9. Hukuk Dairesi 2015/16012 E. , 2018/10701 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

9. Hukuk Dairesi 2015/16012 E. , 2018/10701 K.


'İçtihat Metni'



MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde 01.07.2007-12.07.2011 tarihleri arasında şoför olarak çalıştığını, iş aktinin işveren tarafından haksız ve nedensiz şekilde feshedildiğini iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti ve ücret alacaklarının tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının istifa ederek işten ayrıldığını, bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatı hakkı olmadığını, çalışma saatlerinin esnek olduğunu ve haftalık 45 saati aşan çalışması olmadığını, genel tatillerde de çalışması olmadığını ve yıllık izinlerini kullandığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, yasal süresi içinde taraf vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi esastır. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın, HMK'nın 298/2. maddesi uyarınca tefhim edilen hüküm özetine (kısa karara) uygun olması gerekmektedir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi, dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına güven sarsılmış olacaktır.
Gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki olması 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına aykırıdır.
6100 sayılı HMK'nın 298/2. maddesine göre “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.”
Somut uyuşmazlıkta mahkemece, hüküm gerekçesinde “…davalı taraf yıllık izinleri kullandırdığını veya ücretlerini ödediğini ispatlayamamış olduğundan bilirkişi raporundaki hesaplama doğrultusunda bu talebinin kabulüne karar verilmiş,” denilirken, hüküm de yıllık izin ücreti alacağının reddine karar verilmesi suretiyle gerekçe hüküm çelişkisi yaratılmıştır.
Açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
3-Davacının ücret alacağı bilirkişi raporunda net ücretten hesaplandığı halde brüt olarak hüküm altına alınması isabetsizdir.
4-Mahkemece, davacı işçinin fazla mesai ücreti ve hafta tatili ücreti isteklerinin kabulüne karar verilmiştir.
Fazla mesai ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarının uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda karineye dayalı makul indirim (taktiri indirim) yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır (Yargıtay 9.HD. 11.2.2010 gün 2008/17722 E, 2010/3192 K; Yargıtay, 9.HD. 18.7.2008 gün 2007/25857 E, 2008/20636 K.). Ancak fazla mesai ücreti ve hafta tatili ücreti taleplerinin tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının fazla mesai ücreti ve hafta tatili ücreti alacakları tanık beyanına göre belirlenmiş ve mahkemece bu alacaklardan %50 oranında karineye dayalı makul indirim (taktiri indirim) yapılmıştır.
Yapılan karineye dayalı makul indirim (taktiri indirim) oranı hakkın özünü etkileyecek nitelikte yüksektir.
Mahkemece, davacının fazla mesai ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarından daha düşük bir oranda karineye dayalı makul indirim (taktiri indirim) yapılması gerektiğinin gözetilmemesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 14/05/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön