9. Hukuk Dairesi 2015/16757 E. , 2018/1291 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

9. Hukuk Dairesi 2015/16757 E. , 2018/1291 K.


'İçtihat Metni'



MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 01.03.2008-30.10.2013 tarihleri arasında şube temsilcisi olarak çalıştığını, hiçbir neden olmaksızın işten çıkartıldığını, eleman eksikliğinden kurye olarak da çalıştırıldığını, mesai saatleri 8 saat olmasına rağmen sabah 08.00’de işe başlayıp akşam 22.00’ye kadar çalıştığını, fazla mesai ücretinin ödenmediğini, maaş bordrosuna zorunlu olarak işten atılma korkusuyla imza attığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili,........ unvanlı bir tüzel kişilik olmaması nedeniyle davada taraf ehliyeti bulunmadığını, belirsiz alacak davası açılamayacağını, ücret alacaklarının 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, davacının işe mazeretsiz olarak gelmeyip işten kendi isteği ile ayrıldığını, kıdem tazminatı talep etme hakkı bulunmadığını, davacının iş akdi haklı nedenle feshedildiğinden, kıdem ve ihbar tazminatı talep etme hakkı bulunmadığını, davalı işyerinde haftalık çalışma süresinin 45 saati aşmadığını, yasal çalışma süresinin aşılması halinde, fazla mesai ücretlerinin bordrolara yansıtıldığını, bordrolarda davacının “Fazla mesaimi, tatil ve hafta tatili dahil olmak üzere tüm ücretimi aldım.” ibaresinin altında imzası bulunduğunu, imzalı ücret bordroları ile fazla mesai ücreti ödenmiş olduğundan bu hususa ilişkin herhangi ihtirazi kayıt ileri sürmeyen davacının bundan daha fazla çalışma yaptığını ileri sürmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının 01/03/2008-30/10/2013 tarihleri arasında çalıştığı, Eylül 2013 ayı ücret bordrosu nazara alındığında davacının en son brüt ücretinin 1.737,72 TL. olduğu, aylık 155,00 TL. yol ücreti ödendiği, en son 208,00 TL. aylık yemek ücreti karşılığı tiket verildiği, işe gelmeme tutanaklarının 30.10.2013 ve devamı tarihlerini içerdiği, bu tutanakların davacıya tebliği ile savunmasının alınmadığı ve iş bu davanın 31.10.2013 tarihinde açıldığı, iş akdinin 30.10.2013 tarihinde sonlandırıldığının sabit olduğu, bundan sonra tutulan devamsızlık tutanaklarına itibar edilemeyeceği, davalının ispat külfetini yerine getirmediği, iş akdinin davalı tarafça haksız ve bildirimsiz feshedildiği, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, tanık beyanlarında davacının fazla mesai yaptığı, fazla mesai ücretlerinin ödendiği ispat edilemediğinden davacının fazla mesai alacağı bulunduğu belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, davacı ve davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- 6100 sayılı HMK’nın 216. Maddesinde, belgenin yalnızca örneğinin mahkemeye sunulduğu durumlarda izlenecek usul düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrasına göre; mahkeme, belgenin fotokopisini sunan taraftan belgenin aslını getirmesini resen isteyebileceği gibi, davanın taraflarından birinin talebiyle de buna karar verebilir. Özellikle tereddütlü olan belge aslının görülmesi ve incelenmesi gereken durumlarda belgenin örneği ile yetinilemez, aslının verilmesi gerekir. Aslı sunulmadığı zamana ise suretine itibar edilemez.
Kanunun 219. maddesi taraflara kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmeleri zorunluluğunu getirmiştir. Aynı maddeyi takip eden 220. maddesinde ise belgeyi ibraz etmeme halinde ne tür bir işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. HMK’nın 220. maddesi;
“(1) İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
(2) Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
(3) Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmüne amirdir.
İş Kanunu’nda kayıt tutma yükümlülüğü genellikle işverene verilmiştir. Bordro tanzimi, mesai saatleri düzenleme, yıllık ücretli izin defteri tutma, çalışma belgesi verme gibi. İşçi alacakları konusunda işveren kayıtlarında dayandığında, bu kayıtları tutma zorunluluğu olan işverenin bu belgeleri mahkemeye ibraz etme zorunluluğu vardır. İşverenin ibraz etmemesi halinde ise 6100 sayılı HMK’nın 220. maddesi gereğince yargılama usul işleminin yapılması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili davalı tarafından sunulan maaş bordrolarının bir kısmında yer alan imzaların müvekkiline ait olmadığını, davalının bu konuda maaş bordrolarının asıllarını sunmadığı için bir inceleme yapılamadığını, söz konusu imzaların, müvekkili dışında 3. kişilerce atıldığını, bilirkişi raporunda, bu konuda herhangi bir inceleme yapılmadığını, bu bordroların fazla mesai hesaplamasında dikkate alınmaması ve bu aylar için de müvekkili lehine fazla mesai hesaplaması yapılması gerektiğini iddia etmiştir.
Dosya incelendiğinde, davacı vekilinin 24.01.2014 tarihli cevaba cevap dilekçesinde, ücret bordroları üzerinde imza incelemesi talebinde bulunduğu, davalı vekilinin bordro asıllarının bulunmadığını belirttiği, Mahkeme tarafından 11.09.2014 tarihli duruşmada “İmza itirazına konu bordroların asılları dosyaya ibraz edilmediğinden bordrolardaki imzanın davacıya ait olup olmadığı hususunda Adli tıp incelemesi yaptırılması mümkün olmadığından davacı vekilinin imza incelemesi hususundaki talebinin reddine” karar verildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda sunulan bordrolardan davacının imzası ve fazla mesai tahakkuku bulunanların dışlandığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davacı vekilinin ücret bordroları üzerinde imza incelemesi talebinde bulunması ve davalı tarafından bordroların sunulmaması karşısında HMK'nın 220. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince 'Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” davacının beyanına itibar edilerek, davacının imzanın kendisine ait olmadığını iddia ettiği bordroların fazla mesai alacağının hesaplanmasında dışlanmaması gerekirken, bu bordroların dışlanarak hesaplanan bilirkişi raporunun hükme esas alınması yerinde değildir.
3- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tanıklarının ortak beyanı dikkate alınarak davacının haftanın 6 günü 08:00-21:30 arası 13,5 saat, 1,5 ara dinlenme düşüldüğünde fiilen günde 12 saat, haftada ise 72 saat çalıştığı, haftalık 27 saat fazla mesai yaptığı tespit edilmiş, ancak Yargıtay uygulamasına göre bir kişinin günde 3 saat, haftada 18 saatten fazla çalışmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, hasta, istirahatli olduğu zamanlar olabileceğinden fazla çalışma haftalık 18 saat üzerinden hesaplanmıştır. Günlük 3, yılda 270 saat fazla çalışma, yasak çalışmanın sınırıdır. İşçi bu saat üzerinde çalıştığını kanıtlamış ise karşılığı ücretin hesaplanıp hüküm altına alınması gerekir. Davacının haftada 27 saat fazla mesai yaptığının kabulü gerekirken yasal sınır gerekçesi ile haftalık 18 saat çalıştığının kabul edilmesi hatalıdır.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

.....
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön