5. Hukuk Dairesi 2016/20480 E. , 2018/8888 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

5. Hukuk Dairesi 2016/20480 E. , 2018/8888 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R –
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekilince temyiz edilmiş ise de; temyiz süresi geçtikten sonra temyiz edildiğinden bahisle 30.05.2016 tarihli ek karar ile temyiz isteminin reddine karar verilmiş; bu karar yine davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
Her ne kadar, mahkemece süresinde yapılmadığı gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verilmiş ise de; davalılar vekilinin 3.celsede kendi adına ve adresine çıkarılan bilirkişi raporuna ilişkin tebligatı alan “...” adında bir çalışanının bulunmadığı yönündeki beyanının duruşma tutanağına geçirildiği dikkate alındığında, mahkeme kararının davalılar vekiline tebliğinin usulsüz olduğu anlaşılmakla, temyiz talebinin reddine ilişkin 30/05/2016 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra yapılan incelemede;
Arsa niteliğindeki ... Mahallesi 1741 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde yöntem itibariyle bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
1-)Hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal kabul edilen taşınmazların bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibariyle fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parselleri mi olduklarının ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup, değerlendirme tarihi olan 2015 yılında, dava konusu
taşınmaz ile hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal kabul edilen taşınmazların, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerlerinin, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, bilirkişi kurulunca incelenen ve değer biçmeye esas alınan emsal taşınmazların, bilirkişi raporunda belirtilen tarihteki satışına ilişkin akit tablosunun, Tapu Müdürlüğünden getirtilip, denetlenmeden, hesaplama yapan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir.
Bu nedenle; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için yeniden imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazların ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi ve dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede değerini etkileyecek derecede olumlu bir gelişme ve bu nedenle değerinde bir artış olup olmadığı hususunda yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
2-)Dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazda davalılara ait olan hisselerin bedelinin tespit edilmesinin istendiği dikkate alındığında, davalıların murislerinden ayrı olarak sahip oldukları paylar yönünden de hesaplama yapılması gerekirken, sadece davalılar murisi ... ’ın dava konusu taşınmazdaki payı için hesaplama yapan rapora göre hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
Davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 09/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön