9. Hukuk Dairesi 2016/15756 E. , 2019/5780 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı ...Ş. vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 02.05.2005 tarihinde davalı Özgür Ltd.Şti.’nin işçisi olarak diğer davalı ...Ş.’de güvenlik görevlisi olarak işe başladığını, davalı Özgür Ltd.Şti.’nin Nuh Beton A.Ş.’de taşeron firma olarak iş gördüğünü, davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğunu, müvekkilinin işine 13.06.2007 tarihinde son verildiğini iddia ederek; kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin, fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
B) Davalılar Cevabının Özeti:
Davalı ... Şirketi, davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalı Özgür Güvenlik Şirketi, davaya cevap vermemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, davalı ...Ş. vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı ...Ş.'nin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Mahkemece yapılan yargılama sonunda 05.10.2011 tarihli son duruşmada kısa karar, “1-davacının davalı aleyhine açmış olduğu, kıdem tazminat alacağı, ihbar tazminat alacağı ve yıllık izin ücret alacağı ile ilgili davasının 13/9/2010 tarihli bilirkişi raporundaki hesap miktarı baz alınarak ve ıslah dilekçesindeki taleplerde dikkate alınarak kabulüne,
2-davacının davalı aleyhine açmış olduğu, fazla mesai ücret alacağı ile genel tatil ücret alacağı ile ilgili davasının 2/7/2011 tarihli bilirkişi raporundaki hesap miktarı baz alınarak kısmen kabulüne,
fazla mesai ücret alacağından %30 oranında hakkaniyet indirimi yapılmasına,
genel tatil ücret alacağından miktar itibariyle hakkaniyet indirimi yapılmasına yer olmadığına,
3-davacının davalı aleyhine açmış olduğu, hafta tatili ücret alacağı ile ilgili davasının reddine,” şeklinde oluşturulup, tefhim edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur.
Basit yargılama usulüne tabi yargılamalara ilişkin olarak 6100 sayılı HMK.nun “Hüküm” başlıklı 321. maddesinde aynen;
“Hüküm
MADDE 321- (1) Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez.
(2) Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.” hükmü düzenlenmiştir.
321. maddedeki “hükme ilişkin tüm hususlar” dan kastedilen HMK.nun 297. maddesindeki unsurlardır. Madde gerekçesinde tefhimin hüküm özetinin yazdırılması olduğu açıklanmıştır.
Bu nedenlerle basit yargılamada da tefhim edilecek hüküm HMK.nun 297/2. maddesindeki unsurları taşımakla birlikte HMK.nun 321. maddesi uyarınca gerekçeli olmak zorundadır. Ancak Mahkemelerin iş yoğunluğu ve buna bağlı olarak duruşma dosyalarının çokluğu nedeni ile gerekçenin duruşmada yazdırılamaması halinde gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.
Bu yasal şekil yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu - 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve ... Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
Halen yürürlükte olan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8 inci maddesine göre, iş mahkemelerince verilen nihaî kararlara karşı kanun yoluna başvurma süresi, karar yüze karşı verilmişse nihaî kararın taraflara tefhimi, yokluklarında verilmiş ise tebliği tarihinden itibaren sekiz gündür.
Taraflar hükmün tefhiminin HMK.nun 297/2. maddesinde sayılan unsurları taşımaması halinde hak ve borçlarını bilemeyeceklerinden temyiz süresini kaçırmamak, hak kaybına uğramamak için kararı gereksiz yere temyiz etmek zorunda kaldıkları bir gerçektir.
Bu nedenlerle hükmün tefhimi sırasında HMK.nun 297/2. maddesinde belirtildiği üzere “taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece yapılan yargılama sonunda 05.10.2011 tarihli son duruşmada hüküm özeti ( kısa karar ) “1-davacının davalı aleyhine açmış olduğu, kıdem tazminat alacağı, ihbar tazminat alacağı ve yıllık izin ücret alacağı ile ilgili davasının 13/9/2010 tarihli bilirkişi raporundaki hesap miktarı baz alınarak ve ıslah dilekçesindeki taleplerde dikkate alınarak kabulüne,
2- davacının davalı aleyhine açmış olduğu, fazla mesai ücret alacağı ile genel tatil ücret alacağı ile ilgili davasının 2/7/2011 tarihli bilirkişi raporundaki hesap miktarı baz alınarak kısmen kabulüne,
fazla mesai ücret alacağından %30 oranında hakkaniyet indirimi yapılmasına,
genel tatil ücret alacağından miktar itibariyle hakkaniyet indirimi yapılmasına yer olmadığına,
3- davacının davalı aleyhine açmış olduğu, hafta tatili ücret alacağı ile ilgili davasının reddine,” şeklinde oluşturulup, tefhim edilmiştir.
Gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise “1- Davacının davalı aleyhine açmış olduğu, kıdem tazminat alacağı, ihbar tazminat alacağı ve yıllık izin ücret alacağı ile ilgili davasının 14/9/2010 tarihli bilirkişi raporundaki hesap miktarı baz alınarak ve ıslah dilekçesindeki taleplerde dikkate alınarak kabulüne, bu itibarla;
- Kıdem tazminatından 3.461,28.-TL., ihbar tazminatından 1.578,91.-TL., yıllık izin ücret alacağından 1.087,66-TL.olmak üzere toplam 6.127,87.-TL.nin (kıdem tazminatı üzerinden 13.06.2007 fesih tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi, diğer alacakların 350,00.-TL.lik kısmı üzerinden 28.11.2007 dava, bakiyesi üzerinden 08.02.2011 ıslah tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte) davalılardan müştereken alınıp davacıya verilmesine,
2- Davacının davalı aleyhine açmış olduğu, fazla çalışma ücret alacağı ile genel tatil ücret alacağı ile ilgili davasının 2/7/2011 tarihli bilirkişi raporundaki hesap miktarı baz alınarak kısmen kabulüne, bu itibarla;
- Fazla çalışma ücretinden 2.111,33.-TL., genel tatil ücretinden 292,65.-TL.olmak üzere toplam 2.403,98.-TL.nin (500,00.-TL.lik kısmı üzerinden 28.11.2007 dava, bakiyesi üzerinden 08.02.2011 ıslah tarihlerinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte) davalılardan müştereken alınıp davacıya verilmesine,
3- Fazla mesai ücret alacağından %30 oranında hakkaniyet indirimi yapılmasına,
4- Genel tatil ücret alacağından miktar itibariyle hakkaniyet indirimi yapılmasına yer olmadığına,
5- Davacının davalı aleyhine açmış olduğu hafta tatili ücret alacağı ile ilgili davasının reddine, “ karar verilmiştir.
Bu şekilde kurulan ve açıklanan hükümde taraflara yüklenen hak ve borçların açık ve şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde belirtilmediği ortadadır.
Açıklanan hüküm sonucunda davacının hangi taleplerinin kabul edildiği yargılama giderlerinin (masraf ve vekalet ücretleri) ne şekilde hüküm altına alındığı Yasanın emredici hükmüne rağmen açıkça belirtilmemiştir.
6100 sayılı HMK.nun 298/2. maddesine göre “ Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.”
Yukarıda belirtildiği üzere duruşmada açıklanan hüküm sonucunun açık olmadığı ortadadır.
Bu nedenlerle 6100 sayılı yasanın 297, 298/2 ve 321. maddelerinde belirtilen zorunlu unsurları taşımadığı anlaşılan hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Davacı, yaptığı fazla mesai ve çalıştığı ulusal bayram ve genel tatil günleri çalışmalarının karşılığının ödenmediğini iddia ederek dava açmıştır. ,öncelikle fazla mesai yapıldığı ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıldığı iddiasının ispat külfeti davacıdadır. Davacı, iddiasını ispat bakımından tanık dinletmemiş, emsal dosyalarda tanık olarak dinlenmiş kişilerin o dosyalardaki beyanlarının fotokopisini dosyaya ibraz etmiştir. Mahkemece bu fotokopiler yeterli görülerek tanıklar dinlenmeden dosya bilirkişiye verilmiş, bilirkişi de başka dosyadaki tanıkların beyanına ait fotokopilerdeki içerik üzerinden belirleme ve hesap yapmıştır.
Her dosyanın delil ve ispat durumu kendisine ait olup, başka dosyada dinlenen tanıkların o dosyadaki beyanlarıyla ispatın varlığı kabul edilemez.
Dosya incelendiğinde; davacının fotokopi beyanlarını sunduğu, kişilerin delil listesinde tanık olarak gösterdiği ve mahkeme fotokopilerini yeterli görmez ise tanıklarını dinletebileceklerini beyan ettikleri de görülmektedir.
Mahkemece davacının gösterdiği tanıklar usulüne uygun olarak dinlenip oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekirken, gösterilen tanıkların başka dosyadaki tanıklıklarına ilişkin duruşma tutanakları fotokopilerinin yeterli görülmesi hatalıdır.
4- Hükmedilen miktarların net mi yoksa brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesinin infazda tereddüde yol açacağının düşünülmemesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
9. Hukuk Dairesi 2016/15756 E. , 2019/5780 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 42 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 34 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 31 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat