9. Hukuk Dairesi 2016/2350 E. , 2019/11962 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

9. Hukuk Dairesi 2016/2350 E. , 2019/11962 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacının 18.02.2011- 08.06.2012 devresi ... Holding bünyesindeki davalı şirketlerde yönetici asistanı olarak çalıştığını, sözleşme süresinde ... yerinde değişiklik olmadığını, işi gereği holdingin ... adresinde çalıştığını, sigortası holding bünyesinde farklı şirketlerden yatırıldığını, sigorta girişi 05.04.2011 tarihinde yapıldığını, ücretin zamanında ödenmemesini, fazla mesai ücretleri ve hafta tatili ücretleri hiç ödenmemiş olması ve sigorta primleri gerçek ücretten yatmadığı gerekçeleriyle İş Kanunu’nun 24/II maddesine göre haklı nedenle feshettiğini, iş sözleşmesinde 09.00-19.00 kararlaştırıldığını, ancak çalışması boyunca 21.00-22.00 den önce işyerinden ayrılmadığı fazla mesai ödenmediğini, çalışması boyunca net 1.500 TL ücret, 140 TL yol ücreti ve yemek olduğunu, 19.11.2012 tarihli ihtarname gönderildiği ödeme yapılmadığını, ... Holding bünyesinde ... Yapı A.Ş, ... Hotel Grup A.Ş., ... , ve ... Residenoe A.Ş. şirketleri yer aldığı ... Rezidans hariç diğerleri aynı adreste faaliyet gösterdiği ve işçiler tümü için çalıştığından hangi şirkette çalıştığını muvazaalı olarak farklı şirketlerden sigorta yattığını, feshe kadar hakkettiği 8 günlük ücreti ödenmediğini, kıdem tazminatı ödenmediğini, proje ilanları dönemlerinde Pazar günleri de çalıştığını, her proje ilanında 4 hafta üst üste Pazar çalıştığını, başka günde tatil kullanmadığını, bu şekilde 8-9 projede çalıştığı tatil bulunduğunu, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ücret, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti alacaklarını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalılar vekili, davacının 05.04,2011-16.06.2012 devresi çalıştığını, imzalı bordrolarda yer aldığı üzere asgari ücret aldığını, ücret harici ödeme yapılmadığını, 09.00-18.00 arası 1 saat yemek molası ve cumartesi 09.00-13.00 arası çalıştığı mesai yapmadığını, devamsızlık yaparak ve gelmeyeceğini belirtip sözleşmeyi feshettiğini, imzalı bordrolarda ödemeler yer aldığı ve ihtirazı kayıt konmadığını, ücret, yıllık izin, fazla mesai ve hafta tatil alacağı imzalı bordrolarla ödendiğini, yıllık izinler kullandırıldığını, müvekkilinin bilgisi talimatı olmadan fazla mesai yaptırılmadığını, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının hizmet süresinin, tanık beyanları ve kayıtlarla doğrulandığı şekliyle davalılar arasında organik ve hukuki bağlantı olduğunun kabulü ile 1 yıl 3 ay 20 olarak kabul edildiği, davacının ücretinin, kayıtlara itibar ile 886,50 TL olduğu, yol ve yemek ücretlerinin verildiği de kabul edilerek hesaplamalarda dikkate alındığı, bordroların imzalı olması ve ihtirazi kayıt içermemesi bu kanaatin oluşmasında etkili olduğu, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 20/2. maddesi uyarınca feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene ait olduğu, işçinin kendi isteği ile işten ayrıldığı ya da haklı neden olmaksızın işe gelmediği yönündeki savunmanın ispat yükünün de işverene ait olduğu, dava konusu uyuşmazlık açısından yapılan incelemede, davacı tarafından, ücretin zamanında ödenmemesi, fazla mesai ücretleri ve hafta tatili ücretleri hiç ödenmemiş olması gerekçeleriyle İş Kanunu 24/11 maddsine göre haklı nedenle feshettiği iddiası davacı tanık beyanlarıyla doğrulandığı kabul edilerek kıdem tazminatına hükmedildiği, davacının tanık anlatımları ile haftada 13,5 saat fazla ... yaptığı kabul edilerek yapılan hesaplamaya itibar edildiği, hakkın özüne dokunmadığı düşünülen miktar kadar indirim uygulandığı, yıllık izinlerinin kullandırıldığının ispat yükü ise işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer belge ile ispat etmesi gerektiği, dosya kapsamında göre yıllık izinlerin kullandırıldığı yönünde davalı işverence ispat yükünün yerine getirilemediği görülmekle davacının 1 yıllık izinlerini (14 gün) kullanmadığı kabul edildiği, ödenmeyen ücret konusunda yapılan değerlendirmede; ödendiği davalılar tarafından ispat edilemeyen miktarların tahsiline karar verildiği, davalılar arasında organik bağ bulunduğu gibi birlikte istihdam durumunun da söz konusu olduğu tanık anlatımları ve dosyadaki ... kayıtları, diğer bilgi ve belgelerden anlaşılmakla davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları kabul edildiği gerekçesi ile hafta tatili ücreti haricindeki taleplerin kabulüne karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1-Mahkeme’nin kısa kararında alacak miktarları hükümde yazılı ise de bu miktarların hangi davalıdan tahsil edileceği bildirilmemiş, daha açık bir ifade ile kısa kararda hiç bir davalı zikredilmemiştir. Gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise davalılardan müşterek müteselsil tahsil edileceği belirtilmiştir.
Neticeten, kabule göre hükme esas kısa kararda hükmedilen alacakların kimden tahsil edileceğinin yazılmaması hatalıdır.
2-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
3-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye ... koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır. (Yargıtay 9.HD. 23.9.2008 gün 2007/27217 E, 2008/24515 K.).
... belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, ... yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, ... koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. ... belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve ... koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.
... yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının işi davacı tanığı tarafından “yönetici asistanı”, davalı tanığı tarafından “sekreter” olarak ifade edilmiştir.
Mahkeme etarafından “yönetici asistanı” için yazılan emsal ücret araştırması müzekkerelerine cevaben bir sendika sendikalı işçinin 2012 yılında net 2058 TL, brüt 2750 TL alabileceğini, ... Ticaret Odası ise asgari ücretin 1,5-2 katı ücret alabileceğini belirtmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının asgari ücretin 2 katı ücretle çalıştığı kabul edilerek işçilik alacaklarının hesaplanması gerektiği anlaşıldığından davacının ücretinin asgari ücret kabul edilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön