9. Hukuk Dairesi 2017/6341 E. , 2018/8541 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 2013 yılında iş akdinin tek taraflı fesh edilerek işine son verildiğini, 1.320,00 TL ücretle tır şoförü olarak çalıştığını, asgari ücrete tekabül eden kısmın banka aracılığı ile diğer kalan kısmının elden ödendiğini, sürekli 18 saatin çok üstünde çalıştığını, araçlarda tutulan takograf cihazlarından bu hususun belli olduğunu, dini ve milli bayramlarda çalıştığını ancak herhangi bir ücret almadığını, yıllık izinlerini kullanmadığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil ile fazla çalışma alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının asgari ücretle çalıştığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, kısmi alacak davası olarak açmanın mümkün olmadığını, davacının çalıştığı tır garajının ... limanının kapanması nedeniyle 2009 yılında ...'a taşındığını, garaj merkezinin ... ili olduğunu, 2009 yılından itibaren tüm tır nakliye işlerinin ...'daki müvekkiline ait garaj üzerinden gerçekleştirildiğini, davacının son dönemde işe nedensiz gelmemeye başladığını, tazminatlarını talep ettiğini beyan ettiğini, tazminatlarının hesaplanarak kendisine 05.07.2013 tarihinde 5.434.38 TL ödendiğini, fazla çalışmasının bulunmadığını, 1 günde 9 saatten fazla araç kullanılmadığını, 15 gün seferde olan davacının 3-4 gün ev izni kullandığını, yıllık izinlerini kullandığını, hafta tatili ve bayram izni alacağı olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, 21.10.2014 tarihli duruşmada davacı vekiline dosyada bilirkişi incelemesi yapılmak üzere masrafını yatırması için süre verildiği, bir sonraki 03.02.2015 tarihli duruşmada yine davacı vekiline eksik masrafı yatırmak üzere süre verildiği ancak davacının iki kez verilen süreye rağmen gerekli masrafları yatırmadığı, HMUK’un 94. maddesi gereği sürelerin kesin olduğu, hâkimin, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebileceği, aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan tarafın yeniden süre isteyebileceği, bu şekilde verilecek ikinci sürenin kesin olduğu ve yeniden süre verilemeyeceği, davacıya iki kez masrafları yatırmak üzere süre verildiği, ancak bu hususun yerine getirilmediği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, davacı vekili yasal süresi içinde temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
6100 sayılı HMK.’un 114, 115 ve 120. maddeleri uyarınca “Davanın açıldığı tarihte eksik veya hiç gider alınmamış olsa bile gider avansı dava şartı olmakla hüküm verilinceye kadar ikmal ettirilebilir. İster gider avansı isterse tamamlama avansı olarak tanımlansın ikmal edilmesi gereken paranın hukuk yargılamasındaki nitelemesi dava şartı olarak gösterilen gider avansıdır. Gider avansının yatırılmaması veya ikmal edilmemesi halinde dava usulden reddedilecektir.
Ancak kanunun 324. maddesinde delil ikamesi avansı, 325. maddesinde ise re' sen yapılması gereken işlemlerde giderler düzenlenmiştir.
324. madde gereğince “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır”.
325. maddeye göre ise “Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işlerde, hâkim tarafından resen başvurulan deliller için gereken giderlerin, bir haftalık süre içinde taraflardan birisi veya belirtilecek oranda her ikisi tarafından ödenmesine karar verilir. Belirlenen süre içinde bu işlemlere ait giderleri karşılayacak miktarda avans yatırılmazsa, ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere Hazineden ödenmesine hükmedilir”.
HMK.’un 120. maddesindeki gider avansı ile ilgili düzenlemenin 324. Maddedeki delil ikamesi için avans kuralı ile birlikte değerlendirilmesi ve dava şartı olan gider avansının delillerin ikamesi dışındaki yargılama giderleri için dikkate alınması gerekir. Dolayısı ile delil ikamesi için alınacak avans ile dava şartı olan gider avansının birbirinde ayrılması, delillerin ikamesi için alınacak avansın gider avansı içinde yer almaması zorunludur.
Tanık dinlenmesi, delil niteliğinde bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderlerin gider avansı içinde değerlendirilmesi olanağı HMK.’un 324. Maddesi düzenlemesi karşısında yoktur. Ayrıca delil ikamesi avansının da ispat külfetine göre taraflara yükletilmesi gerekir. Diğer yandan örneğin resen hesap raporu alınacaksa giderin 325. Maddesi kapsamında değerlendirilmesi isabetli olacaktır.
Diğer taraftan 6100 sayılı HMK.'un 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Bazı hallerde kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu cümleden olarak, kesin sürenin amacına uygun olarak kullanılması ve yeterli uzunlukta olmasının yanı sıra, tarafların yargılamadaki tutumları ile süreye konu işlemin özelliğinin de göz önünde bulundurulması gerekir”.
Somut uyuşmazlıkta, davacı iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedildiğini, ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığını, fazla mesai alacağı olduğunu, yıllık ücretli izin kullandırılmadığını iddia etmiştir. Feshin haklı nedene dayandığını veya işçinin kendisinin ayrıldığını, izin kullandırıldığını, ücret ve eklerinin tam ödendiğini ispat külfeti işverendedir. Bu halde gider avansının ispat yüküne göre değerlendirilmesi gerekir.
Dosya içeriğine göre 21.10.2014 tarihli duruşmada, mahkemece tazminat ve alacakların hesaplanması için dosya re'sen bilirkişiye tevdi edilmiş ve bilirkişi ücreti ve talimat yazışma giderlerinin davacı tarafından karşılanmasına, 03.02.2015 tarihli duruşmada “Davacı vekiline eksik masrafı yatırmak üzere süre verilmesine” karar verilmiş ancak bunun sonuçları hatırlatılmamıştır. 07.05.2015 tarihli son duruşmada davacı vekili tarafından yeniden süre istenilmesi üzerine, “İkinci kez verilen süre kanunen kesin süre olduğundan davanın bu sebeple reddine” karar verilmiştir. Burada delil niteliğinde olmayan bir hesap raporu sözkonusudur. Eğer bu gider avansı niteliğinde ise davanın esastan değil, usulden reddine karar verilmelidir. Ancak resen hesap raporu alınmasına karar verildiğine göre giderin 6100 sayılı HMK.’un 325. Maddesi kapsamında değerlendirilmesi veya taraflarca davanın açılması sırasında yatırılan gider avansından karşılanması gerekir.
Kaldı ki Mahkemece davacı vekiline verilen süreye ilişkin ara kararlarda, sürelerin kesin olduğu belirtilmediği gibi, belirtilen sürede ara karar gereğinin yerine getirilmemesinin sonuçlarınında açıklanmaması doğru değildir. Sonuç itibarıyla mahkemece ara kararın yerine getirilmemesi nedeniyle verilen davanın reddine dair kararın bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 12.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
9. Hukuk Dairesi 2017/6341 E. , 2018/8541 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 108 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat