9. Hukuk Dairesi 2017/3639 E. , 2020/18224 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

9. Hukuk Dairesi 2017/3639 E. , 2020/18224 K.


'İçtihat Metni'


BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : ... Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK


Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili müvekkilinin davalı şirketin ... İşletme Müdürlüğü'nde tekniker olarak 07.03.2007-03.10.2013 tarihleri arasında 4 yıl 3 ay 18 gün, son günlük brüt 137,18 TL ücret ile çalıştığını, şirketin Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca % 100 hissesinin satışı yöntemi ile özelleştirme işlemine tabi tutulduğunu ve işlemin Özelleştirme Yüksek Kurulunun 07.03.2013 tarih ve 2013/20 kararı ile ...Ortak Girişim Grubuna kaldığını, davalı şirketin 28.05.2013 tarihinde ... Ortak Girişim Grubuna devredildiğini, davalı tarafın 03.10.2013 tarihinde özelleştirme sebebiyle müvekkilinin işine son verdiğini ve 09.10.2013 tarihinde 13.885,49 TL. kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını, bunun dışında herhangi bir ad altında ödeme yapılmadığını, müvekkilinin iş sözleşmesinin sona ermesinde kusurunun olmadığını, somut olayda davalı işverenin müvekkiline ihbar tazminatını ödemesi gerektiğini ileri sürerek ihbar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak kısmi dava açmasına muvafakat etmediklerini, davacının kendi rızası ile başka kuruma geçtiğini, arada herhangi bir kopukluk olmadığını, bu durumda iş akdinin feshedilmediğini, bir başka kamu kurumuna kendi rızasıyla ve transfer yoluyla geçmiş bir şahsın ihbar tazminatı talep edemeyeceğini, müvekkili şirkette çalışmakta iken 4/C kapsamında ayrılarak başka bir kuruma nakledilmek isteyen davacının 657 sayılı Kanun'un 4/C bendinden yararlanmak maksadıyla müvekkili şirkete gönderdiği ihtarname ve çalışma belgesinde yer alan ifadelerin müvekkili şirketten ayrılmak istediğini gösterdiğini, kendi isteği ile işten ayrılan davacının ihbar tazminatı alacağının söz konusu olmayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İlk Derece Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kabulü ile ihbar tazminatının davalıdan tahsiline hükmedilmiştir.
İstinaf başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince özetle davalı vekilinin süre tutum dilekçesini 28.07.2016 tarihinde süresi içerisinde sunduğu, ancak gerekçeli karar kendisine 07.09.2016 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen gerekçeli istinaf dilekçesini 13.10.2016 havale tarihi ile UYAP üzerinden gönderildiği, gerekçeli istinaf dilekçesinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 5521 sayılı Yasa'nın aradığı 8 günlük süre geçtikten sonra verildiği, süre tutum dilekçesinde ayrıntılı olarak istinaf sebepleri bildirilmediğinden, dosyada kamu düzenine ve emredici hükümlere aykırılık yönünden hukuka aykırı bir yön de bulunmadığı gerekçesiyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352/4 cümlesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvuru talebinin reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında davalının hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Savunma hakkı Anayasa’mızın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde 'Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.' düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.
İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın 'açıklama ve ispat hakkı'nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasa'nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.
Dosya kapsamından, İlk Derece Mahkemesi karar tarihinin 27/07/2016 olduğu, davalı tarafın bu karara karşı 28/07/2016 tarihinde süre tutum dilekçesi verdiği, gerekçeli kararın davalı vekiline 07/09/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin elektronik imzalı gerekçeli istinaf dilekçesinin uyap ortamında 'temyiz başvuru dilekçesi' adı altında kayıt edilip, bilgilerinde ''Oluşturma Tarihinin'' ve ''Havale Tarihinin'' 10/09/2016 14:43:48 olduğu, dilekçenin süresinde sunulduğu görülmektedir.
Bütün bu açıklamalar doğrultusunda, davalı tarafın İlk Derece Mahkemesinin 27/07/2016 tarihli kararına karşı verdiği gerekçeli istinaf dilekçesi tarihinin hatalı yorumlanarak, gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinde ibraz edilmediğinden bahisle, dilekçede ileri sürülen istinaf nedenleri değerlendirilmeksizin, istinaf isteminin yalnızca kamu düzenine aykırılık açısından incelenmesi hatalıdır.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak iş, davalı tarafından ileri sürülen gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinde sunulduğu dikkate alınarak değerlendirme yapmak ve oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön