9. Hukuk Dairesi 2017/8624 E. , 2018/15528 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

9. Hukuk Dairesi 2017/8624 E. , 2018/15528 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının) ihlâlidir.
HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, gerekçeli kararda davacının iddiaları soyut bir şekilde yazılmış, hangi alacak kalemlerinin ne miktarda talep ettiği belirtilmemiştir.
Deliller ve gerekçe kısmında ise aynen;
“Dosya içerisindeki tüm belge, bilgi ve beyanlar birlikte değerlendirildiğinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı ve görüldüğü, davacının davalı işveren yanında belirsiz ve tam süreli iş akdiyle çalıştığı, dosyada mevcut ... 1.İş Mahkemesinin 2012/812 Esas sayılı Yargıtay onaması neticesi kesinleşen dosyası ile işe iadesine karar verildiği, davacının süresinde başvurusuna rağmen işe başlatılmadığı böylece davacının kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, boşta geçen süre tazminatı ve işe başlatmama tazminatlarına hak kazandığı, Mahkememizce itibar edilen denetime elverişli bilirkişi raporuyla davacının alacak ve tazminatlarının ortaya konduğu görülmekle davanın kabulü yönünde aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” şeklinde gerekçe oluşturulmuştur.
Mahkemenin gerekçesinde delilerin ne olduğu belirtilmemiş, işe başlatılmama sürecine ilişkin açıklama yapılmamış, hüküm altına alınan alacakların hangisinin hangi sebeple kabul edildiği belirtilmemiş, en önemlisi davacının hangi tarihte işe başlatılmadığı açıklanmamış, soyut bir gerekçe yazılmıştır.
Mahkemece Anayasa’ nın ve HMK. nın anladığı anlamda gerekçe oluşturulmadan karar verilmiştir. Mahkeme kararı gerekçesiz olup, bu nedenle kararın salt bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, fesih tarihi olarak işe iade kararı ile geçersiz hale gelen feshin yapıldığı 28.08.2012 tarihi kabul edilmiştir.
Yapılan feshin kesinleşen işe iade kararı geçersiz hale gelmesi durumunda ilk fesih ortadan kalkar. İşçinin usulüne uygun işe başlatılma talebinde bulunması ve fakat işe başlatılmaması halinde fesih tarihi işçinin işe başlatılmadığı tarih olacaktır.
Bu durumda kıdem tazminatı bakımından faiz başlangıcı da, işçinin işe alınmayacağının açıklandığı tarih ya da bir aylık işe başlatma süresinin sonu olacağından kıdem tazminatı faizinin davacının işe başlatılmadığı tarih yerine ilk fesih tarihi olarak belirlenmesi de hatalıdır.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepden dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 11.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön