9. Hukuk Dairesi 2017/25917 E. , 2019/13628 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

9. Hukuk Dairesi 2017/25917 E. , 2019/13628 K.


'İçtihat Metni'


MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı ... İdaresinin de bağlı olduğu iş kolunun 15. iş kolu olduğu yönündeki tespit kararından sonra Türkiye Yol İş Sendikasına üye olduğunu davacının davalı nezdinde işe başladığı tarihten Türkiye Yol İş Sendikasına üye olduğu tarihe kadar olan hizmet ve çalışma süreleri göz önünde bulundurulmayıp işe yeni başlamış gibi sayılarak derece ve kademesinin belirlenmesinin hukuka aykırı olduğunu, tüm çalışma sürelerinin hesaplanarak derece ve kademe intibaklarının tespitinin gerekli olduğunu, bu bağlamda davacının daha önceden Koop-İş Sendikası üyesi olduğunu ve Toplu İş Sözleşmesinden yararlandığını, Haziran 2010 tarihinde davacının Türkiye Yol İş Sendikasına üye olduğunu, bu tarihten sonra davalının İşkolu Tüzüğü gereğince 15. sıradaki inşaat iş kolunda yer aldığını ve davacının Yol- İş Sendikasıyla TÜHİS arasında yapılan Toplu İş Sözleşmesinden yararlanmaya başladığını, davacının intibaklarının davalı idarece doğru yapılmadığını, yeni başlamış işçi gibi değerlendirildiğini, davalı idareye başvurularında kademelerinin doğru belirlenerek alması gereken maaş ve maaş farkının ödenmesi taleplerinin davalı tarafından reddedildiğini, bu durumun Anayasanın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, ayrıca 1475 sayılı eski İş Kanununun işçinin kıdeminin aynı işverenin değişik iş yerlerinde veya işyerinin devir intikali yahut başka iş verene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdeminin işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanacağı hükmünü içerdiğini, ayrıca yapılan Toplu İş Sözleşmesinin 97. maddesinde ve 99. maddesinde de derece ve kademe ilerlemesinin düzenlendiğini, işçi lehine yorum yapılması ilkesi gereğince davacının davalı iş yerinde çalıştığı tüm hizmet sürelerinin Toplu İş Sözleşmelerindeki kademe ilerlemesi ve terfi konularının değerlendirilerek bilirkişi tarafından olması gereken derece ve kademesinin tespitini ve davacının belirlenecek kademesine göre Türkiye Yol İş Sendikası üyeliği talebinin kabulünden itibaren dava tarihine kadar eksik alınan maaş, ikramiye, prim fark alacağının ödenmesi gerektiğinin tespiti ile alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davalı idare adına TÜHİS ile Yol İş Sendikası arasında 26/06/2012 tarihinde imzalanan ve 01/03/2011-28/02/2013 tarihleri arasında geçerli olan Toplu İş Sözleşmesinin geçici 4. fıkrasında başka bir işverenin veya aynı işveren olmakla birlikte Yol İş Sendikası üyeliğinden önce başka iş kolunda çalışılan çalışma süreleri için derece ve kademe ilerlemesi talebinde bulunulamayacağı hükmü gereğince davacının talebinin haksız ve mesnetsiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 10/02/2015 tarih, 2014/15849 Esas, 2015/1142 Karar sayılı kararı ile “...Somut olayda davacının Toplu İş Sözleşmesinin ekindeki pozisyon cetveline göre düz işçi pozisyonunda 1 derece ve 8 derece arasında olabileceği düzenlenmiş olup davacının işe başlama tarihinde 1 derece ve 1 kademede olduğu kabul edilerek ve başka iş kolunda geçen 7 yıl 10 ay 14 gün çalışmaları da dikkate alınarak olması gereken kademe ve derecenin tespiti suretiyle bu derece ve kademeye göre davacının fark ücret alacaklarının belirlenmesi gerekirken davacının düz işçi olarak işe başladığı tarihte 1 derece 8 kademede olduğu kabul edilerek hesaplama yapan bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir.” gerekçesi ile bozulmuş, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Bozmadan sonra verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay'ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme uyma kararını kaldırarak, direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmünün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da farklı bir karar vermeden yeniden hükümde karar vermek zorundadır.
Bozmaya uyulmakla bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğmuş olur. Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usulü kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturur.
Somut uyuşmazlıkta; Mahkemenin bozma öncesi kararında bilirkişi tarafından 01/03/2010 tarihi itibariyle belirlenen derece ve kademenin 2013 yılında açılan davalarda dava tarihindeki derece ve kademe olarak kabul edilerek hüküm kurulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen kararda ise, dava tarihi olan 07/01/2013 tarihine göre belirlenen derece ve kademe üzerinden hüküm kurulmuştur. Bu durum, bozmaya uyulmakla davalı lehine oluşan usulü kazanılmış hak ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.
3-Davacı vekili kısmi dava açmış, taleplerini ıslah dilekçesi ile artırmış ancak ıslah ettiği miktarlara faiz yürütülmesini talep etmemiştir.
Mahkemece ıslah ile istenilen miktarlara faiz yürütülmemiştir.
Mahkemenin bu uygulaması Dairemizin 'ıslah edilen miktarlar açısından faiz talep edilmemesi halinde ıslah ile artırılan miktarlara faiz yürütülemeyeceği ' şeklindeki kökleşmiş içtihadına uygun ise de, karardan sonra bu konu ile ilgili olarak yapılan içtihadı birleştirme talebi üzerine Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunca 24.05.2019 günü yapılan toplantıda:
“Bir miktar para alacağının faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesinin talep edildiği kısmî davada, dava konusu miktarın kısmî ıslahla faiz talebi belirtilmeksizin arttırılması halinde, arttırılan miktar bakımından dava dilekçesindeki faiz talebine bağlı olarak faize hükmedileceği' yönünde karar verilmiştir.
Yargıtay Kanunu' nun 45/5. maddesi “ İçtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, Dairelerine ve Adliye Mahkemelerini bağlayacağı “ hükmünü içermektedir.
Yargıtay Kanunu' nun 45/5. maddesi karşısında, '...ıslahta faiz istenilmese dahi dava dilekçesindeki faiz talebine bağlı olarak faize hükmedilmesi...' zorunlu hale geldiğinden, YİBK. doğrultusunda ıslah edilen miktarlara da faiz yürütülmesi için, Mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön