9. Hukuk Dairesi 2017/8215 E. , 2018/13277 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

9. Hukuk Dairesi 2017/8215 E. , 2018/13277 K.


'İçtihat Metni'



MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ


DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin fazla mesai yapmasına ve genel tatillerde çalışmasına karşın ücretlerinin davalı işverence ödenmediğini ileri sürerek; fazla mesai ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Vekilinin Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının fazla mesai yaptığında ve yahut genel tatillerde çalıştığında ücretinin ödendiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar süresinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur.
Basit yargılama usulüne tabi yargılamalara ilişkin olarak 6100 sayılı HMK.nun “Hüküm” başlıklı 321. maddesinde aynen;
“Hüküm
MADDE 321- (1) Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez.
(2) Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.” hükmü düzenlenmiştir.
321. maddedeki “hükme ilişkin tüm hususlar” dan kastedilen HMK.nun 297. maddesindeki unsurlardır. Madde gerekçesinde tefhimin hüküm özetinin yazdırılması olduğu açıklanmıştır.
Bu nedenlerle basit yargılamada da tefhim edilecek hüküm HMK.nun 297/2. maddesindeki unsurları taşımakla birlikte HMK.nun 321. maddesi uyarınca gerekçeli olmak zorundadır. Ancak Mahkemelerin iş yoğunluğu ve buna bağlı olarak duruşma dosyalarının çokluğu nedeni ile gerekçenin duruşmada yazdırılamaması halinde gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.
Bu yasal şekil yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu - 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
Hükmün tefhimi sırasında HMK.nun 297/2. maddesinde belirtildiği üzere “taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
HMK.’un 298/2 (HUMK. nun 382) maddesi gereğince sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun olması, tefhim edilen kısa karara aykırı olmaması gerekir. Aksi halde, yargılamanın aleniyeti ilkesi zedelenmiş ve mahkeme kararına ... sarsılmış olacaktır. Asıl olan tefhim edilen kısa karardır.
Gerekçeli kararın kısa karara uygun olmaması, çelişki yaratır ve gerekçeli kararın yok hükmünde olduğu anlamına gelir. Belirtmek gerekir ki, kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi, Yargıtay İçtihadı Büyük Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Kararı gereğince bozma nedenidir.
Somut uyuşmazlıkta; Mahkemece, taraf vekillerinin hazır olduğu 08.07.2015 tarihli 5. celsede kısa karar tefhim edilmiş ve davacı vekilince, mahkemenin farklı bir bilirkişi raporunun eldeki dava dosyasına takılması nedeni ile hatalı hüküm kurulduğu belirtilerek, tavzih talebinde bulunulmuştur.
Aynı tarihte (08.07.2015) mahkemece, sehven maddi hataya dayalı olarak hüküm sonucunun oluşturulduğu belirtilerek, davacı vekilinin tavzih talebi doğrultusunda hüküm altına alınan alacak miktarları tamamen değiştirilmiştir.
6100 sayılı HMK'nun 304 ve 305. maddelerinde hükmün tashihi ve tavzihinin hangi hallerde mümkün olduğu açıkça belirtilmiştir.
Mahkemece, hükümdeki bir yazım veya hesap hatasının düzeltilmesi ya da hükmün icrasında meydana gelebilecek bir tereddütü ortadan kaldırmaya yönelik bir düzeltme yapılmayıp , hüküm altına alınan miktarlar tamamen değiştirilmiştir.
Bu nedenlerle Yargıtay İçtihadı Büyük Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Kararına ve HMK.’nın 297, 298, 305/2 ve 321. maddelerine aykırı olan kararın bozulması gerektirmiştir.
2- Kabule göre de, hükme esas bilirkişi raporu incelendiğinde; davacı tanık beyanlarına itibar edilerek fazla çalışma ücreti alacağının hesaplandığı anlaşılmıştır.
Davacı tanıklarının, davalıya karşı açılmış işçilik alacakları davaları bulunduğu ve davacı ile menfaat birliği içerisinde oldukları anlaşıldığından, beyanlarına ihtiyatlı yaklaşılmalıdır.
Davalı tanığının beyanları incelendiğinde, davacının; hafta içi 3 gün 08.00-18.00 saatleri arası 1,5 saat ara dinlenme ile 2 gün 08.00-20.00 saatleri arası 1,5 saat ara dinlenme ve cumartesi günü ise 08.30-13.00 saatleri arasında yarım saat ara dinlenme ile haftalık toplamda 50,5 saat çalıştığı ve 45 saati aşan 5,5 saat fazla çalışmasının bulunduğu, fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma yönetmeliğinin 5. maddesi gereği yuvarlama yapılmak süreti ile haftalık 6 saat üzerinden fazla mesai ücreti alacağının hesaplanarak, hüküm altına alınması gerektiği anlaşılmaktadır.
Karar, bu yönü ile de hatalıdır.
Davalı tanığının genel tatillerdeki çalışma düzenine dair beyanları ile davacı tanıklarının beyanları örtüştüğünden ve genel tatil ücretine dair hesaplamanın bu doğrultuda yapıldığı anlaşıldığından, genel tatil ücreti alacağının yazılı şekilde hüküm altına alınmasında kabule göre bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 19.06.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.










Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön