9. Hukuk Dairesi 2019/7504 E. , 2019/20595 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

9. Hukuk Dairesi 2019/7504 E. , 2019/20595 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin davalıya ait işyerinde teknisyen olarak çalıştığını, ... Sendikası ile ... Genel Müdürlüğü arasında imzalanan protokol gereğince günlük yevmiyesinin düşürüldüğünü, bu düzenleme neticesinde müvekkilinin almış olduğu maaşları yanında, yevmiyeleri baz alınarak ödenen diğer ücretlerinin de eksik ödendiğini, aynı taleplerle, aynı konuda, aynı davalıya yönelik, hemen hemen aynı dilekçe ile açmış oldukları İstanbul 15. İş Mahkemesinin 2012/236-260 esasları arasında yargılaması yapılmış olan seri davalarla ilgili verilen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi kararında da açıkça yer aldığı üzere, yevmiye düşürülmesine yönelik bu işlemin 2822 sayılı TİSGLK’nın 6. maddesi uyarınca işçi lehine şart ilkesinin ihlali niteliğinde olup, kanuna aykırı olduğunun tespit edildiğini, yine iş bu dava ile aynı talep ve konuları içeren Adana 5. İş Mahkemesinin kararında, yevmiye düşürülmesinin İş Kanununun 22. ve 62. maddelerine aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle hüküm kurulduğunu ve bu kararların da Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleştiğini, Toplu İş Sözleşmesi kapsamında yıllık artışlar uygulanmış olsa da ilk başta yapılan hukuka aykırı indirim sebebi ile ikramiyeler, maaşlar ve ücretlerin hep eksik olarak ödendiğini ileri sürerek, ücret, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil, ilave tediye, ikramiye alacağı, iş güçlüğü tazminatı, vardiya tazminatı ve bakım tazminatı ücreti fark alacaklarının ödetilmesi talebiyle dava açmıştır.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının esasa ilişkin taleplerini ... Sendikası ile ... Genel Müdürlüğü arasında akdedilmiş bir protokole dayandırdığını, müvekkilinin söz konusu protokolün tarafı olmadığını, tarafı olmadığı protokol gereğince sorumluluğunun mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte sorumluluk bakımından ... Genel Müdürlüğüne başvurulması gerektiğini, davacının başka bir kamu kurumuna nakledilme talebinde bulunduğunu, bu talebi doğrultusunda gerekli işlemlerin yapıldığını, tüm hak ve alacaklarının ödendiğini, davacının da imzaladığı ibraname ile müvekkil kurum nezdinde hiçbir alacağının kalmadığını kabul ettiğini, iş riski primi alacağına ilişkin talebinin de yasal dayanaktan yoksun olduğunu, öncelikle davacının iş riski taşıyan tasnifte yer alıp almadığının belirtilmediğini, davacının tüm taleplerinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece verilen ilk karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 20/02/2017 tarihli 2016/19010 E. 2017/2154 K. sayılı ilamı ile özetle;
' Davacı işçi ilave tediye alacağı isteğinde bulunmuş, mahkemece alacağın kabulüne karar verilmiştir.
İlave tediye alacaklarının kapsamı, yararlanacaklar, yararlanma şartları, miktarı ve ödeme zamanı 6772 sayılı Devlet ve ona bağlı müesseselerde çalışan işçilere ilave tediye yapılması hakkındaki kanun ile düzenlenmiştir.Kanunun 1. maddesinde, Devlet ve ona bağlı kurumların hangileri olduğu, ayrıca yararlanacak kişiler açıkca belirtilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı işyerinin Özelleştirme Yüksek Kurulunun 07/03/2013 tarih ve 2013/20 sayılı kararı ile özelleştirme kapsamına alındığı, işyerinin hisselerinin tamamını satın alan iş ortaklığına hisse devrinin 28/05/2013 tarihinde gerçekleştiği Dairemizden geçen emsal dosya içeriklerinden (örneğin Dairemizin 2016/32874, 32875 Esas sayılı dosyaları) anlaşılmaktadır. Davacının ilave tediye hakkı devir tarihine kadar olup, davacının ilave tediye alacağının devir tarihine kadar hesaplanması gerekirken yerinde tespit içermeyen bilirkişi raporuna itibarla sonuca gidilmesi hatalıdır. ' gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma kararı sonrası mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne hükmedilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının) ihlâlidir.
HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Gerekçedeki bilirkişi raporu ve hüküm altına alınması gereken rakamların kararın hüküm kısmı ile uyuşmadığı, hüküm kısmının dava ile hiç bir ilgisinin bulunmadığı, içerik itibarı ile dosyaya ait olmadığı çok açıktır. Hüküm fıkrası başka bir dosya ile karıştırılmış olup, dosyaya özgü karar içermeyen kararın salt bu nedenle bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 21/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön