5. Hukuk Dairesi 2017/24655 E. , 2018/5802 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

5. Hukuk Dairesi 2017/24655 E. , 2018/5802 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R –
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş, karar davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Mahallinde yapılan keşif sonucu ... Mahallesi 163 ada 1 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yöntem itibariyle doğrudur. Ancak;Dairemiz bozma ilamı sonrasında alınan ana raporda dava konusu taşınmaza şehir merkezine yakın ve ulaşım ağının iyi olması da gözetilerek 324,48 TL/m2 değer biçildiği, rapora yapılan itirazlar üzerine binci ve ikinci ek raporlarda bilirkişi kurulunun sonuç değeri değiştrmediği, ancak mahkemenin 06/04/2016 tarihli ara kararında 'dava konusu yerin şehir merkezinde olması, ana asfalta bitişik olması, değer kazandırıcı etkenlerin fazla olması sebebiyle objektif değer artışı uygulanmak suretiyle ek rapor istemesi üzerine bilirkişi kurulunca mahkemenin belirttiği gerekçeler ve soyut ifadelerle dava konusu taşınmazın emsalden %250 daha değerli olduğundan bahisle 946,40 tl/m2 değer biçtiği, mahkemece de bu bedelin esas alındığı anlaşılmıştır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun değer biçmeye ilişkin hükümleri Kamulaştırmasız el atmaya dayanan bedel davalarında da kıyasen uygulanır. Bozma ilamı sonrasında alınan raporla belirlenen bedeli değiştirmeme konusunda bilirkişi kurulunun her iki ek raporunda ısrarlı olduğu ve taraflarında bedelde anlaşamadığı gözetildiğinde yeni bir bilirkişi kurulu ile keşif yapılması gerektiği düşünülmeden, ana raporda dava konusu taşınmazın belirtilen özelliklerine ek yeni özellik belirtilemeden soyut ifadelerle değer biçildiği gibi, emsal alınan taşınmazın, satışına ilişkin akit tablosu Tapu Müdürlüğünden istenilip, dava konusu taşınmaz ile somut emsal taşınmazın 2011 yılında, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Müdürlüğünden getirtilip, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal kabul edilen taşınmazın ise bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibariyle fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parselleri mi oldukları ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup, alınacak cevaplara göre bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden eksik inceleme ile bilimsel olmayan rapora göre hüküm kurulmuştur.
Bu nedenle; taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için yeniden imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,Doğru görülmemiştir.
Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 29/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.







Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön