' ibaresinden faizin dava tarihinden itibaren işleyeceğinin anlaşılmasına göre, davacı tarafın temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 162.maddesine göre; ''Noterler bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumludurlar''. Bu maddeye göre noterlerin sorumluluğu Kusursuz sorumluluktur. Kusursuz sorumlulukta ise, zarar gören kişinin kusurun varlığını ispat etmek zorunluluğu yoktur, aksine kusursuz sorumlu olan davalının (noterin) olayla zarar arasında uygun illiyet bağının bulunmadığını kanıtlaması gerekir.
Sorumluluk Hukukunun önemli ögelerinden biri de zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunmasıdır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır. Teoride ve uygulamada; mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru ile illiyet bağı kesilir ve kusursuz sorumlu olan kişi sorumluluktan kurtulur.
Somut olayda; Antalya 14.Noterliğinde ... ile (... sahte kimliğini kullanan) ... arasında 30.11.2012 tarihinde ... plaka sayılı araca ilişkin olarak araç satış sözleşmesi yapıldığı, araç tescil belgesinin zayi olduğu beyan edilerek teslim edilmediği,
Sahte ... kimliğini kullanan ... , 15.12.2012 tarihinde davacıya başvurup, kendisini ...'a ait ... plaka sayılı aracın şoförü olarak tanıttığı, ...'a ait araç tescil belgesi, irsaliye defteri ve K1 belgesini sunarak tek seferlik araç kira sözleşmesiyle davacıdan yük aldığı, aldığı yükü teslim etmediği anlaşılmaktadır.
Davalı ... sanık olarak yargılandığı Bursa 4.Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/68 E., 2013/89 K.sayılı kesinleşen kararının incelenmesinde; araç satış sözleşmesinde ve yük alımı başvurusunda kullanılan ... ait kimlik bilgilerinin bulunduğu sürücü belgesinin ve ayrıca K1 belgesinin sahte olduğunun tespit edildiği, sürücü belgesinin aldatma kabiliyetini haiz olduğunun belirlendiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece; davalı ...'ın davalı ... tarafından ibraz edilen sürücü belgesi ile satış sözleşmesine atılan imzanın çıplak gözle bile benzemediği gözönünde tutulduğunda, gerekli özen ve dikkati göstermediği gerekçesiyle davalı ...'ın kusur indirimi ile %50 sorumlu olduğu gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, davalı ...'ın noterliğinde yapılan imzaya yetkili katip tarafından düzenlenen 30.11.2012 tarihli araç satış sözleşmesinin, 15.12.2012 tarihinde davacıdan yük alımı sırasında kullanılmadığı, aksine aracın ... adına kayıtlı olduğuna dair belgeler davacıya ibraz edilerek, aracın satışının davacıdan gizlendiği gözetildiğinde, davalı noterin işlemi ile dava konusu olayla zarar arasında illiyet bağının kesildiği anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece; davalı noter Hasan'ın noterliğindeki araç satış sözleşmesi ile davacının zararına konu olay arasında illiyet bağı bulunmadığı gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-) Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10.maddesi; '(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir ' şeklinde düzenlenmiştir.
Söz konusu yasal düzenlemeye göre; somut olayda, mahkemece davacının reddedilen manevi tazminat talebi yönünden kendisine vekille temsil ettiren davalı ... lehine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, vekalet ücretine hükmedilmemiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
4-) Mahkemece; davalı ...'in aracın noter satışını yapmayarak 3 yıl boyunca davalı Mevlüd'e bıraktığı, noter satışı sırasında gerekli özen ve dikkati göstermeyerek satış işlemini yaptığı, alıcının başka bir kimliği bulunup bulunmadığını kontrol etmediği göz önünde tutularak tam kusurlu olduğu gerekçesiyle, davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yukarıda 2.bentte açıklandığı üzere, 30.11.2012 tarihli araç satış sözleşmesinin, 15.12.2012 tarihinde davacıdan yük alımı sırasında kullanılmadığı gibi, davalı ...'in davalı ... ile el ve işbirliği içerisinde olduğu ispat edilememiştir.
O halde mahkemece; davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı ... yararına, dördüncü bentte açıklanan nedenlerle davalı ... yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.10.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön