3. Hukuk Dairesi 2017/9801 E. , 2019/2311 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, taraf vekillerince duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 18/12/2018 tarihinde gelen davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ...'nin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin daha derinlemesine incelenmesi ve bu konuda bir araştırma yapılması gerektiği heyetçe zorunlu görüldüğünden, Yargıtay Kanunu'nun 24 üncü maddesinin birinci fıkrası ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 21 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca görüşmenin 19/03/2019 gününe bırakılması uygun görüldü.
Belirli günde dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; elektrik enerjisi ihtiyacını davalı şirket ile birleşen ... EDAŞ'tan temin ettiğini, Danıştay 13. Dairesinin 06/04/2011 tarihli ve 2008/2695 Esas 2011/1368 Karar sayılı ilamı ile EPDK'nın 875 sayılı kurul kararının iptaline karar verildiğini, bu nedenle 2006 Eylül – 2010 Aralık döneminde Perakende Satış Hizmeti (PSH) bedelinin nispi ücret olarak tahsilinin hukuki dayanağının ortadan kalktığını, bu çerçevede davalı şirketin aynı dönemde fazladan PSH bedeli tahsil ettiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 2007 Şubat döneminde tahsil edilen bedelden abonelikler için belirlenen sabit bedelin (4,61 TL'nin) mahsubu ile 7.970,77 TL'nin ödeme tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan gecikme zammı ve KDV'si ile birlikte davalı şirketten tahsilini talep etmiş; 21/12/2105 tarihli ıslah dilekçesi ile 2006 Eylül–2010 Aralık dönemlerinde haksız olarak alınan 1.714.061,70 TL PSH bedelinin ödeme tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan gecikme zammı ve KDV'si ile birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı; davanın zamanaşımına uğradığını, esas yönünden ise, kurul kararının bir bütün olduğunu, tamamlayıcı nitelikte olan II. Bölümünün (B) bendinin iptal edilmesinin uygulamayı etkilemeyeceğini, zira 2006-2010 uygulama dönemine ilişkin tarife tekliflerinin her dağıtım şirketi için ayrı ayrı olmak üzere 24/08/2006 tarihli 877-896 sayılı kurul kararları ve 24/08/2006 tarihli ve 875 sayılı kurul kararı ile onaylanarak yürürlüğe girdiğini, anılan iptal kararının 01/09/2006-31/12/2010 tarihleri arasını kapsayan döneme ilişkin perakende satış hizmeti kapsamındaki gelir gereksinimlerini içeren her dağıtım şirketine özgü Kurul Kararının da iptal edildiği sonucunu doğurmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; dava konusu yapılan ve perakende satış hizmet bedeli olarak nitelendirilen bedelin Danıştay 13. Dairesinin 2008/2695 Esas 2011/1368 Karar sayılı ilamı ile iptal edildiği, bu nedenle davalının toplam 1.714.439,77 TL miktarında fazla tahakkukta bulunduğu, davacının ıslah dilekçesi ile birlikte bu miktarın 1.714.061,70 TL'sini talep ettiği, taraflar arasındaki sözleşmeye göre faizin niteliğinin 6183 sayılı kanunun 51. maddesinde belirtilen gecikme zammı olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 1.714.061,70 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu miktarın 7.970,77 TL'sine dava tarihinden itibaren, geriye kalan 1.706.090,93 TL'sine ise ıslah tarihinden itibaren 6183 Sayılı Kanunun 51. maddesi uyarınca gecikme zammı uygulanmasına, bu gecikme zammına da ayrıca KDV uygulanmasına karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle hukuka aykırı bulunan idari işlemler hakkında idari yargı yerlerince verilen iptal kararlarının; iptal edilen karara istinat eden, onunla doğrudan doğruya alakalı tasarruflara da etkili olmasına, bu suretle iptal hükmünün, iptal edilen karara dayanan, onunla bağlı bir mahiyet arzeden sonuç işlemleri de ortadan kaldırmak suretiyle geçmişe yürümesine, iptal kararlarının bu özelliğinin dava konusu idari tasarruftan önceki hukuki durumun sağlanması gereğinden kaynaklanmasına göre; davacı tarafın tüm, davalı tarafın ise sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu'nun 5 inci maddesinde; Organize Sanayi Bölgelerinin, özel hukuk tüzelkişisi olduğu açıklanmıştır. 21/07/1953 tarihinde yürürlüğe giren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Kanununun 1 ve 3 üncü maddelerinde de, bu kanunun uygulanacağı kuruluşlar arasında davacının içinde bulunduğu özel hukuk tüzelkişilerine yer verilmemiştir.
Diğer taraftan, taraflarca imzalanan abonelik sözleşmesinin 5 inci maddesinin f bendi; 'Fatura veya ödeme bildirimlerinde belirtilen son ödeme tarihine kadar borç ödenmediği takdirde müşteriye son ödeme tarihinden itibaren, 6183 sayılı Kanunun 51. maddesine göre belirlenen oranları aşmamak koşuluyla şirket yönetim kurulunca belirlenen yürürlükteki gecikme zammı oranında günlük olarak gecikme faizi tahakkuk ettirilir.' hükmüne haiz olup, somut olayda anılan hükmün uygulama yeri bulunmamaktadır.
Buna göre mahkemece; tarafların tacir olduğu da gözetilerek, alacağın (dava ve ıslah tarihinden işleyecek) avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerekirken, 6183 sayılı Kanunu'nun 51 inci maddesinde belirtilen faizi ile tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nun 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın tüm, davalı tarafın ise sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasında yer alan '6183 Sayılı Kanunun 51. maddesi uyarınca gecikme zammı uygulanmasına, bu gecikme zammına da ayrıca KDV uygulanmasına,' ifadesinin çıkartılarak yerine 'Avans faizi uygulanmasına,' ifadesinin yazılmasına, hükmün davalı taraf yararına düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 1.630'ar TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yekdiğerinden alınıp yekdiğerine verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/03/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
3. Hukuk Dairesi 2017/9801 E. , 2019/2311 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 33 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 33 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 43 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 33 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 106 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat