6. Hukuk Dairesi 2016/9635 E. , 2016/6160 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

6. Hukuk Dairesi 2016/9635 E. , 2016/6160 K.


'İçtihat Metni'


Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat davasına dair karar, davalı ve davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kiracı tarafından açılan sözleşmenin haksız feshi sonucu kâr mahrumiyetinden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin, davalı ...’na ait taşınmazı 01.07.1998 tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi ile kiraladığını, taşınmazda tadilat yapıp, demirbaşları yerleştirdiğini, 1999 yılı turizm sezonu başlamasına yakın geldiğinde davalının taşınmazı 3.kişilere kiraladığını öğrendiğini, kiralananın kendisine teslim edilmesini istemesine rağmen davalının kiralananı teslim etmediğini, kiralananı kullanamaması nedeniyle zarara uğradığını, kazanç kaybının tahsili için Mahkemesinin 2009/103 Esas sayılı dosyasında fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak kısmi dava açtığını ve 1999 yılına ait zararının 17.732,00-TL olarak hüküm altına alındığını, işbu davada ise uğramış olduğu toplam zararın sonraki yıllara tekabül eden kısmının tespit ve tahsilini istediğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 2000 yılı için 19.000,00-TL, 2001 yılı için 11.000,00-TL, 2002 yılı için 12.500,00-TL ve 2003 yılı için 13.500-TL olmak üzere toplam 47.000,00-TL zararının her yıla ilişkin zarar tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte tahsilini istemiştir. Davalı vekili ise; sözleşmenin davacının talebi ile feshedildiğini, aralarında dava konusu yerlerin işletilmesi ve kar paylaşımına konu 7.6.1998 tarihli adi ortaklık sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre de dava konusu yerlerin işletilmesinden elde edilecek karın sadece %45 inin davacıya ait olduğunu, davacının bu adi ortaklık sözleşmesi edimlerini yerine getiremediğini ve kira sözleşmeni feshettiğini ancak hileli davranışları ile feshi gizlemeye çalıştığını, dava konusu taşınmazları da teslim almadığını, dava konusu dönemlerde geçerli kira sözleşmesi olmadığından kar mahrumiyeti talebinde bulunamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; 1999 yılına ait kazanç kaybının tahsili için açılan ve kesinleşen önceki dava dosyası da dikkate alınarak sonraki yıllara ait davacının talep edebileceği alacak miktarı bilirkişi marifetiyle hesaplatılıp, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının temyiz itirazları yerinde değildir.
./..



2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Taraflar arasında 18.06.1998 imza, 01.07.1998 başlangıç tarihli 5 yıl süreli restoran-bar-pansiyon-otel vb turistlik tesis olarak kullanılmak üzere yapılan kira sözleşmesi hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı vekili, 28.07.1999 tarihinde davalıya keşide ettiği ihtarname ile taşınmazın kendisine teslimini istemiş, 23.09.1999 tarihinde esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine açtığı davada ise; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak taşınmaza yapılan tadilat masrafları ile 1 yıllık işletme gelir kaybı 85.500.000.000-TL nin tahsilini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılamalar sonucunda 2009/103 esas 2010/262 karar sayılı ilam ile davacının tadilat masraflarına ilişkin talepleri reddedilerek, 1999 yılına ait kar kaybı talebi 14.386,00-TL olarak hesaplanıp hüküm altına alınmış, hüküm Yargıtay 13. Hukuk Dairesince onanarak 12.04.2012 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı sözleşmenin haksız feshi nedeniyle tazminat talebinde bulunduğuna göre talep edebileceği kâr kaybına ilişkin müspet zararının, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin feshedildiği tarihten itibaren davacının benzer nitelikteki taşınmazı yeniden kiralayabileceği süre ile sınırlı olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda Mahkemece esas 2010/262 karar sayılı kesinleşen hükmü gereği davacının talep ettiği tazminata hükmedilmiş olduğu da nazara alınarak, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin feshedildiği tarihten itibaren davacının benzer niteliklerdeki taşınmazı yeniden kiralayabilmesi için gereken makul süre tespit edilip bu süre ile sınırlı olarak ve hüküm altına alınan tazminat miktarından daha fazla alacağı varsa bu miktar tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde kira süresi sonuna kadar tazminata hükmedilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda (2) No'lu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 26/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2016 Yılı Kararları” sayfasına dön