9. Hukuk Dairesi 2016/25760 E. , 2020/11715 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

9. Hukuk Dairesi 2016/25760 E. , 2020/11715 K.


'İçtihat Metni'



MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı asıl işveren Kuruma bağlı Tekirdağ Devlet Hastanesinde 08.01.2002-30.06.2014 tarihleri arasında temizlik elemanı olarak çalıştığını, iş akdini 15 yıl sigortalılık süresini ve 3600 gün prim ödeme gün sayısını doldurduğu için tek taraflı olarak haklı nedenle feshettiğini, genel tatil çalışmalarına ilişkin ücretleri, fazla çalışma ücretleri, yıllık izin ücretlerinin ödenmediğini, iş akdinin sonra ermesinden önceki son net ücretinin 940,00 TL olduğunu, ayrıca ulaşım gideri 50,00 TL aldığını, bir öğün yemek verildiğini iddia ederek kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun her ne kadar davalı olarak gösterilmiş ise de, davacının müvekkil idarenin 'genel temizlik hizmet alım ihalesi' neticesinde sözleşme imzalayan firmanın işçisi olduğunu. davaya konu alacakların davacı ile dava dışı şirketler arasındaki iş sözleşmesinden kaynaklandığını, sözleşmenin hüküm ve sonuçlarının sözleşmenin taraflarını bağladığını. Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun davaya konu iş sözleşmesinde taraf ve sorumlu olmadığını, kıdem tazminatı talebinin yersiz olduğunu, işin sürekli iş mahiyetinde olmayıp süreli iş kapsamında olduğunu, davanın alt işverenler ...Şti., ...Şti.,...Şti. Ve...Şti.'ne ihbar edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davacının davalılardan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna bağlı... Devlet Hastanesinde temizlik hizmet alım ihalesi kapsamında ihbar olunan işverenlerin işçisi olarak 08/01/2002 ila 30/06/2014 tarihleri arasında temizlik işçisi olarak çalıştığı, davacının yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi isteği ile ayrılması halinden söz edilebilmesi için ilgili belgeleri kuruma sunması gerektiği, dosya kapsamında davacının 15 yıldan fazla süre ile 19 yıllık sigortalılığı bulunduğu ve 3600 gün prim ödeme sayısının üzerinde 4721 gün prim ödemesi bulunmakla yaşlılık aylığı almak için gereken şartların mevcut olduğu, emeklilik nedeni ile fesih halinde davacıya kıdem tazminatı alma hakkı yasa tarafından tanınmış olmakla davacının kıdem tazminatına hak kazanacağının kabulü gerektiği, taşeron firmalar değişse de işçilerin değişmediği ve aynı işyerinde çalışmaya devam ettiklerini, davacının yaptığı işin yardımcı iş niteliğinde olduğunu, işçilerin işe alınması ve çıkartılması konusunda... Devlet Hastanesi yetkililerinin söz sahibi ve yetkili olduğunu, bu hususun ihale makamı olan... Devlet Hastanesi ile hizmet alımını alan ihbar olunan şirketler arasında düzenlenen ihale şartnamesinin 6. maddesinde açıkça belirtilmiş olduğu, bu durum karşısında ihbar olunan şirketler ile diğer davalı kuruma bağlı Tekirdağ Devlet Hastanesi arasındaki ilişkinin 4857 sayılı Yasa çerçevesinde alt işveren asıl işveren ilişkisi olduğu 4857 sayılı Yasanın 2/6. madde ve fıkra gereğince asıl işverenin, alt işverenin işçilerine karşı yasadan ve iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumlu olduğunu, dolayısıyla davalı ... kurumunun davacının işçilik alacaklarını alt işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, alt işveren asıl işveren ilişkisinde işçinin haklarını hem alt işverenden hem asıl işverenden isteyebileceği gibi bunlardan sadece birisinden de talep edebileceği, ayrıca davacının çalıştığı dönemde fazla mesai yaptığına ve genel tatil günlerinde ve bayramlarda çalışmanın sürdüğüne ilişkin tanık anlatımları mevcut olmakla bu beyanlara itibar edilerek bilirkişi raporunda hesaplanan yöntem denetlendiğinde oluşa uygun bulunduğu, davalı tarafça zamanaşımı itirazında bulunulup ıslah sonrasında da zaman aşımı defi ileri sürülmüş olmakla bilirkişiden ek rapor alınarak Yargıtay uygulamaları gereği takdiren %30 hakkaniyet indirimi yapılmak sureti ile belirlenen bedeller üzerinden hüküm kurulduğu, ayrıca davacının yıllık izinlerini kullandığının ispat külfeti davalı işverenliğe ait olup buna ilişkin dosya kapsamında ibraz edilmiş bir belge veya bilgi bulunmadığı görülmekle davacının çalışma süresi karşılığı kullanmadığı 208 günlük izin günü karşılığına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi halinde bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği mülga 1475 sayılı Kanun'un 14/11. maddesinde öngörülmüştür. O halde faiz başlangıcı fesih tarihi olmalıdır. Ancak, yaşlılık, malullük aylığı ya da toptan ödeme almak için işyerinden ayrılma halinde mülga 1475 sayılı Kanun'un 14/3. maddesine göre işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa başvurduğunu belgelemesi şarttır. Bu halde faiz başlangıcı da anılan belgenin işverene verildiği tarih olmalıdır.
Emekliliğe hak kazanma belgesi işverene bildirilmemişse, işverence kıdem tazminatı olarak ilk taksitin ödendiği tarih bakiye kıdem tazminatı için de faiz başlangıcı olmalıdır. Böyle bir taksit ödemesi de olmadığı durumlarda faiz başlangıcı, davanın açıldığı ya da icra takibinin başladığı tarihtir.
Somut uyuşmazlıkta, iş sözleşmesi davacı tarafından mülga 1475 sayılı İş Kanununun 14/1-5. maddesi kapsamında feshedilmiş olmakla beraber, ...dan alınan yaş dışındaki emeklilik koşullarının oluştuğunu gösteren belgenin işverene verildiği ispatlanamamıştır. Şu halde, hüküm altına alınan kıdem tazminatı alacağına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemiş olması hatalıdır.
3-Davacının yıllık izin ücreti alacağı olup olmadığı konusunda da taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü, işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile ispatlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
İşçinin uzun süre yıllık izin kullandırılmadığı iddiaları karşısında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31.maddesinde öngörülen davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde hâkimin davacı işçiyi bizzat dinleyerek çalışma ve dinlenme süreleri konusunu açıklığa kavuşturması gerekir. Dairemizce uzun süre kavramı beş yıl ve daha fazla süre olarak değerlendirilmiş olup, kullandırılmadığı iddia edilen izin süresinin toplamda beş yıllık veya daha fazla olması halinde anılan hüküm çerçevesinde uygulama yapılmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı davalı işyerinde 08.01.2002-30.06.2014 tarihleri arasında 12 yıl 5 ay 22 gün süre ile çalışmış olup, dava dilekçesinde de hangi yıl veya dönem olduğuna ilişkin bir somutlaştırma yapılmaksızın kullandırılmayan yıllık izin ücretlerinin ödenmediğini iddia ederek izin alacağını talep etmiştir. Mahkemece, davacının hizmet süresine göre 208 gün ücretli izne hak kazandığı kabul edilerek yıllık izin ücreti hüküm altına alınmıştır. Davacının iddiası hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, hakimin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde düzenlenen davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde Mahkemece, davacı asil çağrılarak çalışma süresi boyunca yıllık izin kullanıp kullanmadığı konusundaki beyanının alınmasından sonra sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekmektedir.
Netice itibariyle, Mahkemenin hakimin davayı aydınlatma ödevi gözetilmeksizin eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 13.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön