9. Hukuk Dairesi 2017/26107 E. , 2018/12320 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 32. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 3. İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin red kararına karşı davacı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi davacı avukatının istinaf başvurusunun kabulüne karar vermiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi'nin kararı süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili özetle, müvekkilinin davalı işyerinde satış temsilcisi olarak çalıştığını, iş akdinin haklı bir neden olmaksızın işverence feshedildiğini, ancak yapılan feshin usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek; davacının iş akdinin feshinin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili özetle, davacının müvekkil şirketin 04.10.2011 tarihli satış takibinin amaçları ve şirket satış kuralları taahhütnamesine aykırı davrandığını, bu nedenle iş akdinin feshedildiğini, yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak;”Davacının satışlarda kullanacağı iskonto oranı, işyeri kayıtları içerisinde yer alan satış ekibinin amaçları ve şirket satış kuralları taahhütnamesi ve e-mail yazışmaları ile sabittir. Davacının % 11,92 olan iskonto bütçesini % 22 lere varan oranda aşarak % 33,92 seviyesinde kullanması kabul edilebilir bir durum değildir. İşverenin yazılı talimatları açıkken işçinin bu talimatlara aykırı hareket etmesinin, işveren ile işçi arasında ki güven ilkesini zedeleyeceği aşikardır. Tüm bunların yanında davacının Perakende Türkiye Satış Müdürü... a göndermiş olduğu maillerde de % 11,92 iskonto oranını koruduğu şeklinde gerçeğe aykırı bilgi verdiği de sabittir. Davacı bu eylem ve işlemleri ile işverene karşı doğruluk ve bağlılığa uygun davranmadığı gibi işverenin güvenini kötüye kullanmıştır. Fesih bilirkişi rapor ve ek raporlarıyla da teyit edildiği üzere 4857 sayılı yasanın 25/II-e maddesi hükümlerine uygun bulunmuş, bu nedenle davanın reddine dair hüküm kurulmuştur. “gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ç) İstinaf başvurusu :
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
D) İstinaf Sebepleri:
Davacı vekili istinaf başvurusunda; feshin haksız nedenle yapıldığını belirtmiştir.
E) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, “Dosya kapsamında bulunan ve şirket satış kurallarını belirleyen, 'Satış Ekibinin Amaçları ve Şirket Satış Kuralları Taahhütnamesi’nin 3.5 maddesinin son paragrafında; '....... Kullanım hakkı sınırı üzerinde bütçe kullanımı gerçekleşirse personel dönemsel hedefini gerçekleştirmiş olsa dahi prim almaya hak kazanamaz. Yıl sonunda yapılan değerlendirmede, bütçe kullanımının yıl bazında yetki sınırlarını aşmadığı tespit edilirse geçmiş döneme ait primler ödenir' hükmü yer almaktadır. Belirtilen düzenlemeden, satış temsilcilerinin aylık bazda zaman zaman iskonto oranlarını aşabilecekleri ve bu durumun davacının iddia ettiği gibi işyeri uygulamasının bir parçası olduğu anlaşılmaktadır. Aylık iskonto oranının aşılmış olması halinde, satış personeli yönünden yaşanacak olumsuzluk; o ay ya da aylar için prim almaya hak kazanamamaktır. Ancak, yıl sonunda yapılacak değerlendirme sonucunda; yıl bazında iskonto oranlarının aşılmadığının tespit edilmesi halinde, geçmiş döneme ait primlerin ödenmesi de mümkün olacaktır. Taahhütnamede, sınırın üzerinde bütçe kullanılması yönünden herhangi bir miktar ya da oran belirtilmemiştir. Bu konudaki iskonto yetkisinin satış personeline verildiği açıktır. Önemli olan, yıl bazında şirket tarafından belirlenen oranın aşılıp aşılmadığıdır.
Davacının iş akdi, 06/06/2014 tarihinde feshedilmiş olup belirtilen tarih yılın ortasına tekabül etmektedir. Uygulanması gereken maksimum iskonto oranı % 11,92 olmasına rağmen davacının söz konusu aşamaya kadar uyguladığı oran % 34,35' e ulaşmıştır. Yılın ikinci yarısında davacının bu oranı % 11,92 oranına çekip çekemeyeceği henüz bu aşamada belli değildir. Bu değerlendirmenin ancak yıl sonu itibariyle yapılması gerekmektedir. Çünkü, davacı tarafından yapılmış olan iskonto aşımının dayanağı davalı şirket tarafından düzenlenen Taahhütnamesinin 3.5 maddesidir. Bir an için, yıl sonuna kadar yapılacak yüksek oranlı iskontolar nedeniyle davalı şirketin zarara uğrayacağı ve yıl sonunda bu durum tespit edilse bile bu kez telafi edilemeyeceği ileri sürülebilir. Ancak, bu değerlendirmeye katılmak mümkün değildir. Çünkü, aynı Satış Kuralları Taahhütnamesinin 3.6 maddesinin ikinci paragrafında; 'Bayi faturası ile ekindeki hizmet bedeli faturaları maksimum ilgili ayın KDV dönemi bitimine kadar şirket merkezinde olması gerekmektedir' hükmü yer almaktadır. Yani, satış personeli tarafından o ay itibariyle yapılan satışa ilişkin faturadan davalı işveren en geç o ayın KDV dönemi sonunda haberdar olabilecektir. Buna bağlı olarak da, gerek yapılan satışa gerekse varsa oluşması muhtemel zarara müdahale etmesi mümkündür. Kaldı ki, günümüzde işletmelerin üretim organizasyonunun bir parçası olan bilgi işlem ve iletişim teknolojileri sayesinde stok, ürün hareketliliği ve fiyat (özellikle iskonto miktarı) kontrolleri ile anlık ve coğrafi olarak nerede olursa olsun şirket merkezi ve yöneticileri tarafından takip olanağı mümkündür. Davacı satış temsilcisi tarafından iskonto yapılan bayi ve firmalar, davalı şirketin müşterileri olup davacının kusur, ihmal ya da kastı ile bir zararın gerçekleşmesi halinde rücu edilebilmeleri her zaman mümkündür. Çünkü, satış temsilcisinin gördüğü işin (satış) niteliği gereği davalı şirketle müşterileri arasındaki satış ilişkisinin sürekliliği söz konusudur. Eğer meydana gelen bir zarar var ise, sürekli satış ilişkisi çerçevesinde bu zararın davacı işçiyi işinden yoksun bırakmadan da tahsili mümkündür. Davacının yol açtığı iddia edilen ilk zarar anından itibaren bu yola gidilmediği, davalı şirket yetkililerinin yapılan satıştan en geç o ayın KDV dönemi sonuna kadar haberdar olup müdahale edebilecekleri halde bu yönde herhangi bir işlem yapmadıkları anlaşılmaktadır. Bu durumun ise, bir satış ve pazarlama uygulaması olduğu yönündeki davacı iddiasını doğrular nitelikte olduğu sonucuna varılmıştır.
Belirtilen nedenlerden dolayı; davalı işveren tarafından gerçekleştirilen fesih, haklı nitelikte olmadığı gibi geçerli bir fesih işleminden de söz etmek mümkün değildir. Aynı davalı işveren tarafından aynı gerekçelerle iş akdi feshedilen satış temsilcisi ... hakkında açılmış olan dava ile ilgili olarak; ... 5. İş Mahkemesi tarafından verilen 30/05/2016 tarih ve 2015/459 Esas 2016/223 Karar sayılı işe iade kararı, Yargıtay 7. H.D.nin 20/12/2016 tarih ve 2016/31628 Esas 2016/21715 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiş olup bu husus UYAP İşletim Sistemi üzerinde yapılan araştırma ile anlaşılmıştır.
Bu koşullar altında, haklı ya da geçerli bir fesihten söz edilemeyeceğinden davacının işe iadesine karar vermek gerekir. İlk derece mahkemesi tarafından, feshin haklı nitelikte olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi hatalı olup, davacı işçi vekilinin bu konudaki istinaf sebepleri ise yerindedir.Bu nedenlerle, ... 3. İş Mahkemesi tarafından davanın reddine yönelik verilen 22/12/2016 tarih ve 2014/410 Esas 2016/845 Karar sayılı kararın, HMK'nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak Dairemizce yeniden esas hakkında KARAR VERİLMESİNE, Davanın KABULÜ ile, Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE karar verilmiştir.” gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusu kabul edilerek, ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılmış ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
F) Temyiz başvurusu :
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
G) Gerekçe:
Somut uyuşmazlıkta; davacı işyerinde satış temsilcisi olarak çalıştığını ve iş akdinin haksız olarak feshedildiğini iddia etmiştir. Davalı işveren ise, davacının kendisine verilen iskonto satış oranları üzerinde ki oranlar üzerinden satışlar yaptığını ve bu durumu bilgi verdiği amirlerinden gizlediğini, bu eylemlerinin işçiye karşı duyulan güveni önemli ölçüde sarstığını ve yapılan feshin haklı nedene dayandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davacı kendisine verilen iskonto satış oranları üzerinde ki oranlar üzerinden satış gerçekleştirmesine gerekçe olarak, satış hedeflerini tutturmak, davalı şirketin satış sahasını genişletmek ve yeni müşteriler kazanmak gibi sebepler göstermiş ise de, işyerine gönderdiği e - postalarda kendisine tebliğ edilen iskonto oranlarında satışlar yaptığını bildirmiş ve fiili durum ile bildirilen durum arasında ki çelişkiler nedeni ile işverenin davacıya olan güveninin sarsıldığı gerekçesiyle, davacının iş akdi 4857 sayılı yasanın 25/II-e maddesi hükümlerine göre feshedilmiştir.
Dosyada mübrez 31/03/2016 tarihli heyet raporunda da belirtildiği üzere, davacı limit aşımlarını daha sonra telafi edebileceği şeklinde savunma yapsa da, 2014 yılındaki işlemleri için ... A.Ş.'ye gerçeğe aykırı bilgiler verdiği sabittir ve bu durum davacı tarafından da ikrar edilmiştir. Dava konusu olayda ki, iş akdinin feshi gerekçesi olan husus, işverene gerçeğe aykırı beyanda bulunularak işverenin güveninin sarsılmasıdır. Davacının yaptığı iskonto aşımları nedeniyle, ... A.Ş.'nin 2014 yılı 6. ay sonundaki bütçe açığı (iskonto aşımları), davacının eylemleri nedeniyle 47.792,13 TL'ye ulaşmıştır. Bu kısmın tamamının muhasebe tekniği açısından zarar olarak kabulü mümkün olmamakla birlikte, bir şirket zararının oluşacağı da tabiidir.
Bu nedenlerle, davacının, yaptığı işin gereği olarak objektif olması gereken konularda ki, gerçeğe aykırı beyanları nedeniyle, davalı ... A.Ş. ile arasındaki güven ilişkisi zedelendiğinden davalı işveren tarafından yapılan feshin haklı nedene dayandığı anlaşılmakla, Bölge Adliye Mahkemesi’nin temyiz edilen kararının bozularak ortadan kaldırılmasına ve Dairemizce 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3. maddesi uyarınca aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
H) Hüküm:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Bölge Adliye Mahkemesi’nin temyiz edilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-)DAVANIN REDDİNE,
3-) Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-) Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 525,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-) Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 2.180,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6.-) Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, Kesin olarak 31.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
9. Hukuk Dairesi 2017/26107 E. , 2018/12320 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat