9. Hukuk Dairesi 2020/1345 E. , 2020/6025 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

9. Hukuk Dairesi 2020/1345 E. , 2020/6025 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 24/04/2009 tarihinde davalı şirkete ait otelin mutfak bölümünde bulaşıkçı şefi olarak sezonluk olarak çalışmaya başladığını ancak sosyal güvenlik kurumuna 28/05/2009 tarihinde bildirim yapıldığını, yine her sezonda çalışmanın sosyal güvenlik kurumuna bir buçuk ay gecikmeli olarak bildirildiğini, 2013 yılında ise görevine kahvaltı şefi olarak devam ettiğini, en son net 1.250,00 TL ücret aldığını ancak çalışmasının karşılığı olarak ödenmesi gereken bazı işçilik alacaklarının davalı tarafından müvekkiline ödenmediğini ileri sürerek, fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının müvekkiline ait işyerinde 28/05/2009 tarihinden arada kesintiler olmak üzere 28/10/2013 tarihine kadar çalıştığını, 2013 yılında kahvaltıda yardımcı elaman olarak görev yaptığını ve talep edilen işçilik alacaklarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Bozma İlamı ve Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Yerel Mahkemenin ilk kararı, Dairemizin 04/12/2017 tarih ve 2017/7357 Esas, 2017/19701 Karar sayılı ilamıyla “1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece dördü davacı ve dördü davalı tanığı olmak üzere toplam sekiz tanık dinlenmiştir. Ancak davacının kahvaltıcı olarak çalıştığı 2013 yılı dönemine ilişkin çalışması için sadece davacı tanığı Nezahat’ın beyanı bulunmakta olup, hükme esas raporu hazırlayan bilirkişi tarafından da bu dönem için davacı tanığı Nezahat’in beyanı hesaplamaya esas alınmıştır. Ancak davacı tanığı ... bir taraftan, davalı işyerinden saat 18.00-18.30 arasında ayrıldığını, diğer taraftan ise, davacının gece saat 22:00’de çalışmaya başladığını beyan etmiştir. Mahkemece de, diğer tanıklara davalı işyerinde kahvaltıcı olarak çalışan işçilerin çalışma saatleri sorulmadan, görgüye dayalı olmadığı anlaşılan davacı tanığı Nezahat’ın beyanını hesaplamaya esas alınan rapora itibarla hüküm kurulmuştur. O halde mahkemece yapılacak iş, dinlenen tüm tanıklar tekrar dinlenerek, davalı işyerinde kahvaltıcı olarak çalışan işçilerin çalışma saatleri ve davacı ile bu dönemde aynı çalışma saatlerinde çalışması bulunan tanıklara da ayrıca davacının kahvaltıcı olarak çalışan işçilerin normal çalışma sürelerinden daha fazla çalışması bulunup bulunmadığı sorularak davacının kahvaltıcı olarak çalıştığı dönemdeki çalışma saatleri saptanmalı, tanık beyanları arasında çelişki oluşması halinde çelişkiler giderilerek sonuca gidilmelidir. Eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalıdır.
3-Hükme esas alınan raporu hazırlayan bilirkişi tarafından fazla mesai hesabı, 2010, 2011 ve 2012 yılları için, davacının imzasını taşıyan mesai çizgeleri ile puantaj kayıtlarına göre, mesai çizelgesi bulunmayan 2009 ve 2013 yılları için tanık beyanlarına göre yapıldığı ifade edilmiş ise de, davacı vekili tarafından hafta tatili alacağı da talep edildiğinden, hafta tatili çalışmasının sadece 7,5 saatlik çalışmayı aşan kısmının fazla mesai hesabına eklenmesi gerekirken, hafta tatilindeki normal 7,5 saatlik çalışma süresi tüm dönemler için fazla mesai saatlerine eklenerek mükerrer hesaplama yapılmıştır. Bir başka anlatımla, hafta tatilindeki 7,5 saatlik çalışma hem fazla mesai alacağı hem de hafta tatili alacağı olarak mükerrer şekilde hesaplanmıştır. Mahkemece hatalı olan bu rapora itibarla hüküm kurulması isabetsizdir.
4-Davacı işçinin hafta tatili ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut uyuşmazlıkta, davalı tarafından 2010, 2011 ve 2012 yılları için davacı imzası taşıyan mesai çizelgeleri ve puantaj kayıtları dosyaya sunulmuş olup, bu kayıtlardan davacının bu dönemlerde hafta tatilini kullandığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, davacının hafta tatili alacağının mesai çizelgesi ve puantaj kaydı bulunmayan dönemler yönünden tanık beyanlarına göre hesaplanması gerekirken, tüm çalışma dönemi için tanık beyanlarının esas alınması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
5-HMK’nun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Mahkemece infazda tereddüt uyandıracak şekilde, hüküm altına alınan alacakların net mi yoksa brüt mü olduğunun hükümde gösterilmemesi HMK’nun 297/2. maddesine aykırı olup, bir başka bozma nedenidir.” gerekçeleriyle bozulmuştur.
Yerel mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davada reddedilen kısım karineye dayalı makul indirimden kaynaklandığından mahkemece davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalı olup bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün HMK. nun geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK. nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
F) Sonuç:
Hüküm fıkrasında davalı lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin paragrafın tamamen çıkartılarak yerine “Kısmi ret takdiri indirimden kaynaklandığından davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına” paragrafının yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’ nun 28.09.2018 tarih ve 2018/2 E. 2018/ 8 K. sayılı İBK. uyarınca onama harcı alınmasına yer olmadığına, nisbi temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine, 18.06.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön