9. Hukuk Dairesi 2017/12943 E. , 2019/21712 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 01.05.2000-08.07.2011 tarihleri arasında davalı iş yerinin mutfak bölümünde aşçı başı olarak çalıştığını,en son aldığı brüt ücretin 4.460,00 TL. olduğunu, emeklilik nedeni ile davalıya ait işyerinden 08.07.2011 tarihinde ayrıldığını, bu ayrılma esnasında kendisine davalı tarafından 30.356,37 TL kıdem tazminatı ödenip başkaca hiçbir meblağın ödenmediğini, davacının kıdem tazminatının bu kısmını alabilmek adına davalı uhdesinde bulunan diğer hak edişlerini ve tazminatının kalan kısmını kendisine imzalatılan bir ibraname ile bırakmak zorunda kaldığını, davacının toplam çalışmasına göre davalı işverenden 49.000 TL tutarında bir kıdem tazminatı hak edişinin bulunduğunu ancak kendisine sadece belirtilen miktarda bir ödemenin yapıldığını, davacının haftanın her günü 08.00-20.30 arasında çalışarak fazla mesai yaptığını, bu çalışmaları karşılığındaki ücretlerini alamadığını, bütün çalışması boyunca milli ve dini bayramlarda çalıştığını, bu çalışmaları karşılığındaki ücretlerinin de kendisine ödenmediğini, kısmi dava yoluyla dava açmak gereği doğduğunu iddia ederek 17.500,00 TL kıdem tazminatı, 7.500,00 TL fazla mesai ücreti, 3.000,00 TL bayram tatil ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının tüm taleplerine karşı zaman aşımı itirazında bulunduklarını, davacının davalı işveren uhdesinde aşçı başı olarak çalıştığını ve 08.07.2011 tarihinde emekli olarak işten ayrıldığını, davacının haklarını aldıktan sonra Manavgat 6.Noterliğinin 20.07.2011 tarih ve 11445 yevmiyeli ibranamesi ile davalı işvereni ibra ettiğini, davacıya kıdem tazminatı yasal hak edişi olan 30.356,37 TL. ‘nin 20.07.2011 tarihinde banka kanalı ile ödendiğini, yapılan bu ödemenin 2011 yılı kıdem tazminatı tavanı üzerinden hesaplandığını, davacının bakiye kıdem tazminatı iddiasının bu konudaki bilgi eksikliğinden kaynaklanmış olabileceğini ve davalının davacıya kıdem tazminatı yönünden bir borcunun bulunmadığını, davacının ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağının bulunmadığını, bir çalışması olmuş ise o tarihli bordrosunda bunun ödendiğini, davacının ayrıca bu alacak kalemi yönünden davalıyı Manavgat 6.Noterliğinin 20.07.2011 tarih ve 11445 yevmiyeli ibranamesi ile ibra ettiğini, davacının aşçı başı olarak Departman Amiri olarak çalıştığını, mutfağı idare ettiğini, çalışma saatlerinin tüm departman amirleri gibi olduğunu, bunların haftanın 6 günü çalışıp 1 gün izin kullandıklarını, sabah 09.00-18.30 arası çalışıp 12.00-13.30 arası öğle tatili yaptığını, davacının fazla mesai yapacak bir işinin olmadığını, istisnaen olmuş ise de bunun ücretinin de ilgili ayın bordrosuna yansıtılarak ödendiğini,davacının fazla mesai ücret hakkının bulunmadığını, davacının kötü niyetli olarak hareket ettiğini, kendi mutfak personelinden davalı işverene dava açan kişilerin davalarında işveren aleyhine tanıklık ettiğini, o dosyaların 04.02.2014 tarihinde karara çıkması ile hemen kendisinin de davalı işveren aleyhine dava açtığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Fazla çalışma ücretinin hesabı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 63 üncü maddesinde çalışma süresi haftada en çok 45 saat olarak belirtilmiştir. Ancak tarafların anlaşması ile bu normal çalışma süresinin, haftanın çalışılan günlerine günde on bir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabileceği ilkesi benimsenmiştir. Yasanın 41 inci maddesine göre fazla çalışma, kanunda yazılı koşullar çerçevesinde haftalık 45 saati aşan çalışmalar olup, 63 üncü madde hükmüne göre denkleştirme esasının uygulandığı hallerde, işçinin haftalık çalışma süresi, normal haftalık iş süresini aşmamak koşulu ile bazı haftalarda toplam 45 saati aşsa dahi bu çalışmalar fazla çalışma sayılmaz.
Somut uyuşmazlıkta, hükme dayanak bilirkişi raporunda fazla çalışma hesabı haftalık yerine günlük ve buna bağlı olarak yıllık yapılmıştır. Yapılan hesaplama denetlenememektedir.
Mahkemece yapılacak iş, yukarıdaki yasal düzenleme ve dairemizin ilke kararları doğrultusunda fazla çalışma hesabının haftalık bazda dava ve bir sonraki bozma sebebinde belirtilen nedenle ıslaha karşı zaman aşımı def’inin de gözetilerek hesaplama yapılarak sonuca gitmektir.
3- Taraflar arasında davanın türü ve buna bağlı olarak rapordan sonra yapılan işlemin ıslah mı yoksa talep artırım mı olduğu ve buna karşı yapılan zaman aşımı def’inin süresinde olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
Dava dilekçesi incelendiğinde davacı vekilinin dava dilekçesinin açıklamalar kısmında “...kısmi dava yoluyla dava açmak gereği doğmuştur...” şeklinde açıklama yaptığı, hukuki sebeplerde de herhangi bir kanun maddesine dayanmadığı, istem sonucu kısmında “...davalıdan olan alacağının tam belirlenmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere (fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakkımız saklı kalmak kaydıyla)...” şeklinde talepte bulunduğu görülmüştür.
Dava dilekçesinde açıkça “belirsiz alacak davası” tanımlaması yapılmadığı gibi belirsiz alacak davasının yasal dayanağı olan 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesinden de söz edilmemiştir.
Dava bu hali ile kısmi dava niteliğindedir.
Davacı vekilinin 16/04/2015 tarihli dilekçesinin konu kısmındaki “6100 Sayılı Kanun’un 107. maddesine göre dava değerinin artırımıdır.” şeklindeki açıklama ya da bu dilekçedeki “belirsiz alacak davası açmış bulunduğumuzdan” şeklindeki açıklamanın ıslah ile dava türü değiştirilemeyeceğinden hukuki bir neticesi yoktur.
Bu nedenlerle Mahkemenin davayı belirsiz alacak davası olarak nitelemesi ve talep artırımı adı altında yapılan ıslaha karşı zaman aşımı def’inin değerlendirilmemesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
9. Hukuk Dairesi 2017/12943 E. , 2019/21712 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat