3. Hukuk Dairesi 2017/9033 E. , 2019/6107 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2017/9033 E. , 2019/6107 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, dava dilekçesinde özetle; taşınmazını 05.02.2014 tarihinde ... Civata Vida ve Bağlantı Elemanları Hırdavat Mak.San. Tic. A.Ş'ye kiraladığını, kira bedellerinin ödenmemesi üzerine şirket aleyhine icra takibi başlattığını ancak yapılan araştırmada böyle bir şirketin olmadığını öğrendiğini, var olmayan şirketin kaşesini kullanarak müvekkili ile kira sözleşmesi yapan davalı ...'ın bu haksız ve hukuka aykırı eylemi nedeniyle zarara uğradığını, gerek kira bedelleri gerekse yapılan icra takipleri ve açılan davaların masrafları bakımından zararı doğduğunu, hiç tahsilat yapamadığını belirterek bu zararın da tahsil edilmesi gerektiğini belirterek 2014 yılı Ağustos ve Ekim ayları arası aylık 1000tl olmak üzere 3 aylık kira farkı ile 2014 yılı kasım-2015 yılı kasım ayları arası aylık 5000 olmak üzere 13 aylık kira alacağının ve 3 adet icra takip dosyası masrafı ile 1 adet icra hukuk mahkemesi masrafı olmak üzere toplamda 72.917 TL nin tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya süresi içinde cevap vermemiş, beyan dilekçesinde özetle; söz konusu şirketin leasingli makinelerin alımı hususunda bankalarla anlaşma sağlanamadığından kurulamadığını, kötü niyetli davacı tarafından yapılan ihbarlar nedeniyle söz konusu şirketin faaliyetini gerçekleştirmesi ve kurulması imkanının ortadan kalkmış olduğunu bu nedenle haksız eylemleri ile işine engel olan davacının kira bedellerini ödeyemediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalının verilen kesin sürede ödemeye ilişkin delil ve belgelerini sunmadığı ve icra takip dosyaları incelendiğinde davalının borçlu olmadığını ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Dosya arasına sunulan sözleşmenin, işyeri kirasına ilişkin, 05.02.2014 başlangıç tarihli, 3 yıl süreli, aylık 5000 TL bedelli (01.02.2014-01.08.2014 arası 4000 TL; 01.09.2014-01.02.2015 arası 5000 TL) kira sözleşmesi olduğu, sözleşmeyi kiraya veren sıfatıyla davacının imzaladığı, kiracının ... Civata A.Ş. olduğu ve bu şirket adına kaşe üzerinin imzalandığı görülmekle davalı ...’ın sözleşmedeki imzaya bir itirazının olmadığı dolayısıyla sözleşme hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık davalının, ödenmeyen kira bedelleri ve dava konusu edilen dosyalar bakımından sorumluluğu bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Kira sözleşmesinde kiracı olarak anonim şirket gösterilmekle birlikte vergi dairesi belirtilmemiş “yeni kuruluş” olduğu ifade edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun anonim şirketlerde kurucu işlemi düzenleyen 335. maddesine göre “Şirket, kurucuların, kanuna uygun olarak düzenlenmiş bulunan, sermayenin tamamını ödemeyi, şartsız taahhüt ettikleri, imzalarının noterce onaylandığı veya ticaret sicili müdürü yahut yardımcısı huzurunda imzaladığı esas sözleşmede, anonim şirket kurma iradelerini açıklamalarıyla kurulur. Şirketin kuruluşunda, esas sözleşmeyi ihtiva eden kâğıtlardan değerli kâğıt bedeli alınmaz. 355 inci maddenin birinci fıkrası hükmü saklıdır.” Aynı kanunun anonim şirketin tüzel kişilik kazanmasını düzenleyen 355. maddesine göre ise “Şirket ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır. Tescilden önce şirket adına işlem yapanlar ve taahhütlere girişenler, bu işlem ve taahhütlerden şahsen ve müteselsilen sorumludurlar. Ancak, işlem ve taahhütlerin, ileride kurulacak şirket adına yapıldığı açıkça bildirilmiş ve şirketin ticaret siciline tescilinden sonra üç aylık süre içinde bu taahhütler şirket tarafından kabul olunmuşsa, yalnız şirket sorumlu olur. Şirketçe kabul olunmadığı takdirde kuruluş giderleri kurucular tarafından karşılanır. Bunların pay sahiplerine rücu hakları yoktur.” Görüldüğü üzere TTK’da anonim şirket bakımından kuruluş ve tüzel kişilik bakımından ayrım yapılmış, anonim şirketin tüzel kişilik kazanması şirketin ticaret siciline tescil edilmesi koşuluna bağlanmış ve tescil öncesi yapılan işlem ve taahhütlerden tescil sonrası üç aylık süre içinde taahhütlerin şirketçe kabul edilmemesi halinde şirket adına işlem yapanların bu işlem ve taahhütlerden şahsen sorumlu olacağı belirtilmiştir.
6098 sayılı Türk borçlar Kanunu’nun temsilde ölüm ve ehliyetsizliği düzenleyen 43. maddesine göre “Hukuki işlemden doğan temsil yetkisi, aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça veya işin özelliğinden anlaşılmadıkça, temsil olunanın veya temsilcinin ölümü, gaipliğine karar verilmesi, fiil ehliyetini kaybetmesi veya iflas etmesi durumlarında sona erer. Bu hüküm, bir tüzel kişiliğin sona ermesi durumunda da uygulanır.” TBK’nın 47. maddesine göre de temsil olunanın açık veya örtülü olarak hukuki işlemi onamaması hâlinde, bu işlemin geçersiz olmasından doğan zararın giderilmesi, yetkisiz temsilciden istenebilir. Hakkaniyet gerektiriyorsa, kusurlu yetkisiz temsilciden diğer zararların giderilmesi de istenebilir.
Tüm yapılan açıklamalar ışığında sözleşmede kiracı olarak belirtilen şirketin tüzel kişilik kazanmadığı tarafların kabulünde olduğu gibi ticaret sicilinden gönderilen kayıtlardan da bu husus anlaşılmakla, davalının hak ve fiil ehliyeti bulunmayan şirketi temsil yetkisi olamayacağından sözleşme gereğince ödenmeyen kira bedellerinden ve davacıyı uğrattığı zarardan sorumlu olacağı tartışmasızdır. Her ne kadar mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de mahkemece davacının talebi denetlenmemiştir. Mahkemece, davacı tarafça talep edilen alacak ve tazminat kalemleri bakımından taraf delilleri incelenerek, davalının
davacının alacağın bir kısmını haciz yoluyla tahsil ettiği yönündeki savunması da dikkate alınarak, uzman bilirkişiden raporu aldırılıp hesaplama yapılması ve mahkemece hangi alacağın yahut tazminatın talep edilebileceği değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazılarının kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.07.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.






Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön