9. Hukuk Dairesi 2016/8620 E. , 2019/19854 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

9. Hukuk Dairesi 2016/8620 E. , 2019/19854 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalı işyerinde yardımcı personel olarak en son net 1.330,00 TL ücretle çalıştığını, ücretlerin 2013 yılı Temmuz ayma kadar bir kısmının bankaya yatırılıp bir kısmının elden verildiğini, sonrasında bordroda ücretin düşük gösterilerek bakiyenin fazla mesai şeklinde tahakkuk ettirildiğini, fazla mesai ücretleri ödenmediği, SGM'nin yazısına istinaden emekliliğe hak kazandığını belirterek iş akdini feshettiğini, ancak davalının kıdem tazminatını düşük ücretten hesap ederek ödeme yapıldığını iddia ederek bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, zamanaşımı itirazında bulunarak davacının asgari ücret aldığını, bordrolardan görüleceği üzere fazla mesai, genel tatil çalışmalarının bordroda gösterilerek ödendiğini, bordroların ihtirazı kayıt konulmadan imzalandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak,davacının davalı şirkete ait işyerinde 01/12/1996-28/04/2014 tarihleri arasındaki dönemde yardımcı personel olarak çalıştığı, toplam hizmet süresinin 17 yıl 4 ay 28 gün, fesih tarihindeki aylık ücretinin ise net 1.330,00 TL olduğu, davacının emekli olabilmek için gerekli olan 3600 gün ve 15 yıllık sigortalılık süresini doldurduğu ve davacının da Bağcılar Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından verilen cevaba dayalı olarak davalı işveren başvurmak suretiyle kendi isteği ile işten ayrıldığı, davacının kıdem tazminatına hak kazandığı, davacının çalıştığı döneme ait ödenmeyen genel tatil ücreti alacaklarının mevcut olduğu, davacının fazla mesai yaptığını kanıtlayamadığından açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır. (Yargıtay 9.HD. 23.9.2008 gün 2007/27217 E, 2008/24515 K.).
Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Davacı ücretinin net 1330 TL olduğu iddia etmiş, davalı ücretin bordrolardaki gibi olduğunu savunmuştur.Mahkemece en son ücretinin asgari ücret kabul ederek hesaplamaları da buna göre yapmıştır.Mahkeme yapılacak iş davacının ücretinin tespiti için emsal ücret araştırması yaparak sonucuna göre bir karar vermektir.
Kabule göre de gerekçeli karar kısmında davacının ücretinin net 1.330 TL olduğu kabul edilmekle hüküm kısmındaki alacakların hesabında ücretin asgari ücret üzerinden hesap edilerek karar verilmesi gerekçe hüküm çelişkisine sebep olmuştur.
3-Davacı dava dilekçesi ile ücretlerinin bir kısmı elden bir kısmı bankadan ödendiğini, bordrodaki ücretin bir kısmının ücret bir kısmının fazla mesai ücreti olarak düzenlendiğini iddia etmiştir. İmzalı ücret bordrolarında fazla mesai tahakkuklarının olduğu, örnek olarak 2012 yılında bir dönem ücret sabit iken diğer dönemde ücretler düşürülüp fazla mesai tahakkukları artırılmıştır. 2013 yılının 2. inci yarısında ücrette değişiklikler gözlemlenmiş ve davacının iddia ettiği ücretten daha fazla ödeme yapıldığı, hatta 2013 yılının ilk döneminde ücret asgari ücretin altına düşürülmüştür.
Yukarıda belirtildiği üzere tanzim edilen bordrolar gerçeğe aykırıdır.İfade edildiği üzere beyan edilen dönemler temel ücret düşürülmesine rağmen fazla mesai tahakkukları artırılarak aynı ücret miktarı ödenmekte bazı dönemlerde ise asgari ücretin altında saptandığı gibi tüm bu hususlar dikkate alınarak işverence tanzim edilen bordroların her ne kadar imzalı olsa da gerçeği yansıtmadığı ve hileli olduğu anlaşılmakla bordrolarda tahakkuk bulunan fazla mesainin reddine karar verilmesi hatalıdır.
Mahkemece yapılacak iş dosyadaki bilgi ve belgeler, ispat yükünün davacı da olduğu dikkate alınarak davacının fazla mesaisi olup olmadığı saptanarak buna göre karar vermek gerekir.
Davacının 2014 yılı bordrolarında ise iddia ettiği ücret miktarın üzerinde ödemeler olup bunların fazla mesai olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda bahsedilen emsal ücret araştırması sonucunda belirlenecek temel ücretin üzerinde yapılan ödemelerin fazla mesai ödemesi olarak kabul edilerek buna göre bir değerlendirilme yapılarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.11.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön