9. Hukuk Dairesi 2017/8631 E. , 2018/16044 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

9. Hukuk Dairesi 2017/8631 E. , 2018/16044 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 2007/Aralık ayından 2014/Eylül ayı dahil 08.00-19.00 saatleri arasında davalı Şirkette makinacı işçi olarak çalıştığını, davalı işverenin sürekli hakaretlerine maruz kaldığını, Şirket kısım şefinin davacının eşini mesaiye kalması için zorladığını, buna istinaden davacının eşinin mesaiye kalmayı kabul etmediğini, bunun üzerine kısım ....'nın davacıyı da göstererek eşi ile birlikte işten çıkarttığını, daha sonra ... 3. Noterliğini 7901 yevmiye numaralı ihtarname ile de müvekkilinin işe gelmediği için iş akdini feshettiğini, 7 yıl boyunca yıllık izinli kullanmadığını iddia ederek kıdem tazminatı ile fazla çalışma ücreti, yıllık ücretli izin, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iş akdinin devamsızlığa binaen haklı nedenle feshettiği, fazla çalışmasının olmadığı, yapıldığında da karşılığının ödendiğini, izinlerinin kullandırıldığını, kullanılmayan izin karşılıklarının da ödendiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarını ödemeyi gerektirmeyecek şekilde sona erdiğinin ispatı işverende olmasına rağmen bu konuda davalı yanın iddialarını ispatlar nitelikte delil sunamadığı, 02/06/2015 tarihli bilirkişi raporu da hükme esas alınarak davacının kıdem tazminatı, fazla mesai alacağı, ulusal bayram - genel tatil ücreti alacağı ve yıllık izin ücreti alacağına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukukî esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.’un 27. maddesinde hukukî dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkeme gerekçesinde, sadece davalının ispat külfetini yerine getiremediğinden bahsederek, 02.06.2015 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alındığını açıklamıştır. Ancak Mahkemenin hüküm altına aldığı alacak miktarlarının tamamı gerekçede değinilen hesap raporu ile uyuşmadığı gibi ıslah edilen miktarlar ile uyuşmamaktadır. Yargılama safhasında davalının ıslaha karşı zamanaşımı definin yanı sıra cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle davaya karşı zamanaşımı defini de ileri sürdüğü, yine Mahkemenin gerekçesinde davalının usul işlemlerini değerlendirmediği, keza davacı vekilinin son celsede zamanaşımı ve hakkaniyet indirimi nedeniyle talep sonucundan feragat ettiğinden bahsederek fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti için talep ettikleri miktarları bildirdiği ve Mahkemenin gerekçede de bu talebe değinilmediği gibi takdiri indirime ilişkin bir tespit de yapmadığı görülmüştür. Bu yönlerden karar açık ve net olmadığı gibi temyizen denetimi de elverişli değildir.
Kabule göre; davacı vekilinin son celse de zamanaşımı nedeniyle feragat ettiği miktarların reddedilip, bu miktarlara göre vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin belirlenmemesi de hatalıdır.
Ayrıca dosyada davalının cevap dilekçesinin ıslahına ilişkin usul işleminin değerlendirilmesi gerekliliği de gözden kaçırılmamalıdır.
Yine, davalı vekilinin 21.07.2015 havale tarihli dilekçesi ile; mesleki mazeretinin kabulü ile duruşmanın başka bir tarihe ertelenmesi ve 14.07.2015 tarihli dilekçelerindeki zamanaşımı defilerinin dikkate alınarak dosyanın bilirkişiye tevdiinin talep etmesini müteakiben, Mahkemece aynı gün yapılan duruşmada davalı vekilinin mazeretinin kabulü ile yargılamanın bitirilip hüküm kurulduğu görülmüş ise de; davalı vekilinin bu safhada hem ıslaha karşı hem de cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle davaya karşı zamanaşımı defini ileri sürmesi ve Mahkemece bu usul işlemlerinin karşılanıp sonuçlandırılmaması karşısında tahkikat aşamasının bittiğinden bahsedilemeyeceği gibi mazeretin kabul edilmesine rağmen davalı vekiline tahkikatın tümü hakkında açıklama ve son sözlerini söyleme hakkı verilmeden hüküm kurulması da yerinde değildir. O halde, 6100 sayılı HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, davalının savunma hakkını kısıtlayacak ve adil yargılanma hakkını etkileyecek şekilde yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine 18.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön