9. Hukuk Dairesi 2017/6421 E. , 2018/9384 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı ... Kablo TV ve İşletme A.Ş. vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davalı ... Şirketi'nindavalı ... Şirketi'nden aldığı ihale süresi bitince tüm işçileri işten çıkardığını, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti, asgari geçim indirimi alacaklarını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı ... Şirketi vekili, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... Şirketi, davaya cevap dilekçesi, vermemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının, davalı ... A.Ş.'nin Analog servis, sayısal servis, internet servis, abone sayıları ve şebeke kapasitesiyle ortalama olarak aylık iş miktarlarına göre belirlenen ..., ..., ... bölgeleri için kablo hizmetlerinin abone tesisi nakli, iptal, arıza, onarım, hasar, deplase, proje, bakım, işletme, tahsilat ve pazarlama işini üstlenen ... Limited Şirketi işçisi olarak 23/10/2010 - 01/09/2013 döneminde 2 yıl 10 ay 9 gün tamir, tesisat, bakım ve abonelik işlerinde çalıştığı, sözleşmenin, işverence açıkça geçerli nedenle feshedilmesi sebebiyle davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, davacının ardından sonraki alt işverende hemen işe başlatılmasının bu durumda sonuca etkili olamayacağı, ücret alacağı ve asgari geçim indirimi alacağının davadan sonra ödenmesi sebebiyle bu konudaki dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği, bu durumun yargılama gideri hesabında davacı lehine değerlendirilmesi gerekeceği, izin ücretinin ödendiğini ya da izin olarak kullandırıldığının davalı tarafça ispatlanamadığı, genel tatil, fazla çalışma alacağından hastalık ve mazeret gibi sebeplerle hakkaniyet indirimi yapılması gerekeceği, hafta tatil ücret alacağına ilişkin davanın ispatlanamadığı, bu kalemin reddinin gerekeceği, asıl işverenin ve alt işverenin tüm alacakların sorumlu bulundukları sonucuna ulaşıldığı gerekçesi ile ücret ve asgari geçim indirimi talepleri hakkında, davadan sonra ödendiğinden esas hakkında hüküm kurmaya yer olmadığına, hafta tatili ücreti talebinin reddine, diğer taleplerin kabulüne karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davalı ... Kablo TV Ve İşletme A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1-Davacının hizmet süresi bakımından, Mahkeme'nin gerekçesinde yer alan '... Limited Şirketi işçisi olarak 23/10/2010 - 01/09/2013 döneminde 2 yıl 10 ay 9 gün' ifadesine göre hesaplanan hizmet süresi ile hüküm altına alınan bir kısım işçilik alacaklarının hesaplandığı bilirkişi raporlarının karşılaştırılmasından, bilirkişi raporunda davacının hizmet süresinin doğru olarak 3 yıl 5 ay 23 gün şeklinde tespit edildiği, buna göre Mahkeme gerekçesinde belirtilen davacının çalıştığı tarih aralığının hatalı olduğu anlaşılmış ise de hüküm altına alınan miktarlar ve aşağıdaki bozma nedenleri de bir arada değerlendirildiğinde neticeye etkisi olmayacağından bu durum bozma nedeni yapılmamıştır.
2-Dosyada birden fazla bilirkişi raporu mevcut olup, mahkeme gerekçesinde her 2 bilirkişi raporu da açıklanmasına rağmen hangi bilirkişi raporunun benimsendiğinin açıkça belirtilmemesi hatalı ise de hüküm altına alınan alacak kalemlerinin miktarları ile bilirkişi raporlarının karşılaştırılmasından her bir alacak kalemi işçin hangi bilirkişi raporunun benimsendiğinin anlaşılabilmesi ve aşağıdaki bozma nedneleri karşısında neticeye etkisi olmayacağından bu durum bozma nedeni yapılmamıştır.
3-Asgari geçim indirimi bakımından, dava dilekçesinde asgari geçim indirimi alacağı talep edilmiş, hüküm fıkrasında ise bu talep hakkında 'davanın reddine' hemen altındaki satırda ise 'asgari geçim indirimi alacağına ilişkin davanın davadan sonra ödendiği anlaşıldığından davanın esası hakkında hüküm kurmaya yer olmadığına' karar verilmesi hatalı ise de neticeye etkisi olmayacağından bozma nedeni yapılmamıştır.
4-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı ... Şirketi'nin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
5-İşyeri devrinin iş ilişkisine etkileri ile işçilik alacaklarından sorumluluk bakımından taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
İşyeri devrinin esasları ve sonuçları 4857 sayılı İş Kanununun 6 ncı maddesinde düzenlenmiştir. Sözü edilen hükümde, işyerinin veya bir bölümünün devrinde devir tarihinde mevcut olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçlarıyla devralan işverene geçeceği öngörülmüştür. Devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlar açısından, devreden işverenle devralan işverenin birlikte sorumlu oldukları aynı yasanın üçüncü fıkrasında belirtilmiş, devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır.
Değinilen Yasanın 120 nci maddesi hükmüne göre, 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesi halen yürürlükte olduğundan, işyeri devirlerinde kıdem tazminatına hak kazanma ve hesap yöntemi bakımından belirtilen madde hükmü uygulanmalıdır. Anılan maddeye göre, işyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde, işçinin kıdemi işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanmalıdır. Bununla birlikte, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları, işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.
İşyerinin miras yoluyla intikali 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 599 uncu maddesinde düzenlenmiş, sözü edilen madde hükmünde mirasbırakanın ölümü ile mirasçıların bir bütün olarak mirasa hak kazanacakları açıklanmıştır.
İşyerinin önceleri gerçek kişi ya da kişilerce işletilmesinin ardından şirketleşmeye gidilmesi durumunda, bu işlem de bir tür işyeri devri sayılmalıdır. Önceki gerçek kişi olan işverenlerin devralan tüzel kişi ortakları olması bu devir ilişkisini ortadan kaldırmamaktadır (Yargıtay 9.HD. 22.7.2008 gün 2007/ 20491 E, 2008/ 21645 K.). Aynı şekilde daha önce tüzel kişi şirket olan işverenin işyerini bir gerçek şahsa devretmesi de mümkündür. Devralanın şirketin hissedarlarından biri olması da sonucu değiştirmeyecektir. Adi ortaklardan bir ya da bazılarının hisselerini devri de sorumlulukların belirlenmesi noktasında işyeri devri olarak işlem görmelidir.
İşyeri devrinin temel ölçütü, ekonomik birliğin kimliğinin korunmasıdır. Avrupa Adalet Divanı kararlarına göre, maddî ve maddî olmayan unsurların devredilip devredilmediği ve devir anındaki değeri, işgücünün devri, müşteri çevresinin devri, işyerinde devirden önce ve sonra yürütülen faaliyetlerin benzerlik derecesi, işyerinde faaliyete ara verilmişse bunun süresi, işyeri devrinin kriterleri arasında kabul edilmektedir.
Basın İş Kanununa tabi işyerleri bakımından, işyerinin belirleyici unsurlarından olan marka, logo ve yayın imtiyaz hakları gibi maddî olmayan unsurların devri de işyeri devri olarak değerlendirilmelidir (Yargıtay 9. HD., 19.1.2010 gün, 2009/42958 E., 2009/354 K).
Maddî ve maddî olmayan unsurların devri söz konusu olmaksızın da işgücünün önem taşıdığı sektörlerde ekonomik birliğin önemli unsurunu olan işçilerin devri de, işyeri devri olarak kabul edilmelidir.
Devirden sonra işyerindeki ekonomik birliğin kimliğini koruyup korumadığının saptanabilmesi için, yürütülen faaliyetin devirden sonra yeni işveren tarafından aynı veya özdeş biçimde sürdürülmesi ölçütü yanında, işyerinin taşınmaz ve taşınır malları ile maddî olmayan varlıkların, işyerinde çalışan işçilerin sayı ve uzmanlık bakımından çoğunluğunun, bunun yanı sıra müşteri çevresinin devredilip devredilmediği, devir öncesi ve sonrasındaki faaliyetler arasında benzerlik olup olmadığı, devir sebebiyle işyerinde faaliyet askıya alınmışsa askı süresi gibi koşullar da göz önünde tutulmalıdır.
4857 sayılı Yasanın 6 ncı maddesinde yazılı olan “hukukî işleme dayalı” ifadesi geniş şekilde değerlendirilmeli, yazılı, sözlü ve hatta zımnî bir anlaşma da yeterli görülmelidir.
İşyerine Bankalar Kanunu hükümleri çerçevesinde Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu tarafından el koyulması ise işyeri devri niteliğinde değildir. Bu durumda yönetim hakkına müdahale edilmekte veya bankacılık faaliyetleri askıya alınmaktadır.
Yine özelleştirme işlemi sonucu kamuya ait hisselerin devri de işyeri devri olarak değerlendirilemez. Özelleştirmede işyeri aynı tüzel kişilik altında faaliyetini sürdürmekte sadece kamuya ait hisselerin bir kısmı ya da tamamı el değiştirmektedir. Bununla birlikte, tamamı kamuya ait olan bir işyerinin özelleştirme işlemi sonucu başka bir işverene geçmesi işyeri devri niteliğindedir (Yargıtay 9.HD. 8.7.2008 gün ve 2008/25370 E, 2008/ 19682 K.).
İşyeri devri fesih niteliğinde olmadığından, devir sebebiyle feshe bağlı hakların istenmesi mümkün olmaz. Aynı şekilde işyeri devri kural olarak işçiye haklı fesih imkânı vermez.
İşyerinin devri işverenin yönetim hakkının son aşaması olup, işyeri devri çalışma koşullarında değişiklik anlamına da gelmez. Dairemizin kökleşmiş kararlarına göre işyeri devri işçiye haklı nedenle fesih hakkı tanımaz. İşyeri devrinin çalışma koşullarını ağırlaştıran bir yönü olup olmadığı belirlenmelidir (Yargıtay 9.HD. 27.10.2008 gün 2008/ 29715 E, 2008/28944 K.).
Bu açıklamalar ışığında, iş hukukunda işyeri devrinin işçilik alacaklarına etkileri üzerinde ayrıca durulmalıdır. İşyeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı Yasanın 6 ncı maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.
Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son işveren sorumlu olup, devreden işverenin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
İşyerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücreti gibi işçilik alacaklarından devralan işveren tek başına sorumlu olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı asilin fiziki dosya kapsamındaki “... Şirketi'nin ihalesi sona erince ... Şirketi'ne geçtiği” yönündeki beyanından, ayrıca davacı asil ... Dairemiz tarafından birlikte incelenen ... 3. İş Mahkemesi'nin 2013/228 Esas sayılı dosyasındaki tanık sıfatı ile verdiği beyanından, davalı ... Şirketi'nin ihalesinin sona ermesi üzerine davacının ihaleyi yeni alan ... Şirketi'nde çalışmaya başladığı, dava tarihinde davalı işverenlikte çalışmaya devam ettiği ve işyeri devri söz konusu olup, davacının iş akti sona ermediği anlaşıldığından feshe bağlı alacaklar olan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının reddi yerine kabulü hatalıdır.
6-Ulusal bayram genel tatil ücreti bakımından, davacı asil ... Dairemiz tarafından birlikte incelenen ... 3. İş Mahkemesi'nin 2013/228 Esas sayılı dosyasındaki tanık sıfatı ile verdiği beyanında 'milli bayramlarda çalışmaz' şeklinde ifadesi bulunduğu görülmüştür. Öte yandan, ... 3. İş Mahkemesi'nin 2013/228 Esas sayılı dosyasındaki davacı Hülya, “dini bayram olmayan genel tatillerde çalışıyoruz' şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacı asıl bizzat celbedilerek bu beyanlar kendisine açıklatılıp, ulusal bayram genel tatil alacağına bu beyanların etkisi irdelenerek sonuca gidilmelidir.
7-Hükmedilen miktarların net mi yoksa brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesinin HMK.nın 297/2. Maddesine aykırı olup, infazda tereddüte yol açacağının düşünülmemesi hatalıdır.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 26/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
9. Hukuk Dairesi 2017/6421 E. , 2018/9384 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 33 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat