9. Hukuk Dairesi 2016/10673 E. , 2019/21808 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 09.10.2011-17.09.2014 tarihleri arasında davalı işyerinde kasiyer olarak en son net 940,00 TL ücretle çalıştığını, fazla mesai alacaklarının ödenmediğini, tüm resmi tatil ve dini bayramlarda çalıştığını ancak karşılığı ücretlerin ödenmediğini, müvekkilinin 2014 yılı Eylül ayından 17 günlük ücret alacağı bulunduğunu, fazla mesai, ücret, resmi tatil ve dini bayram alacaklarının ödenmemesi sebebiyle iş akdini davacının haklı olarak feshettiğini iddia ederek, kıdem tazminatı ile ulusal bayram genel tatil ücreti, fazla mesai ücreti ve ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının belirsiz alacak davası açmasında hukuki menfaati olmadığını, öncelikle dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, davacının fazla mesai, yıllık izin, ücret, resmi tatil ve dini bayram alacaklarının ödenmemesi nedeniyle iş akdini haklı nedenle feshettiği iddiasının haksız ve dayanaksız olduğunu, dava konusu istemlerin zamanaşımına uğradığını, iddia edilen ücretin doğru olmadığını, bordrolar incelendiğinde davacının en son maaşının net 813,00 TL olduğunun görüleceğini, davacının 17 Eylül 2014 tarihinde mesai saatinde işbaşı yapmadığını ve devam eden 18-19 Eylül 2014 tarihlerinde de işe gelmediğini, işe devam etmeyerek iş akdinin feshine kendisinin sebep olduğunu, mağaza çalışanlarınca devam etmediği günlerin tutanak altına alındığını, iş akdinin feshine sebep olan davacının kıdem tazminatı hakkı bulunmadığını, dava dilekçesinde iddia edildiği gibi fazla çalışmanın söz konusu olmadığını, kural olarak fazla mesai yapılmadığını, personellerin vardiyalı ve dönüşümlü çalışma sistemi gereği iki ya da üç vardiya halinde dönüşümlü olarak çalıştıklarını, haftada bir gün hafta tatillerini ve günlük 1,5 saat ara dinlenmelerini (yemek ve çay molaları) kullandıklarını, istisnai ve zaruri olarak yapılması gereken hallerde çalışan personellere aylık ücretleri ile birlikte fazla mesai ücretinin ödendiğini, personel talep ettiği takdirde telafi (serbest zaman) izinleri verildiğini, müvekkili şirkete ait işyerlerinde resmi ve dini bayram günlerinde çalışma yapılmadığını, davacının müvekkili şirket nezdinde ücret alacağının da bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı yasal süresi içinde taraf vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. 'Hukuki Dinlenilme Hakkı' gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının) ihlâlidir.
HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemenin gerekçeli kararında bu dava ile hiç bir ilgisi olmayan açıklamalara yer verilmiştir. Örneğin davacının yıllık ücretli izin talebi olmadığı halde '..yıllık izne hak kazanılmasına rağmen kullandırıldığının yazılı delil ile ispatlanamadığı..' denilmiş, yine dosyada ücretten indirim yapıldığı yönünde bir iddia olmadığı halde '..işveren tarafından işçilerin ücretlerinde tek taraflı olarak indirime gidildiği, davacı tarafça bu durumun yazılı olarak kabulünün bulunmadığı, bu noktada indirim kararının davacıyı bağlamadığı..' denilmiştir.
Mahkemenin gerekçeli kararının içerik itibarı ile dosyaya ait olmadığı çok açıktır.
Yukarıdaki açıklamalar karşısında bir bütün ve dosyaya özgü olması gereken gerekçeli karar da dosya ile ilgisiz açıklamalar yer almakta olup, bu husus aynı zamanda belgelendirmeyi de bozucu nitelikte olduğundan hatalıdır.
2-Kabule göre ise;
a) Davacının taleplerinden karineye dayalı makul indirim (taktiri indirim) ve dava tarihi sonrası yapılan ödeme nedeniyle reddedilen ücret alacağı dışında reddedilen kısım 1.406,38 TL olup, davalı lehine hükmedilecek ücreti vekaletin karar tarihindeki AAÜT’nin 13. maddesi 2. fıkrası gereğince bu miktarı geçemeyeceğinin gözetilmemesi isabetsizdir.
b) Davacı tarafından peşin yatırılan harçların davalıdan alınarak davacıya iadesi gerekirken bu hususta hüküm kurulmamıştır.
c) Hüküm altına alınan fazla mesai ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti bakımından yasada öngörülen faiz bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizidir. Davacı vekili de dava ve ıslah dilekçesi ile bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi talep ettiği halde yasal faize hükmedilmiştir.
d) Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı söz konusu fazla çalışma iddiasını ispat için takdiri delil niteliğindeki tanık beyanlarına dayanmıştır.
Davalı ise dosyaya davacıya ait bir kısım imzalı puantaj kayıtları (personel devam kontrol çizelgeleri) sunmuş ve tanık dinletmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tanık beyanlarına göre davacının fazla mesai yaptığı kabul edilip buna göre hesaplama yapılmıştır.
Mahkemece davalı tarafından dosyaya sunulan imzalı puantaj kayıtları davacıdan da sorulmak suretiyle değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekirken, sadece tanık beyanlarına itibarla karar verilmesi hatalıdır.
e) Ulusal bayram genel tatil ücreti talebi yönünden ise, davalı vekilinin sunduğu davacı imzalı Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı ücretli izin formları davacıdan da sorularak değerlendirilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 09/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
9. Hukuk Dairesi 2016/10673 E. , 2019/21808 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 28 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 28 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat