9. Hukuk Dairesi 2018/4524 E. , 2018/16693 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

9. Hukuk Dairesi 2018/4524 E. , 2018/16693 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin red kararına karşı davacı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi davacı avukatının istinaf başvurusunu ... 2. İş Hukuk Mahkemesinin 2015/296 Esas, 2017/713 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nin kararı süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A)Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili,müvekkilinin Ekim 2008-20/03/2015 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde çalışmasını aralıksız bir şekilde sürdürdüğünü, davalı işverence fesih bildirimi düzenlenerek davalı şirkette satış danışmanı olarak çalışan ...'ın şirkete ait araçların satışından elde edilen ödemelerin bir kısmını kendi uhdesine geçirdiği ve satış müdürü olarak çalışan ...'ün de onunla beraber usulsüz işlemlerde bulunduğunun tespit edildiğini, davacının da usulsüz işlemleri bildiği halde ... ve şirket yetkililerine durumu bildirmeyerek bu kişilerin eylemlerine katıldığı, görevini ihmal edip şirketi zarara uğrattığı iddiası ile iş akdine 4857 sayılı Yasanın 25/2 maddesi uyarınca son verildiğini, ...'ın şirket yetkililerine açıklama yaparken bu eylemleri ... ile birlikte gerçekleştirdiğini, diğer işçilerin ilgisi olmadığını beyan etmiş olduğunu, adı geçen kişilerin banka kayıtları incelendiğinde ...'ın diğer işçilerle arasında para alışverişi bulunduğunun tespit edildiğini, şirket ortağı bunu sorduğunda davacının da ...'ın birkaç kez kendisinden borç para aldığını, halen 20.000,00 TL borcu ödemediğini söylediğini, ancak 1 ay sonra davacının söz konusu para ilişkisi sebebiyle usulsüz işlemlere iştirak ettiği iddia edilerek iş akdine 4857 sayılı Yasanın 25/2 maddesi uyarınca son verildiğini, müvekkilinin ... ve ...’ün şirket aleyhine yürüttükleri işlemlerden bilgisinin bulunmadığını, müvekkilinin söz konusu usulsüz işlemlere iştirak ettiğini gösterir herhangi bir delil de mevcut olmadığını, müvekkili gibi davalı işyerinde çalışan çok sayıda işçinin de ... ile aralarındaki arkadaşlık ilişkisi nedeniyle, hayatın olağan akışına uygun bir şekilde birbirlerine borç verip alması söz konusu olduğunu, davalı işverence ... ve ... ile arkadaşlık ilişkisi bulunan tüm işçilerin iş akitlerine soyut iddialarla, haksız ve geçersiz bir şekilde son verilmesi yoluna gidildiğini, müvekkilinin iş akdine de bu bağlamda son verildiğini, müvekkilinin çalışması boyunca görevini özenle ve disiplinli bir şekilde yerine getirdiğini, davalı şirketin aleyhine sonuçlar doğuracak hiçbir işlemde bulunmadığını iddia ederek iş akdinin feshinin geçersizliğine ve müvekkilinin işe iadesine, işe iadesinin uygulanmaması halinde yasanın öngördüğünü, çalışmamış olduğu süre için 4 aylık ücretin ödenmesini ve işe başlatmama nedeniyle fesih sebebi ve kıdemi de göz önüne alınarak en üst had olan 8 aylık ücreti tutarındaki tazminatının tespiti ile ödenmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili;müvekkili şirketin ...Ana Satış Bayii ve servis işi ile iştigal eden bir işletme olduğu, iştigal konusu sıfır ve ikinci el araç alım satım, takas işlemleri ve servis hizmetleri ve sigorta hizmetlerini kapsadığını, müvekkili şirkette araç satış şeklinin müşteri tarafından araç bedelinin ödenmesini takiben faturasının kesilmesi, vergilerinin yatırılması ve plaka işlemlerinin tamamlanarak aracın müşteriye tesliminden ibaret olduğunu, 07.02.2015 tarihinde müvekkili şirketin ... isimli müşterisine yapmış olduğu iki adet araç satışı neticesinde, iki araç bedeli 90.750 TL'nın 30.750 TL kısmı ödendikten sonra kalan 60.000 TL'nın tahsilatı yapılmadan her iki aracı da ...’da ikamet eden müşteriye ... ...yetkili bayisi kanalı ile teslim ettiğinin tespit edildiğini, yapılan araştırma sonucunda aracın 1 ay önce teslim edildiğinin öğrenildiğini, bu durum üzerine ... ile yapılan görüşmede ...'ın satış bedelini haricen kendi hesabına aldığını ve aracı teslim etmek için şirket logosu ile ... Bayisine talimat verip araçları teslim ettirdiğini kabul ve ikrar ettiğini, ...’ın bu eylemi üzerine şirket cari hesapları, şirket araç stokları ve müşteri araç satış dosyaları incelendiğinde bu durumun iki araç ile sınırlı olmadığını, ...’ın toplam 25 adet araç satışında da benzer şekilde işlem yaptığının anlaşıldığını, satış danışmanı ...’ın bu eylemlerini Satış Müdürü ... ile birlikte gerçekleştirdiklerinin tespit edildiğini, olay soruşturulduğunda ...'ın banka hesap hareketlerinin incelendiğini ve birçok kişi ile para transferi yaptığı, bunlardan birinin de şirkette yedek parça sorumlusu olarak çalışan davacı ... olduğunun görüldüğünü, ...'ın davacı ve diğer çalışanlardan yüklü miktarlarda para aldığı ve bu bedelleri iade ederken de her birine % 10-25 arasında değişen oranlarda fazla ödeme yaptığının tespit edildiğini, davacı ile aralarında son 4 ayda 41.250,00 TL para transferi olduğunun görüldüğünü, 9 Ekim 2014 tarihinde davacının ...'a 11.000 TL para gönderdiği, ...'ın da davacıya 2 Ekim 2014 tarihinde 22.500 TL, 11 Kasım 2014 tarihinde 2.500 TL, 11 Aralık 2014 tarihinde 3.000 TL ve 12 Ocak 2015 tarihinde 2.500 TL olmak üzere toplam 30.250 TL gönderdiğinin görüldüğünü, gönderilen paraların miktarına bakıldığında borç para olarak açıklanmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kimin kime borç verdiğinin anlaşılamadığını, karşılıklı gönderilen miktarların borç para açıklamasıyla örtüşmediğini, davacının şirketin güvenini kötüye kullanarak davalı şirketin zarara uğramasına neden olduğunu, taraflar arasındaki borç ilişkisinin temelinin dayandığı güvenin çöktüğünü, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceğini, bu nedenle 4857 sayılı yasanın 25/11 maddesi gereğince davacının iş akdi haklı bir sebeple feshedildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk derece mahkemesince, davalı şirketin araç alım satımı işi yapan bir şirket olduğu, 2015 yılı Şubat ayında şirket yetkililerince yapılan incelemede satış danışmanı ... ile satış müdürü ...'ün yukarıda açıklanan ceza soruşturma evrakında belirtildiği gibi usulsüzlükler yaptığı, şirkete ait araçların müşteriye satış ve teslimini yaptıkları halde bu işlemleri şirket kayıtlarına geçirmedikleri ve araç satış bedellerini uhdesine geçirdiğinin tespit edildiği, ...'ın banka hesap ekstrelerini incelediklerinde ise şirkette yedek parça sorumlusu olarak çalışmakta olan davacı ile aralarında yüklü miktarda para transferleri olduğunu gördükleri, davacıya bunun sebebini sorduklarında davacının ...'a borç para verdiği şeklinde savunma yaptığı, ancak cevap dilekçesinde ayrıntılı olarak açıklanan para transferlerine bakıldığında borç para savunması ile örtüşen miktarlar olmadığı sonucuna varıldığı, işveren tarafından yapılan bu tespit, banka kayıtları, tanık anlatımları ve dosya kapsamı itibariyle davacının davalı işyerinde önemli derecede usulsüzlük yapıp uhdesine para geçiren bir kişi ile makul olmayan bir para transferi içerisinde olması nedeniyle işverenin güvenini kaybettiği, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği, yüksek mahkeme kararlarında da belirtildiği üzere işçinin ceza davasından beraat etmiş olması veya takipsizlik kararı verilmesinin işverenin iş sözleşmesinin haklı nedenle feshine engel olamayacağı, bu nedenle 4857 sayılı Yasanın 25/11 maddesi gereğince davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D) İstinaf başvurusu :
Davacı vekili gerekçeli istinaf dilekçesi ile iş sözleşmesinin feshinin haklı veya geçerli nedene dayanmadığını belirterek kanun yoluna başvurmuştur.
E) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge adliye mahkemesince, İşyerinde başka bir çalışan ile borç para alışverişi faaliyetinin devam ettirilmesi çalışanlar üzerinde ve iş organizasyonunda olumsuzluğa yol açması kaçınılmazdır.Borç alışverişi yapan işçilerden birisinin eylemleri nedeniyle hakkında kamu davasıda açılan ve yargılaması devam eden ... isimli bir kişi olması bu kişinin başka işçilerle de benzer ilişkiler içerisinde bulunmasının işveren üzerinde yarattığı etkiler bir bütün halinde değerlendirildiğinde işverenin davacıya olan güveninin sarsılmadığını düşünmek mümkün değildir. Davacının ... ve satış müdürü ...'ün eylem ve işlemlerine katıldığı somut olarak kanıtlanmamış olmakla birlikte ... sarsıcı bu durum nedeniyle iş akdini devam ettirmesini beklemek olağan çalışma hayatına ve hakkaniyete uygun değildir. Tespit edilen bu durum 4857 sayılı yasanın 25/II-e maddesinin niteliği ve niceliğine ulaşmamış olmakla birlikte aynı yasanın 18. Maddesindeki işçinin davranışlarından kaynaklanan geçerli nedenle fesih haline uygundur. İlk derece mahkemesi herne kadar feshin haklı nedene dayandığını kabul ederek davanın reddine yönüne gitmiş ise de yukarıda açıklandığı üzere davacının durumu haklı nedenle fesih şartlarına uygun değildir, ortada geçerli nedenle fesih halinin varlığı söz konusu olup bu yönden değerlendirme yapılması gerekmektedir. 4857 sayılı yasanın 18. Maddesi işçinin davranış ve yetersizliğinden kaynaklı geçerli nedenle fesih hali düzenlenmiştir. Aynı yasanın 19/2 . Maddesi gereğince 'hakkındaki iddialara karşı savunmasını almadan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, o işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemez' düzenlemesi karşısında somut olayda davacı işçinin savunması alınmadığı anlaşılmakla ortada geçerli nedenle fesih hali bulunmadığından davacının istinaf talebinin kabulü ile işe iadesine karar verilmelidir gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davacının işine iadesine karar verilmiştir.
F) Temyiz başvurusu :
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davalı vekili tarafından süresinde temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
G) Gerekçe:
Somut uyuşmazlıkta her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi tarafından taraflar arasındaki ... ilişkisinin sarsıldığı, davalı tarafından yapılan feshin haklı nedene dayanmadığı, ancak feshin geçerli olabilmesi için de savunma alınmasının zorunlu olduğu, davalı işveren tarafından savunma alma zorunluluğunun yerine getirilmediği ve bu nedenle yapılan feshin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de davacı hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan yapılan soruşturma neticesinde davacı hakkında verilen takipsizlik kararının taraflar arasındaki ... ilişkisinin sarsıldığı gerçeğini değiştirmeyeceği ve bu durumun geçerli fesih nedeni olduğu sabittir. Bölge Adliye Mahkemesi, geçerli fesih nedenini kabul etmekle birlikte savunma alınmadığı için feshin geçersizliğine hükmetmiş ise de işveren, yaşanan olayları şirkete zarar verme ve ... ilişkisinin sarsılması olarak kabul etmiş ve haklı fesih yoluna gitmiştir. Dairemiz uygulaması, işverenin haklı fesih prosedürünü işlettiği durumlar için fesih nedeninin gerçekte haklı olmayıp geçerli olduğu durumlarda sırf savunma alınmaması geçerliliği ortadan kaldırmayacağı şeklindedir. Açıklanan nedenle feshin haklı değil ancak geçerli nedene dayandığı kabul edilerek davanın reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 ve 6100 sayılı HMK.’un 373. Maddeleri uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H) Hüküm: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1. Bölge Adliye Mahkemesi esastan kabul kararının KALDIRILMASINA,
2. Davanın REDDİNE,
3. Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 35,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 27,70 TL nin mahsubu ile kalan 8,20 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
4. Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 200,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 2.180,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6. Taraflarca yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve isteği halinde ilgilisine iadesine,
7. Yatırdığı temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 19.09. 2018 tarihinde kesin olarak, oy birliği ile karar verildi.



Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön