9. Hukuk Dairesi 2017/10389 E. , 2019/10147 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

9. Hukuk Dairesi 2017/10389 E. , 2019/10147 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 08.01.2010-2013 Ekim ayları arasında ...'nin ... postanesinde taşeron şirketlere bağlı şoför olarak çalıştığını, iş akdinin davalı işverence haksız ve önelsiz olarak sona erdirildiğini, davalı kurumdaki taşeron firmaların 4857 sayılı Yasanın öngördüğü alt işverenlik hükümleri çerçevesinde değil muvazaalı olarak bir takım yükümlülüklerin ortadan kaldırılması amacına yönelik faaliyet gösterdiğini, davacının görevlendirildiği işlerin davalı kurumun asıl işlerinden olduğunu, uzmanlık gerektirmediğini, bu işlerin 4857 sayılı Yasanın 2. maddesine ve alt işverenlik yönetmeliğine aykırı olarak alt işverene devredildiğini, davalı kurumun 6772 sayılı Yasanın l. maddesi ile sayılan kurumve kuruluşlardan olması nedeniyle davacıya ilave tediye alacaklarının ödenmesi gerektiğini , fazla mesaili çalıştığını, ücretlerin asgari ücret kadarını bankadan, kalanını elden aldığını iddia ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ilave tediye, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti ile ilave tediye ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili; müvekkili idarenin ihale yoluyla hizmet satın aldığını, bu hizmeti yürütmek için işçi çalıştırmadığını, ihale makamı olan idarenin işveren gibi sorumlu tutulamayacağını, bu nedenle husumet itirazında bulunduklarını, ihale sözleşmelerinde işçilerin çalışma şartlarından, haklarından ve yükümlülüklerini yerine getirememesinden müteahhit firmaların sorumlu olduğunun hüküm altına alındığını, işçilerin sevk ve idaresinin, kontrol ve denetiminin müteahhit firmaya ait olduğunu, davacının hiçbir talebini kabul etmediklerini, davacının muhatabının iş sözleşmesi yaptığı ihaleyi kazanan firmalar olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
Anayasanın 141 inci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 26.05.2008 gün ve 2007/20517 Esas, 2008/12483 Karar sayılı ilamı).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu - 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
10.04.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve 6100 sayılı HMK'nın 298. maddesi uyarınca hüküm fıkrası ile gerekçe arasında veya tefhim edilen kısa karar ile gerekçe arasında çelişki olması bozma sebebidir.
Somut uyuşmazlıkta mahkemece gerekçede “ davacının Posta ve Telgraf müdürlüğüne bağlı değişen taşeron firmalarda aralıksız olarak çalıştığı anlaşılmakla, Yargıtay içtihatlarında alt işveren işçilerinin üstlenilen iş dışında başka bir işte çalıştırılmaları halinde asıl işveren işçisi olarak işlem göreceği, işçi teminine yönelik sözleşmelerin muvazaa kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, kamu işverenleri için farklı bir uygulamaya gidilmesinin hukuken korunmayacağı belirtilmekte olup davacı işçinin 4857 sayılı İş Kanunun 2/6 maddesi gereği davalının işçisi olarak çalıştığının kabulü gerekmektedir.” şeklinde hüküm kurulmuş ise de, gerekçede hem davacının 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2/6 maddesi gereği davalı kurumun işçisi olarak çalıştığının kabulünün gerektiği belirtildiği hem de ilave tediye alacağının reddine karar verildiği anlaşıldığından kendi içinde çelişkili olan, davalı kurum ile taşeron şirketler arasındaki altişverenlik sözleşmesinin muvazaalı olup olmadığı hususunda mahkemenin kabulünün ne olduğu belirlenemeyen ve anlamlı bir bütünlük oluşturmayan kararın bozulması gerekmiştir.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön