3. Hukuk Dairesi 2017/6448 E. , 2019/2375 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kira sözleşmesinden kaynaklı alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalılardan ... ile yapmış oldukları kira sözleşmesinde diğer davalının da müteselsil ve müşterek kefil olduğunu, davalı kiracının fesih bildirimi yapmaksızın evi tahliye ettiğini, evi teslim aldıklarında bir takım hasarları tespit ettiklerini belirtmiş, evde oluşan hasarlar nedeniyle 3.750 TL zarar bedelinin, erken tahliye nedeniyle 107 günlük kira bedelinin tahsilini talep etmiştir.
Davalı, kiralananın nasıl teslim alındıysa aynı şekilde iade edildiğini, hor kullanmanın söz konusu olmadığını belirtmiş, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Dava kiralananın hor kullanımından kaynaklı tazminat ve erken tahliye nedeniyle yoksun kalınan kira bedeli talebine ilişkindir.
1-) Davalılardan ...'un temyiz talebinin incelenmesinde;
Davalı kefilin kira sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı hususunda uyuşmazlık yoktur. Ne var ki, sözleşmenin kefil sıfatıyla imzalanmış olması, doğrudan davalının kefil olarak sorumlu olması sonucunu doğurmaz. Kefaletin, yasanın aradığı şekil şartlarına uygun olması da zorunludur.
Davalı kefilin, kefilliğine ilişkin kira sözleşmesi, 6098 Sayılı TBK'nın yürürlüğe girmesinden sonra 13/09/2013 tarihinde imzalanmış olduğundan, kefaletin şekil şartları 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir. 6098 sayılı TBK'nın 583. maddesinin birinci fıkrasına göre; 'Kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şarttır.' düzenlemesi yer almaktadır. Davaya konu kira sözleşmesinde, kefilin sorumlu olduğu miktar, kefalet tarihi ve müteselsilen kefil olduğuna ilişkin açıklamalar kefilin el yazısı ile belirtilmediğinden, yasal şekle uygun verilen bir kefillik söz konusu olmayıp, bu durum karşısında davalılardan ...'un borçtan sorumlu tutulması mümkün değildir.
O halde mahkemece; yukarıdaki gerekçelerle davalı kefil hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Davalılardan ...'ın temyiz talebinin incelenmesinde;
a) Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
b) Davalı kiracının hor kullanmadan kaynaklı zararın tespitine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Taraflar arasındaki 13/09/2013 tarih ve 1 yıl süreli mesken olarak kullanılmak üzere imzalanan kira sözleşmesi incelendiğinde; kiralananın durumunun sağlam, tam ve kullanılmaya elverişli, boyalı badanalı olarak tanımlandığı, 5. Maddede kiracının kiraladığı şeyi ne halde buldu ise kiraya verene o halde ve adete göre teslim etmeye mecbur olduğu, 6. Maddede kiracının kiralananı iyi halde almış olmasının esas olduğu, şeklinde düzenlemelere yer verildiği anlaşılmaktadır.
6098 sayılı T.B.K.nun 316. (B.K.nun 256) maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı kanunun 334. (B.K.nun 266) maddesi gereğince sözleşme sonunda aldığı hali ile kiralayana teslim etmekle yükümlüdür. Ancak kiracı sözleşmeye uygun olağan kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmayıp münhasıran kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumludur. Davalının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur. O halde mahkemece alınacak bilirkişi raporu ile hor kullanım ve olağan kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasar ayrımı yapıldıktan sonra kullanım süresi ile orantılı olarak yıpranma payının hesap edilip alacaktan düşülmesi gerekir. Mahkemece gerçek zararın belirtilen şekilde tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 2-a) bendinde açıklanan nedenlerle davalılardan ...'ın sair temyiz itirazlarının reddine, birinci bentte ve 2-b) bendinde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 20/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
3. Hukuk Dairesi 2017/6448 E. , 2019/2375 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 5 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 148 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat