3. Hukuk Dairesi 2019/211 E. , 2019/4137 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali ve tenkis davasının bozma ilamı üzerine mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; murisleri ...'ın, 15.03.2014 tarihinde vefat ettiğini, medeni haklarını kullanma kabiliyeti olmamasına rağmen, davalının hilesi ile irade fesadı altında kalarak ...Noterliğinin 30.07.2001 tarih ve ... yevmiye nolu vasiyetnameyi düzenlediğini vasiyetnamenin geçerli olmadığını; zira, vasiyetnamede murisin ve tanıkların imzasının bulunmadığını, murisin akli melekelerinin de yerinde olmadığını iddia ederek; vasiyetnamenin iptaline, olmadığında tenkisine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; murisin vasiyetname yaptığı 30.07.2001 tarihinde medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olduğunu, davacının hile ve irade fesadına dayalı iddiasının da yersiz olduğunu savunarak; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen kararın temyizi üzerine, Dairemizin 24.06.2014 gün ... esas 2014/10257 karar Sayılı ilamı ile : 'Davacı taraf; murisin vasiyetname düzenlerken fiil ehliyetinin bulunmadığını, alınan doktor raporunun kesin delil olmadığını, heyet raporu alınması gerektiğini iddia etmiştir. Murisin vasiyetnamesinin düzenlenmesi sırasında hukuki ehliyetinin tespiti uzmanlık gerektirir. Davacının bu husustaki tüm delilleri sorulup, toplandıktan sonra, dosyanın tümü ile Adli Tıp Kurumuna gönderilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; yeterli olmayan sağlık raporuna dayanılarak, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı ve davacının diğer temyiz sebeplerinin, bozma gerekçesine göre şimdilik incelenmesine mahal olmadığı,' gerekçeleriyle karar bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece yapılan yargılama neticesinde ; '.... muris ...'ın hastane kayıtlarının olup olmadığı yönünde yazışmalar yapılmış, hastane kayıtlarının mevcut olmadığı yönünde cevap verilmiş, dosyada bozma ilamından sonra elde edilen başka bir delil bulunmadığından dosya yeni bir rapor
alınmak üzere adli tıpa gönderilmemiş,; mevcut deliler doğrultusunda ,davanın reddine karar verilmiş; sözkonusu kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 29.09.2016 gün, ... esas, 2016/11377 karar sayılı ilamı ile 'murisin vasiyetnamesinin düzenlenmesi sırasında hukuki ehliyetinin tespitinin uzmanlık gerektirdiği, somut uyuşmazlıkta; mahkemece bozma ilamına uyulması yönünde karar alınmasına rağmen bozma gerekleri doğrultusunda dosyanın Adli Tıbba gönderilerek murisin vasiyet tanzim tarihi itibariyle hukuki işlem yapabilme yeteneğine haiz olup olmadığı konusunda rapor aldırılarak sonucu dairesinde hüküm tesis gerekirken, bozma ilamından sonra elde edilen murisin sağlık durumu ile ilgili başka bir delil bulunmadığından bahisle bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeksizin ve murisin vasiyet tarihi itibariyle hukuki işlem yeteneğini haiz olup olmadığı noktasında Adli Tıptan rapor aldırılmaksızın eksik incelemeye dayalı hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu' gerekçesiyle ikinci kez bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; murisin dava konusu vasiyeti yaparken aldığı sağlık raporundan başka baska bir delil bulunmadığı, dosyanın eldeki hali ile Adli Tıp Kurumuna sevkinin sağlandığı, Adli Tıp raporunda ...'ın vasiyetname tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğunun kabulünün uygun bulunduğunun mütalaa olunduğu, ayrıca tanıkların beyanları dikkate alındığında murisin işleminin muvazalı olmadığı davacıdan mal kaçırma kastının olmadığı murisin diğer taşınmazları dikkate alındığında da murisin tüm mal varlığına davalıya devretmediği ve davacının saklı payının etkilenmediği gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; terditli şekilde açılan vasiyetnamenin iptali olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
Mirasbırakan ...'ın 15.03.2014 tarihinde ölümü ile mirasçıları olarak davanın taraflarının kaldığı, mirasbırakanın, ... Noterliğinde düzenlediği 30/07/2001 tarihli ve ... yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki vasiyetnameyle, ... sayı ile tapuda kayıtlı bulunan taşınmazın hak ve hisselerinin tamamını Mehmet kızı 15.10 .1994 doğumlu ... ölümünden sonra hüküm ifade etmek üzere vasiyet ettiği, 02.05.2011 tarihinde vasiyetnamenin açıldığı, dava konusu taşınmazın halen muris adına tapuda kayıtlı olduğu, davacının vasiyetnamenin iptali, bu talebinin haklı görülmemesi halinde ise saklı paylarının ihlâl edildiğini ileri sürerek, yasal süre içerisinde tenkis isteğiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece vasiyetnamenin iptalini gerektirir bir husus bulunmadığından bu talebin kabul görmemesi üzerine tenkis istemi üzerinde durulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu nedenle dava tenkis istemi yönünden değerlendirilmiştir.
Mirasbırakanın vasiyetname ile yaptığı temlik mutlak suretle tenkise tabidir. Bilindiği üzere, tenkis davaları ihlâl edilen saklı payın temin edilmesi amacını taşımaktadır. Tenkis hesabı uzmanlık gerektiren bir iş olup, mahkemece saklı payların ihlal edilip edilmediği, ihlâl edilmiş ise bunun miktarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 30.09.2014 gün, ... esas, 2014/15121 karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi “ tenkis davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikle miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay
sahiplerinin haklarını zedelemiş olması şarttır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. (TMK m.565) Miras bırakanın TMK'nin 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif ve sübjektif unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleyen kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca sür'atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.”
Somut uyuşmazlıkta; 08.06.2011 tarihinde icra edilen keşfin ardından fen ve inşaat bilirkişilerinden rapor alındığı akabinde dosyanın tenkis hesabı için bilirkişiye tevdii edildiği, bilirkişi Av. ... tarafından dosyaya sunulan 12/01/2012 havale tarihli raporda; miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle belirlenen değerlere göre davacının saklı payının 5.087,41TL ihlal edilmiş olduğunun , sabit tenkis oranının 1/11,31 olduğunun, belirlenen sabit tenkis oranına göre aynen tenkisinin (taşınmazın bölünmesi suretiyle) mümkün olup olmadığının araştırılmasının, mümkün olmaması durumunda davalıya seçimlik hakkının kullandırılması gerektiğinin rapor edildiği, fen bilirkişisi tarafından
dosyaya sunulan 28.02.2012 havale tarihli raporda ise, tapu kaydına göre ... nolu parselin yüzölçümünün 16200,00m2, davacı ...'ın murisi evveli ...'ın bu parseldeki hissesinin 220/486 ve bu hisseye düşen yüzölçümünün 7333, 33m2 olup, sabit tenkis oranının 100/1131, sabit tenkis oranına göre davacının hissesinin ... ve sabit tenkis oranına göre davacının hissesine düşen yüzöçüm miktarının ise 648,39m2 olduğunun, miras bırakan Ali kızı ...'ın vasiyetine ve vasiyetin iptaline konu ... nolu parselin Belediye ve Mücavir Alan sınırları dışında olup Sabit Tenkis Oranına göre ...'ın hissesine düşen 648,39 m2'lik kısmın 31 nolu parselden ifrazının (ayrılmasının) Ordu İl İdaresince uygun görülmesi halinde taksim planının mahkemeye sunulabileceğinin rapor edildiği anlaşılmıştır. Bu haliyle; dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporları ile saklı pay ihlali bulunduğu belirlenmiştir.
O halde; mahkemece tenkis istemi yönünden; bilirkişi marifetiyle davacının saklı payının ihlal edildiğinin tespit edildiği gözetilerek, yukarıda açıklanan hükümler çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, raporlarda yapılan tespitlerin aksine karar verilmesi doğru olmamış bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK' un 428.maddesi uyarınca hükmün davacı yararına BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
3. Hukuk Dairesi 2019/211 E. , 2019/4137 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 24 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 31 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat