9. Hukuk Dairesi 2017/16311 E. , 2019/7819 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacının, davalı ... Gıda Şirketi isimli işyerinde 01/12/1994 tarihinden 16/09/1996 tarihine kadar, 01/10/1996 tarihinden 20/02/2003 tarihine kadar ... Petrol Şirketi'ne ait işyerinde, 22/06/2003 tarihinden 03/02/2008 tarihine kadar ... Gıda Şirketi'ne ait işyerlerinde işçi olarak aralıksız çalıştığını, müvekkilinin şimdiye kadar kıdem, ihbar tazminatı, kullanmadığı yıllık izin ücretleri, haftada 25 saat fazla mesai yaptığını, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, aşamalardaki beyanlarında iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının davalı işverenler nezdinde 01.12.1994-03.02.2008 tarihleri arasında çalıştığı, dosyada mevcut ... ve ticaret sicil kayıtları değerlendirildiğinde davalı şirketlerin faaliyet konularının aynı olduğu, şirket ortaklarının ve bazı yönetim kurulu üyelerinin aynı kişiler olduğu, şirketlerin aynı adreste faaliyet göstermesi karşısında davalı şirketler arasında organik bağ olduğu, bu sebeple davalı şirketlerin işçilik alacaklarından müteselsilen sorumlu olduğu, davacı işçinin yaşlılık aylığı almak maksadıyla iş akdini 1475 sayılı Yasa'nın 14. maddesine dayalı olarak haklı nedenle feshettiği, bu sebeple tazminat ve alacak kalemlerinin hesaplanması amacıyla bilirkişi raporu alındığı, dosyaya ibraz edilen 16.04.2015 havale tarihli rapor ile 11.01.2016 havale tarihli ek raporun mahkemizce dosya kapsamına uygun ve hüküm kurmaya elverişli olduğunun değerlendirildiği, raporda da işaret olunduğu üzere davacı işçinin kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ve ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağının bulunduğu, buna karşın iş akdini fesheden davacı işçinin ihbar tazminatına hak kazanamayacağı, tanker şoförü olarak çalışan davacının fazla mesai alacağını salt tanık beyanları ile ispat edemeyeceği, davacının haftanın bir günü izinli olduğunu belirten tanık beyanları ile davacının hafta tatili alacağının doğmadığı, davacı vekilinin 27.03.2014 havale tarihli dilekçesi ile kısmi alacak davasını tam ıslah ederek belirsiz alacak davasına dönüştürdüğü, böylece belirsiz alacak davası açıldığında alacağın tümü için zamanaşımı kesilmiş olduğundan, kısmi olarak açılan dava tamamen ıslah suretiyle belirsiz alacak davasına dönüştürüldüğünde zamanaşımı, alacağın tümü için ilk davanın açıldığı tarihte (kısmi davanın açıldığı tarihte) kesildiği, davacının yaşlılık aylığı için kuruma başvurusunun davalı şirkete bildirilmemiş olması sebebiyle kıdem tazminatı alacağına dava tarihinden itibaren faiz işletilmiş, davacı vekilinin 17.02.2016 havale tarihli değer arttırım dilekçesi de nazara alınarak aşağıdaki hüküm kurulduğu gerekçesi ile kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti taleplerinin kabulüne, sair taleplerin reddine karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Somut uyuşmazlıkta, dava tarihi 2009 yılı olup, davacı vekili 27/03/2014 tarihinde ıslah harcı yatırıp ıslah dilekçesi vererek davasını 'belirsiz alacak davası olarak ıslah ettiğini' belirtmiştir. Bilahare 17/02/2016 tarihinde de ıslah harcı yatırarak ıslah dilekçesi vererek talep miktarını artırdığını belirtmiştir.
İlk ıslahın hukuki sonuç doğurup, doğurmadığının önemi yoktur. Bir davada 2 kere ıslah yapılamayacağı için 2. ıslah ile artırılan miktarlara göre kurulması hatalıdır.
3-Diğer yandan, dava türü ıslah ile değiştirilemez. Bu nedenle, davacı vekilinin ilk ıslah dilekçesi ile davasını 'belirsiz alacak davası olarak ıslah ettiğini' belirtmesinin hukuki neticesi de bulunmamaktadır. Bu nedenle Mahkeme davanın belirsiz alacak davasına dönüştüğünü kabul etmesi de hatalıdır. Mahkemenin bu hatası neticesinde ıslaha karşı süresi içinde ileri sürülen zamanaşımı savunmasının değerlendirilmemesi de isabetsizdir.
Netice itibari ile Mahkeme tarafından yapılması gereken iş 2. ıslaha değer vermeyerek davacı lehine kabul edilen alacakların sadece dava dilekçesinde talep edilen miktarlarını hüküm altına almaktır.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04/04/2019 günü oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Dava dilekçesinde, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla ... ücreti, hafta tatili ücreti ile bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Mahkemece deliller toplanmış ve bilirkişi hesap raporu aldırılmıştır.
Davacı vekili, 27.03.2014 tarihli dilekçesi ile kısmi davanın türünü değiştirdiğini bildirmiş ve belirsiz alacak davasına dönüştürdüğünü açıklamıştır. Dosyaya 17.02.2016 tarihinde sunulan ıslah dilekçesi ile davaya konu miktarlar arttırılmış ve gerekli harç yatırılmıştır.
Mahkemece davanın, ıslah yoluyla belirsiz alacak davasına dönüştürüldüğü kabul edilmiş ve dava konusu miktarların arttırıldığı ıslaha karşı davalının ileri sürdüğü zamanaşımı def'i dikkate alınmamış ve ıslaha konu arttırılan miktarları da gözetilerek isteklerle ilgili hüküm kurulmuştur.
Dava 04.08.2009 tarihinde kısmi dava olarak açılmış olup, sonradan verilen ıslah dilekçesi ile davanın türünün belirsiz alacak davası olarak değiştirilmesi mümkün değildir. Dairemizin bu yöndeki bozma görüşüne katılıyoruz.
Davacı vekilinin 27.03.2014 tarihli dilekçesi ile yapmış olduğu ıslah işlemi geçersizdir. Islah işlemi olarak sonuç doğurmayan bu dilekçenin birinci ıslah olarak kabulü ile sonuca gidilmesinin isabetli olmadığı görüşündeyiz. Başka bir anlatımla davanın kısmî dava olarak kabulü ile sonuca gidilmesi gerekir. Bu durumda davaya konu talepleri arttıran 17.02.2016 tarihli dilekçe ile yapılan ıslah işlemi geçerli olup, bu dilekçeye karşı ileri sürülen zamanaşımı def'i değerlendirilerek sonuca gidilmelidir.
Dairemiz çoğunluğu tarafından verilen bozma ilamının 2 nolu bendine bu nedenlerle katılamıyoruz. 04.04.2019
9. Hukuk Dairesi 2017/16311 E. , 2019/7819 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 34 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 29 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat