9. Hukuk Dairesi 2020/7839 E. , 2020/18285 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

9. Hukuk Dairesi 2020/7839 E. , 2020/18285 K.


'İçtihat Metni'



MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili özetle davacının davalı işyerinde 12.05.2011-30.09.2014 tarihleri arasında garson olarak çalıştığını, 2012 yılı Mart ayından itibaren şirketin yemek dağıtım hizmeti verdiği HAVAŞ isimli işyerinde davalı adına hizmet gördüğünü, şirket tarafından işçilere servis hizmeti ve yemek verildiğini, 30.09.2014 tarihinde iş akdinin haksız olarak feshedildiğini, davacının haftanın 6 günü sabah 07.30, akşam 22.00-23.00 saatleri arasında çalıştığını, fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini, yıllık ücretli izinlerinin kullandırılmadığını, genel tatil günlerinde de çalıştığını, karşılığı ücretin ödenmediğini iddia ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti ve ödenmeyen ücret alacaklarının faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili özetle davacının iş akdinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-h bendi gereğince haklı nedenlerle feshedildiğini, davacının 30.09.2014 tarihinde yemek servisi saatinde görev yerini terk ettiğini, ardından davacının şirket ile yaptığı telefon görüşmesinde işe gelmeyeceğini, çalışmayacağını beyan ettiğini, iş akdi haklı nedenle feshedilen davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin hukuken mümkün olmadığını, davacının çalıştığı sürede hak ettiği tüm maaşlarını eksiksiz aldığını, yıllık izin alacağı bulunmadığını, bayram tatillerinde çalışmadığını, şirkette çalışma saatlerinin 08.00-18.00 arasında olduğunu, davacının işyeri özlük dosyasındaki belge ile fazla mesai karşılığını aldığını 07.05.2012 tarihi itibarıyla fazla mesai alacağı bulunmadığını yazı ve imzası ile ikrar ettiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın taraflarca temyizi üzerine karar, Dairemizce özetle ve sonuç olarak
“1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Fazla çalışma ücretlerinin hesabı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta davacı davalı işyerinde fazla mesai yaparak çalıştığını, karşılığı ücretlerin ödenmediğini iddia etmiştir. Davacının iddiasını ispat ettiği sabit olmakla birlikte, hükme esas alınan bilirkişi raporunda bilirkişinin fazla mesai ücretini hesap yöntemi hatalıdır.
Dosyada mübrez davacının işyerine hitaben el yazısı ile yazdığı ”çalıştığım süre içinde yapmış olduğum fazla mesai tutarı olan 300,00 TL tarafıma ödenmiştir, 07/05/2012 tarihi itibari ile fazla mesai alacağım yoktur“ şeklindeki dilekçenin iş akdi devam ederken davacıdan alındığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dairemizin kökleşmiş içtihatları çerçevesinde, iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkün olup, Dairemizin kararlılık kazanmış uygulaması bu yöndedir (Yargıtay 9.HD. 15.10.2010 gün, 2008/41165 E, 2010/29240 K.).Kısmi ödeme hallerinde ise, Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz (Yargıtay 9.HD. 24.6.2010 gün 2008/33748 E, 2010/20389 K.)
Yukarıdaki ilke kararları doğrultusunda, davacının hak kazandığı fazla mesai ücreti 07/05/2012 tarihi öncesi içinde hesaplanarak, ödenen 300,00 TL ile 2013 yılının Ekim ayı için “mesai” açıklaması ile ödendiği sabit olan 48,00 TL fazla mesai tutarları, toplam fazla mesai tutarından mahsup edilmelidir. Yine 2012 yılının Nisan ayı bordrosuda imzasız olup, bu ayda tahakkuk ettirilen fazla mesai tutarının miktar olarak mahsubu gerektiği gözden kaçırılmamalıdır.
3-Davacı dava dilekçesinde, davalı işyerinde işçilere yemek ve servis hizmeti sağlandığını iddia etmiş ancak bu iddiasını tanık dahil başkaca hiçbir delil ile ispat edememiştir. Dosyada mübrez 27/07/2015 tarihli bilirkişi raporunda, davacının kıdem tazminatı alacağı doğru bir şekilde brüt asgari ücret üzerinden hesaplanmıştır. Davacı ise ıslah dilekçesinde, aylık ücretine yemek ve yol ücretini ekleyerek bu talebini giydirilmiş brüt ücret üzerinden hesaplamış ve net 4.646,46 TL olarak kıdem tazminatını ıslah etmiştir. Mahkemece kıdem tazminatı net 4.646,46 TL olarak hüküm altına alınmış isede, davacının aylık ücrete ek olarak servis ve yemek ücretinden yararlanıldığı iddiası ispat edilemediğinden, kıdem tazminatının bilirkişi raporunda hesaplandığı üzere, net 3.643,90 TL üzerinden hüküm altına alınması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması da bozmayı gerektirmiştir.“ gerekçeleriyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Hüküm fıkrasında ıslah tarihi olarak 04.09.2015 yazılması gerekirken, 04.05.2019 tarihinin yazılması maddi hata olup, yerel mahkemece her zaman düzeltilebileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
2-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
3-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 10/10/2012 tarih ve 2012/9-851 E – 2012/705 K sayılı kararında özetle, bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda verilecek kararlarda, bozma konusu yapılmasa da her bir taleple ilgili olarak yeniden ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği belirtilmiştir.
Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda, kıdem tazminatı ve fazla çalışma ücreti taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiş, diğer taleplerden yeni hükümde bahsedilmemişse de, bu karar yukarıda özetlenen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararına ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na uygun değildir.
Mahkemece, bozmadan sonra verilecek kararda bozma kapsamı dışında kalsın ya da kalmasın her bir taleple ilgili olarak yeniden Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesine uygun olarak olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmalıdır.Açıklanan nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
4-Davalı vekilinin Mahkemenin 25/09/2020 tarihli tavzih kararı adı altında verdiği karara ilişkin temyiz itirazına gelince
Tefhim edilen bir kararda değişiklik yapılması 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ na göre iki halde olanaklıdır.
Bu hallerden biri Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 304. maddesinde düzenlenen “hükmün tashihi “, diğeri ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 305. maddesinde düzenlenen “hükmün tavzihi “ dir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 304. maddesinde düzenlenen “hükmün tashihi“ yolu ile “hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar“ yine 304. maddede belirtilen usul ile düzeltilebilir.
“Hükmün tavzihi“ ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 305. maddesindeki düzenlemeye göre hükmün açıklanması veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesidir. Tavzih usulü Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 306. maddesinde düzenlenmiştir.
Bu açıklamalar karşısında Mahkemenin 25/09/2020 tarihli “Tavzih Kararı“ adı altındaki karar ile yaptığı “6.107,64 TL fazla mesai ücretini 7.097,22 TL’ye yükseltmesi, 3.400,00 TL red vekalet ücretini ise 1.002,56 TL’ye düşürmesi“ “maddi hatanın düzeltilmesi“ olmayıp, “hükmün tavzihidir.“ Kaldı ki bu düzeltmenin gerekçesi de açıklanmamıştır.
Mahkemenin 25/09/2020 tarihli “Tavzih Kararı“ adı altındaki kararı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 305/2. Maddesi ile “hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.“ şeklindeki emredici düzenlemesine açıkça aykırı olup, Mahkemenin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 305/2. Maddesine aykırı olan tavzih kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
5-Yukarıda izah edildiği şekilde mahkemenin 25/09/2020 tarihli tavzih kararının bozulmasına karar verilmekle bozma ilamı doğrultusunda hesaplanan fazla mesai ücreti net 7.553,33 TL ise de, davacının bozma öncesinde ıslah dilekçesi ile talep ettiği fazla mesai ücreti 7.097,22 TL olup, davacının talebi aşılmadan 7.097,22 TL üzerinden hüküm kurulması gerekirken, anlaşılamayan bir şekilde net 6.107,64 TL fazla mesai ücretinin hüküm altına alınması isabetsizdir.
6-Yargılama sonucunda, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş olup, takdiri indirim tutarı hariç reddedilen miktar üzerinden, kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine hükmedilecek red vekalet ücretinin, yeniden hesaplanması gerektiği gözden kaçırılmamalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 14.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön