9. Hukuk Dairesi 2016/34997 E. , 2020/18602 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde şoför olarak çalıştığını, işyerinde 06:30-19:00 saatleri arasında çalışılmasına rağmen, davacının ayda 6-7 gün saat 21:00’ e kadar, cumartesi günleri ise 06.30-15.00 saatleri arasında çalıştığını, milli bayramlarda çalışmasına rağmen bu çalışmaların karşılığı olan ücretinin ödenmediğini, davacının sosyal sigorta primlerinin gerçek ücret yerine asgari ücret üzerinden yatırıldığını, davacının söz konusu haklarının ödenmesini talep etmesi üzerine iş sözleşmesinin işverence feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Ömer Gül vekili, husumet itirazları olduğunu ve talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı... Nakliyat ve Tic Ltd. Şti vekili, husumet itirazlarının olduğunu, davacının işyerinde 08.30-16.00 saatleri arasında çalıştığını, ek iş çıktığında ayda 3-5 saat fazla çalışma yaptığını, bu çalışmaların karşılığı olan ücretlerin ödendiğini, davacıya 14.04.2014 günü davalı şirket sorumlusu tarafından iş verildiği halde davacının bu işi yapmak istemediğini beyan ederek haksız olarak işyerini terk ettiğini, işten kendisinin ayrıldığını beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı ... Tic. Ltd. Şti. vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı ... Tic. Ltd. Şti. vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Tarafta İradi Değişiklik” başlığını taşıyan 124. maddesine göre “(1) Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. (2) Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. (3) Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. (4) Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.”
Dosya kapsamından, davanın ilk olarak “Ömer Gül Gül Nakliyat Oto Lastik Kaplama Sanayi Ticaret” aleyhine açıldığı, yargılamanın devamı sırasında davacı vekilinin 17.06.2014 tarihli dilekçesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 124. maddesine göre hasmın “Gül Nakliyat Ve Tic. Ltd. Şti.” olarak düzeltilmesini istediği anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacının taraf sıfatında yanılgıya düşmesinin kabul edilebilir bir yanılgı olduğu açıktır. Bu bakımdan Mahkemece Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 124. maddesi gereğince husumetin doğru hasma yöneltilmesi ve yargılamanın davalı şirket aleyhine sürdürülüp sonuçlandırılmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, dava dilekçesinde hatalı olarak husumet yöneltilen Ömer Gül ile ilgili olarak, Hukuk Muhakemleri Kanunu'nun 124. maddesinin 4. fıkrasının uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır. Mahkemece, 3. kişi durumundaki Ömer Gül’ün taraf olmaktan çıkartılmasına karar verilmesi ve davanın açılmasına sebebiyet vermediği de dikkate alınarak lehine yargılama giderine hükmedilmesi gerekirken, bu kişi ile ilgili hiç hüküm kurulmamış olması hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3-Taraflar arasında aylık ücretin miktarı bir başka uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda, davalıya ait işyerinde şoför olarak çalışan davacı, aylık ücretinin net 1900 TL olduğunu ileri sürmüş, davalı ise ücretin asgari ücret olduğunu savunarak imzalı bordroları sunmuştur. Mahkemece davacının aylık ücretinin 1.900,00 TL olduğu kabul edilerek hesaplanan alacaklar hüküm altına alınmış ise de, dosya kapsamından davacının davalı aleyhine Bakırköy 4. İş Mahkemesinin 2014/203 esasına kayıtlı davayı açarak, prime esas kazanç tutarının tespitini istediği anlaşılmaktadır. Anılan davanın sonucu, eldeki davada belirlenecek aylık ücretin miktarını etkileyecek nitelikte olduğundan, prime esas kazanç tutarının tespitine ilişkin davanın sonucunun bekletici mesele yapılması gerekmektedir. Mahkemece bu yön gözetilmeksizin, eksik inceleme ile aylık ücret miktarının belirlenmesi yerinde değildir.
4-Davacının yıllık izin ücretine hak kazanıp kazanmadığı uyuşmazlık konusudur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda davacının işyerinde calıştığı 7 tam yıl boyunca hiç izin kullanmadığı kabul edilerek, bu süreye isabet eden izin ücreti hesaplanmıştır. Davacının, işyerinde çalıştığı yedi yılı aşan hizmet süresince hiç izin kullanmadığının kabulü hayatın olağan akışına aykırıdır. Mahkemece davanın aydınlatılması ödevi çerçevesinde, davacı asil çağrılmalı, yıllık izne yönelik beyanları alınmalı, bu araştırmanın sonucuna göre davacının yıllık ücretli izin alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasında bir karar verilmelidir. Belirtilen yönler açıklığa kavuşturulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
5-Taraflar arasında davacının fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta davacının fazla çalışma iddiasını tanık anlatımı ile ispat ettiği sonucuna varılmıştır. Yargılama sırasında dinlenen davacı tanıklarından birisinin 2011 yılına kadar davacı ile birlikte çalıştığı, diğerinin ise 2013 yılının ortasında işyerinden ayrıldığını beyan ettiği anlaşılmaktadır. Davacı tanıklarının davacının çalışma düzenine yönelik anlatımına, tanıkların davacı ile birlikte çalıştığı süre ile sınırlı olarak değer verilebilir. Mahkemece bu yön dikkate alınmadan, 23.03.2011-14.04.2014 tarihleri arasındaki döneme isabet eden fazla çalışma ücretinin hüküm altına alınması hatalıdır.
Diğer taraftan dosya kapsamında mevcut bir kısım imzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti tahakkuku bulunduğu görülmekte olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu bordrolar ile ilgili olarak herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması da bir başka hatalı yöndür.
Temyiz edilen kararın açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.12.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
9. Hukuk Dairesi 2016/34997 E. , 2020/18602 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat