9. Hukuk Dairesi 2018/4578 E. , 2018/13297 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

9. Hukuk Dairesi 2018/4578 E. , 2018/13297 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacının davalıya ait işyerinde 21.02.2013-18.08.2015 tarihleri arasında şoför olarak çalıştığını, işçilik alacaklarının ödenmemesi ve rızası alınmadan iş niteliğinin değiştirilmek istenmesi nedeniyle davacının haklı sebeple iş aktini feshettiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini iddia ederek, kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, yıllık ücretli izin, ikramiye, ücret, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının şoför olarak çalışmadığını, palamarcı olarak çalıştığını, Deniz İş Kanunu kapsamında çalıştığını, 12.08.2015 tarihinden itibaren devamsızlık yaptığını, 6 gün çalıştığını, 6 gün dinlendiğini, fazla çalışma olmadığını, tatil günlerinin ve fazla çalışmalarının ücreti içerisinde olduğunu, işyerinde ikramiye uygulamasının olmadığını, ücret alacağının bulunmadığını, 48 gün yıllık izin kullandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davacının dinlenen tanık anlatımlarından ve dosyada mevcut devamsızlık tutanağından 12.08.2015-31.08.2015 tarihleri arasında devamsızlık yaptığının anlaşıldığı, davalı işverence davacının 12.08.2015 tarihinden itibaren devamsızlık yaptığı tutanak altına alındığı halde iş aktinin 18.08.2018 tarihinde sonlandırıldığına ilişkin iddianın çelişkili bulunduğu, işveren tarafından iş aktinin devamsızlık nedeniyle haklı olarak sonlandırıldığı kanısına varıldığından kıdem tazminatı talebinin reddine karar verildiği, davacı tarafça iş akdinin feshedildiği kabul edilse bile, imzalı iş sözleşmesinde ve bordrolarında davacının görevinin palamarcı olarak gösterildiği, iddiasında belirttiği üzere şoför olarak çalışmadığı, bu nedenle görevinde esaslı değişiklik yapıldığı hususunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
A-Davalı Şirket Yönünden:
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 8. maddesine göre iş mahkemesinden verilen kararlar tefhim ve tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde temyiz olunabilir. Bu süre içinde temyiz dilekçesinin hakime havale edildikten sonra temyiz defterine kaydının yaptırılması ve harcının yatırılması gerekir. 6100 Sayılı HMK'nın geçici 3. madde 1. fıkrasına göre; “Bölge Adliye Mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un geçici 2'nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” 2. Fıkrasına göre; Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar HUMK'un 427/2 maddesi uyarınca temyiz edilemez.
Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.
Birleştirilen davalarda, temyiz sınırı her dava için ayrı ayrı belirlenir.
İhtiyari dava arkadaşlığında, temyiz sınırı her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirlenir.
Karşılık davada, temyiz sınırı asıl dava ve karşılık dava için ayrı ayrı belirlenir.
Tespit davalarında, temyiz sınırı tespit davasının öncüsü olduğu eda davasının miktar ve değerine göre belirlenir.
Temyiz sınırından fazla bir alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, hükümde asıl istemin kabul edilmeyen bölümü temyiz sınırını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Kısaca temyize konu edilen miktara bakılarak kesinlik belirlenir.
Alacağın bir kısmının dava edilmesi halinde, kısmi davada kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirlenir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.06.1975 gün ve 1975/6-8 sayılı içtihadında, “5521 sayılı Yasada açık düzenleme olmamakla birlikte, bu yasanın 15. maddesindeki düzenleme gereği HUMK'un 427. maddesindeki kesinlik sınırının iş mahkemelerinde verilen kararlarda da uygulanması gerektiği, grup halinde açılan davaların salt iş mahkemelerine özgü bir dava türü olmadığı, bu nedenle seri olarak açılan davalarda her dosya için kesinlik sınırına bakılması gerektiği” açıkça belirtilmiştir.
Dosya içeriğine göre temyize konu edilen miktar 375,48 TL. olup, karar tarihi itibariyle 2.590,00 TL kesinlik sınırı kapsamında kaldığından davalının temyiz isteminin HUMK'un 427/2, 432/4 maddeleri, uyarınca REDDİNE, nisbi temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine,
B-Davacı Yönünden:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta; davacının davalı işyerinde kara palamarcısı olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı Deniz İş Kanunu’na tabi olmayıp 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında çalışan olduğundan, uyuşmazlığın buna göre çözümlenmesi gereklidir. Aksi yöndeki Mahkeme kabulü hatalıdır.
Dosyadaki bilgi, belge ile bilhassa savunma ve davalı tanık beyanlarından; davacının 6 gün çalışıp 6 gün dinlenme usulüne göre çalıştığı anlaşılmıştır. Fazla çalışmanın bu çalışma usulüne göre değerlendirilmesi gereklidir.
Ayrıca davacı, iş sözleşmesini işçilik alacaklarının ödenmemesi nedeniyle haklı olarak feshettiğini iddia etmiş, davalının yazılı fesih bildiriminden evvel de bu yöndeki fesih bildirimini davalıya tebliğ ettirmiştir.
Bu durumda, Mahkemece yapılacak iş; davacının fazla çalışma ücreti ile buna bağlı olarak kıdem tazminatının 4857 sayılı Yasa kapsamda ele alıp değerlendirilmesinden ibarettir.
Hatalı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 19.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön