9. Hukuk Dairesi 2019/262 E. , 2019/11999 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 25. HUKUK DAİRESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kabul kararına karşı davalı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi davalı avukatının istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi'nin kararı süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin, davalı şirkette 02.01.2012 tarihinde çalışmaya başladığını, en son Muhasebe Yöneticisi sıfatıyla çalışmakta iken; 'organizasyon yapısının değişmesine ilişkin işletmesel karar' gerekçe gösterilerek, işveren tarafından iş akdinin 01.06.2016 tarihinde haksız olarak feshedildiğini, davacıya yöneticileri tarafından, davalı şirketin yeni bir organizasyon yapısına gittiğinin, bu durumda alınan işletmesel karar gereğince personel fazlalığı bulunduğunun ve kendisinin de iş akdinin feshedilebileceği bilgisinin şifahi olarak verildiğini, yaklaşık 5 yıllık emeklerinin karşılığı olan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücretleri ve diğer tüm işçilik haklarını da elde edemeyeceği hatırlatılarak, iradesinin sakatlandığını, İnsan Kaynakları Birimince talep edilmesi üzerine davacının yöneticisi konumunda bulunan Muhasebe Müdürü tarafından kendisine e-posta gönderilerek, tüm yasal haklarını alması durumunda işten çıkarılma hususunda gönüllü olacağına ilişkin bir yazı yazması gerektiğinin söylendiğini ve bu yazıyı vermeye mecbur bırakıldığını, davacının, içeriği kelimesi kelimesine işveren tarafından hazırlanan söz konusu yazıyı bu baskı altında mecburen imzalayarak, işverene teslim ettiğini, davacının iş akdinin feshinden sonra aynı pozisyon için yeni personel alımı yapıldığı bilgisini aldıklarını iddia ederek; feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iade talebinin kabulüne, dava süresine ilişkin boşta geçen ayların ücretinin ödenmesine, işe başlatılmadığı takdirde ayrıca 8 aylık ücret tutarında tazminatın tahsilini talep etmiştir.
B)Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının iş sözleşmesinin şirket genel müdürlüğü tarafından alınan işletmesel karar gereğince 01.06.2016 tarihinde tüm yasal haklarının ödenmesi suretiyle geçerli nedene dayalı olarak feshedildiğini, işletmesel karar neticesinde davacının gönüllülük beyanının da dikkate alınarak fesih işleminin gerçekleştirildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk derece mahkemesince ' Yapılan yargılama sonucunda; davalı işveren tarafından her ne kadar fesih sebebi işletmesel karar kapsamında alınan tedbirler doğrultusunda şirketin yeniden yapılanması, organizasyonel yapısının yenilenmesi, bu kapsamda bazı pozisyonlarda azalmaya gidilmesi gösterilmiş ise de; davacının davalı şirket bünyesinde muhasebe yönetici asistanı olarak çalışmaya başladığı ve son pozisyonunun da tedarik muhasebe yöneticisi olduğu ve davacının çalıştığı birimde mevcut çalışan sayısının davalı işveren tarafından azaltılmadığı, hatta davacının iş akdinin feshinden 1 gün sonra davacının görev aldığı birime yetkili unvanında davacının son aldığı ücret tutarı ile hemen hemen aynı tutarda ücretle işçi istihdamının yapıldığı ve yine davacının iş akdinin feshedildiği ayın sonunda aynı birime aynı pozisyonda ve aynı ücretle bir kişinin daha alındığı, dolayısıyla davacının yapmış olduğu işin sona ermediği ve fesih sonrasında yapılan yeni eleman alımları ile birimdeki mevcut işin azalmadığının da tespit edildiği anlaşılmış, her ne kadar davalı tarafca davacının iş akdinin karşılıklı anlaşma yoluyla sonlandırıldığı yolunda savunma yapılmış ise de; davacının iş sözleşmesinin sona erdirilmesi yolundaki iradesinin işletme gerekleri ve fesih olgusunun varlığına dayandığı, ancak davacının iş akdinin feshinde işletme gereğinin bulunmadığı, dolayısıyla davacının iradesinin davalı işveren tarafından yanıltma yoluyla sakatlandığı ve aslında davalı işveren tarafından işletmesel karara dayalı olarak yapılması zorunlu olduğu iddia edilen fesih yönünden davacının iradesinin sakatlanarak karşılıklı anlaşma yoluyla iş akdinin zorunlu nedenle işletmesel karar kapsamında feshedildiği yönünde bir tablonun çizildiği, halbuki bu noktada iradesi sakatlanan davacının karşılıklı anlaşma yoluyla iş akdinin sonlandırılması olgusundan bahsedilemeyeceği ve yapılan feshin tüm bu yönlerden geçersiz olduğu mahkememizce sabit görüldüğünden davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.' şeklinde gerekçe oluşturularak feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Ç)İstinaf Başvurusu:
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
D)İstinaf Sebepleri:
Davalı vekili istinaf başvurusunda; davacının iradesinin sakatlandığından söz edilemeyeceği, fesih süresinde davacının ortaya koyduğu işten ayrılma talebinin hatalı değerlendirildiği, davacının çalıştığı birimde istihdam fazlalığı oluştuğu, fesihten sonra yeni çalışan alınmadığı, alınan kişinin ise yetkili pozisyonuna alındığını işletmesel karar sürecine birçok çalışan gibi davacının da iş sözleşmesinin sonlandırılmasını talep ettiği buna istinaden iş sözleşmesinin sona erdirildiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
E)Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince “Davalı istihdam fazlalığı oluştuğunu belirtmekle birlikte davacının birimine, davacı ile hemen hemen aynı maaşla eleman aldığı, davacının alınan işletmesel karara istinaden işten çıkarılacak ' işe gönüllü olduğunu beyan ettiği, bu durum gözönüne alındığında davacının yanılttığı, böylece davacının işten ayrılma iradesinin sakatlandığı ve bu dilekçede ki beyanın hükümsüz kaldığı anlaşılmakla, işe yeni eleman almakla davalının işletmesel kararı tutarlılıkla uygulandığını ispatlayamadığı iş akdinin feshinin geçerli olmadığı anlaşılmakla, davalının itirazlarının ve istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.” gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
F)Temyiz Başvurusu:
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davalı vekili temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
G) Gerekçe:
Davacının 2015 yılı Ekim ayı ya da Kasım ayı içinde davalı şirketin muhasebe müdürü ve aynı zamanda kendisinin çalıştığı birimin de müdürü olan S. Ayanoğlu’na giderek “kısa süre sonra şirkette yeni bir yapılanmaya girileceğini, istihdam fazlası personelin işten çıkartılacağını duyuyorum, evlilik hazırlığındayım paraya ihtiyacım var, böyle bir işletmesel karar alınırsa ben gönüllüyüm, tazminat alarak ayrılmak istiyorum” dediği, bu görüşmeden sonra söz konusu işletmesel kararın 23/05/2016 tarihinde alındığı, işletmesel kararın alınması sonrasında davacı işçinin bu defa davalı işverenin insan kaynakları müdürüne hitaben aynen “geçtiğimiz aylarda ... hanım ile yaptığım görüşme sonucunda işletmesel kararla çıkış olması halinde öncelik olarak tüm yasal haklarım ve tazminatlarımın ödenmesi kaydıyla çıkışım yapılabilir, ben gönüllü olarak talep ediyorum, bilgilerinize” içerikli el yazılı beyan dilekçesi verdiği, aynı gün davacıya kıdem ve ihbar tazminatları ile kullanılmamış yıllık izin karşılığının ödendiği ve yine aynı gün iş akdinin davalı işveren tarafından açıklanan talep ve işletmesel karara bağlı olarak feshedildiği anlaşılmaktadır.
Davacı, yukarıda açıklanan işlemler esnasında davalı işveren tarafından yönlendirildiğini, tazminatlarını alabilmek için söz konusu dilekçeyi yazdığını ve belgeleri imzaladığını söyleyerek irade fesadı iddiasında bulunmuş ise de; irade fesadı iddiasında bulunan taraf olarak üzerinde bulunan ispat külfetini yerine getirememiştir.
Yukarıda açıklanan şekli ile işveren feshinin geçerli olduğu anlaşılmakla, davanın reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır.
Dairemizce 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3. maddesi uyarınca aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
Hüküm: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesi'nin ve temyiz edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Alınması gereken 44,40 TL. karar-ilam harcından davacının yatırdığı 29,20 TL. peşin harcın mahsubu ile bakiye 15,20 TL. karar-ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazine'ye irat kaydına,
4-Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 189,00 TL. yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 2.725,00 TL. ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine,
7-Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine,
Kesin olarak 23.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
9. Hukuk Dairesi 2019/262 E. , 2019/11999 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 5 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat