3. Hukuk Dairesi 2017/12242 E. , 2019/1756 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2017/12242 E. , 2019/1756 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyizi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; davalı şirket nezdinde kullandıkları iki hattın ödeme yaptıkları halde kullanıma kapatıldığını, ödemeye dair kredi kartı ekstrelerinin davalıya gönderildikten sonra hatların kullanıma açıldığını fakat akabinde tekrar kapatma işlemleri yapıldığını, en son davalı tarafından abone görünen davacı ... adına icra takibi başlatıldığını, adı geçen davacının itiraz süresini kaçırdığını, kesinleşen takipte maaşına haciz konulduğunu, bu durumun mesleki kariyerini olumsuz yönde etkileyeceğini, yaşanan olaylar nedeniyle manen zarara uğradıklarını ileri sürerek, 5.000,00 TL manevi 650,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı ;aboneliğin davacılardan ... adına olup, ... numaralı hattın 07/10/2012 tarihinde başka bir GSM operatörüne taşınmak üzere şirket sistemlerinde iptal edildiğini, bu hattın 16/08/2012 son ödeme tarihli 46,75-TL tutarındaki Temmuz 2012 dönem faturası ödenmediğinden yasal takip sistemine aktarıldığını, 25/08/2012 tarihinde arama yapma hizmetinin durdurulduğunu, aynı tarihte müşteri hizmetlerine iletilen hattın borcunun 24/08/2012 tarihinde ödendiği bildirimi sonrasında hattın arama hizmetinin yeniden kullanıma açıldığını, davacıların kişilik haklarına her hangi bir saldırıda bulunulmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; 650,00TL tutarındaki maddi zarara ilişkin davacı tarafın delil sunmadığı, manevi tazminat talebi yönünden ise, davalının borç ödendiği halde mükerrer tahsilat yoluna gittiği, bu eylemin hak aramanın sınırlarını aştığı ve davacıların kişilik haklarını zedelediği gerekçeleriyle, maddi tazminat istemlerinin reddine, manevi tazminat istemlerinin ise, kısmen kabulü ile 3.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalının aşağıdaki bentler dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalının, davacı tarafta yer alan tüm kişiler yönünden hüküm kurulmadığına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava; GSM aboneliğine dayalı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olup, davacılar; subjektif haklarının ihlal edildiği iddiası ile mahkemeden hukuki koruma talep etmişler ve davalıya yöneltilen çekişmeli davalarında maddi ve manevi tazminat istemlerini aynı davada birlikte talep etmişlerdir. Mahkemece, maddi tazminat isteminin reddi, manevi tazminat isteminin ise, kısmen kabulüne dair karar verilmiş olup, verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş ise de; kararın hüküm fıkralarında 'davacılar' yerine 'davacı' ibaresinin kullanıldığı görülmüştür.
Oysa; davacı tarafta birden fazla kişi bulunması halinde yapılacak yargılama sonucu verilen hükümde bu kişilerin tamamı bakımından hüküm kurulması gerektiğine şüphe yoktur. Zira, hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.
Somut uyuşmazlıkta; davacı tarafta iki kişi yer almakta olup, yargılamanın bu kişiler bakımından yürütülerek sonlandırıldığı anlaşılmakta ise de; mahkemece her iki davacı yönünden hüküm kurulduğu gözetilerek hüküm fıkralarında 'davacılar' ibaresi kullanılmak gerekirken, maddi hata sonucu; 'davacı' denmekle davacı tarafta sanki tek bir davacı varmış gibi hüküm kurulması doğru olmamıştır.
2- Davalının vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davada; davacılar kendilerini vekille temsil ettirmemiş, davayı bizzat kendileri açmış ve takip etmişlerdir.
Bu halde, davacılar yararına vekalet ücreti tayin edilemez. Bu husus nazara alınmadan, yazılı şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Ne var ki, yukarıda ikinci ve üçüncü bentlerde açıklanan bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2.bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın hüküm fıkralarında yer alan 'davacı ' ibaresinin çıkarılarak, bunun yerine 'davacılar' ibaresinin yazılması suretiyle, yine 3. bentte açıklanan nedenlerle 'Manevi tazminat bakımından kendisini vekil ile temsil ettiren davacı yararına karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca takdir olunan 900,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine' ifadelerinin yazılı olduğu hüküm fıkrasının hükümden tümüyle çıkarılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04.03.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön