3. Hukuk Dairesi 2017/8375 E. , 2019/4686 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davalılardan ... ve ...'in maliki bulunduğu taşınmazı kiraladıklarını, 2005 yılından bu yana bahse konu taşınmazda ortak olarak faaliyetlerini sürdürdüklerini, davalılardan ...'ün ise inşaat işleriyle uğraştığını, yüklenici ... ile birlikte diğer davalı maliklerin, kiralanan dükkanın bulunduğu binanın yıkılacağından bahisle kiralananı tahliye etmelerini istediklerini, bu konuşmanın üzerinden kısa bir süre geçtikten sonra, 12/07/2014 tarihinde, kiralanandan tahliyelerini sağlamak ve binanın yıkılacağına dair beyanlarına zemin oluşturmak adına, davalılar tarafından dükkanın camlarının kırıldığını öğrendiklerini, bununla birlikte taşınmaz hala kendilerinin zilyetliğinde iken tüm aboneliklerinin de davalılar tarafından iptal ettirildiğini, davalıların kira ilişkisi devam ediyor iken konusu suç oluşturan eylemlerde bulunduklarını, haksız ve hukuka aykırı müşterek eylemleri nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradıklarını, kiralananı tahliye etmek zorunda kaldıklarını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 1.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştirlerdir.
Davalılardan ... ve ...; davacılardan ...'ın 01/07/2005 tarihli kira sözleşmesini kiracı sıfatıyla imzalarken, 01/06/2009 tarihli kira sözleşmesini ise kefil sıfatıyla imzaladığını, bu sebeple davacılardan ... ile aralarında kira ilişkisinin bulunduğunu, davacı ...'ın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davacıların iddialarının gerçeği yansıtmadığını, ... ile aralarında herhangi bir anlaşmanın bulunmadığını, dava dışı yüklenici ... ile aralarında kat karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalandığını, Kağıthane Belediyesi tarafından dava konusu taşınmazın bulunduğu binanın riskli yapı olduğunun tespit edildiğini, kiracı ...'ın kira ödemelerini aksattığını, kendilerini mağdur ettiğini savunarak; davanın reddini istemişlerdir.
Davalı ...; davacıların iddialarının gerçeği yansıtmadığını, iddia edilen olaylarla kendisinin herhangi bir bağlantısının bulunmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kira ilişkisinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
1-) 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-a maddesine göre; kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda 'Sulh Hukuk Mahkemesi' görevlidir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re'sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
Somut olayda; uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, dava 19/08/2014 tarihinde açılmıştır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın 4/1-a maddesi uyarınca, dava değerine bakılmaksızın davaya bakma görevi Sulh Hukuk Mahkemesi'ne aittir.
Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK'nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
3. Hukuk Dairesi 2017/8375 E. , 2019/4686 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat