9. Hukuk Dairesi 2020/1296 E. , 2020/5236 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

9. Hukuk Dairesi 2020/1296 E. , 2020/5236 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ

DAVA : Davacı, olumlu yetki tespitinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin ret kararına karşı davacı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi davacı avukatının istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi'nin kararı süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacı işletmesinde davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 24/07/2017 tarihi itibariyle yasanın aradığı çoğunluğu ... İş Sendikası'nın sağladığı belirtilerek çoğunluk tespiti yapıldığını, davacı işyerinin aynı iş kolunda üç işyeri bulunması sebebiyle ancak işletme ünitesi olarak çoğunluk tespitinin yapılabileceğini, başvuru tarihi itibariyle işletmede çalışan sayısının daha yüksek olması, üye olarak hesaba alınan çalışanların Sendikalar Kanunu uyarınca tespit tarihinde üyeliklerinin geçerli olup olmadığının belli olmaması, davalı Sendikanın gerçekte çoğunluğunun olmaması sebepleriyle tespit kararının yasaya aykırı olduğunu, davaya konu edilen çoğunluk tespit yazısının işyerine ilişkin olduğunu, somut olayda aynı işkoluna giren bir işyeri olduğunu, ayrıca davalı işverenin işletme merkezinin İstanbul adresinde olduğunu, dolayısıyla davalı işverene ait davalı sendikanın girdiği iş kolunda iş yeri TİS ünitesi değil, işletme TİS ünitesi olduğunu, Bakanlığın tespitinin işyeri üzerinden olduğu için işletme TİS'i yapmaya elverişli olmadığını, tespitin öncelikle bu sebeple iptalinin gerektiğini, ayrıca işletmenin tümü açısından gerekli çoğunluk olmadığı için de kararın iptali gerektiğini, yine Sendikalar Kanunun 17 ve 19 maddeleri uyarınca çoğunluk başvurusunda dikkate alınacak sendika üyeliklerinin kesinleşmiş üyelikler olması gerektiğini, bunun için üyelik işleminin e devlet kapısı üzerinden bizzat işçi tarafından yapılması, Sendikanın yetkili organının bu üyeliği kabul etmesi veya üyelik işlemi Sendikaya ulaştıktan sonra otuz gün geçmesi, başka bir Sendikadan istifa edilerek üye olunması halinde ise istifadan sonra bir aylık bekleme süresinin geçmiş olması gerektiğini, bu nedenle davalı Sendikanın üyeliklerinin bu koşullar yönünden ayrıntılı incelemeye tabi tutularak gerçek üyeliklerin ve başvuru tarihindeki kesinleşmiş üye sayılarının tespitinin zorunlu olduğunu iddia ederek davalı Bakanlığın davalı Sendikası lehine yaptığı olumlu yetki tespitinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... Taşımacılığı İşçileri Sendikası (... İş Sendikası) vekili süresi içinde açılmayan ve somut delillere dayanmayan, yetki prosedürünün sürüncemede kalmasını amaçlayan bu sebeple kötü niyetli olan ve yetkili mahkemede açılmayan davanın reddini talep ettiklerini, davacının davasını yasal altı iş günü içinde açıp açmadığının araştırılması gerektiğini, yine davacının Bakanlık kayıtlarında Taşımacılık İş Kolunda bir adet işyeri olduğunu, bu nedenle yetki tespitinin sadece dava konusu işyerine ilişkin olup, işyerinin adresinin ... Mah. ... Sitesi Sok. No:14 .../... olduğunu, bu nedenle yetkili mahkemenin ... İş Mahkemesi olduğunu, açılan davanın yasal hakkın kötüye kullanılmasının tipik bir örneği olduğunu, davacının taşımacılık iş kolunda sadece bir iş yeri bulunması halinde işyeri düzeyinde yetkinin söz konusu olacağını, davalının taşımacılık iş kolunda bir işyeri olması nedeniyle bakanlığın işyeri düzeyinde yetki tespitinde bulunduğunu, davacının iddiaları bir an için doğru kabul edilse bile davacının sunduğu SGK belgelerine göre çalışan toplamının 40 kişi olduğunu, sendikanın 21 üyesiyle aranan %40 üye çoğunluğunu zaten sağladığını, hangi açıdan bakılırsa bakılsın kötü niyet korunmaz diyen Türk Medeni Kanunun 2. maddesi uyarınca bile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla davanın reddini istemiş
Davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı vekili 26/07/2017 tarihli ve 65127 sayılı yetki tespit yazısının 03/08/2017 tarihinde davacıya tebliğ edildiğini, davacı tarafından yapılan itirazın süresinde olup olmadığının araştırılarak olmadığının belirlenmesi halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı işyerinde başvuru tarihi itibariyle 31 işçinin çalıştığını, 21 işçinin ... İş Sendikası üyesi olduğu, bu sebeple davacının işyeri düzeyinde yetki tespitinin yapıldığını, diğer işyerlerinin farklı işkollarında bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, Sosyal Güvenlik Kurumu ... Sosyal Güvenlik Merkezi kayıtlarına göre başvuru tarihi itibariyle işyeri sicil numarası işkolu kodundan işkolları yönetmeliği ekli listesine göre toplam 3 işyerinden 2 işyerinin 15 nolu taşımacılık, bir işyerinin 10 nolu Ticaret Büro Eğitim ve Güzel Sanatlar İş Kolunda yer aldığının görüldüğünü, 6356 sayılı Yasanın 41/7 maddesine göre iş yerinin girdiği iş kolunun ve burada yürütülen faaliyetin niteliğinin tespitinde SGK kayıtlarının esas alınacağını, davacının taşımacılık işkolunda kurulu 2 işyeri bulunduğunu, ve toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde bu iki işyerinde çalışan işçilerin %40' nın davalı sendikanın üyesi olmasının gerektiğini, davacının başvuru tarihi olan 24/07/2017 tarihi itibariyle '... Mah. ... sitesi Sok. No:14 ... ... adresinde faaliyet gösteren Taşımacılık iş kolunda kurulu bulunan davacı işyerinde 31 işçinin , ... adresinde faaliyet gösteren taşımacılık işkolunda kurulu işyerinde ise 10 işçinin çalıştığını, iki işyerinde çalışan işçi sayısının 41 ve ... iş sendikasına üye olan işçi sayısının 21 olduğunu, ... İş Sendikasının işletmede %51,21 üye oranı ile çoğunluğu sağladığının anlaşıldığını, 6356 sayılı yasanın 34/2 maddesi uyarınca ve kamu düzeni gereği tespitin işletme düzeyinde yapılması gerektiğini, çoğunluk bakımından yapılan incelemede ise davalı ... İş Sendikasının başvuru tarihi olan 24/07/2017 tarihi itibariyle taşımacılık iş kolunda faaliyet gösteren iki işyerinde çalışan toplam 41işçiden 21'inin üyeliğini alarak %51/.21 oranı ile Kanunun aradığı %40 çoğunluğu sağladığının tespit edildiğini gerkeçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
D)İstinaf başvurusu:
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E)İstinaf Sebepleri:
Davacı vekili istinaf başvurusunda davacı şirketin ikisi ... ilinde bulunan 15 nolu işkolunda biri İstanbul ilinde bulunan 10 nolu işkolunda olmak üzere üç ayrı işyeri bulunduğunu, şirketin asıl işinin taşımacılık olduğunu, İstanbul ilindeki işyerinde taşımacılık faaliyetine yardımcı büro hizmetlerinin yürütüldüğünü, 6356 sayılı Yasanın 4.maddesi uyarınca asıl işe yardımcı işlerin de asıl işin girdiği işkolundan sayıldığını, bu nedenle İstanbul'daki işyerinde yardımcı işte çalışan işçilerin de çoğunluk tespitinde dikkate alınması gerekiğini, aksi yönde uygulama yapılarak salt SGK kayıtlarına değer verilerek rapor hazırlanması ve bu rapora itibar edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, hatalı SGK kaydının düzeltilmesi için davacıya süre verilmesi gerektiğini, çalışanların üyeliklerinin gerçek olup olmadığının, özgür iradelerine dayanıp dayanmadığının resen araştırılması gerektiğini, dava dilekçesinde tanık deliline dayanmalarına karşın gerekçesiz olarak bu yöndeki taleplerinin reddedildiğini ileri sürmüştür.
F)Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, “ … Dosya içeriğindeki bilgi ve belgeler ile Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre, aynı işkolunda (... No :15) yer alıp işletme kapsamına dahil olduğu anlaşılan işyerlerinden birincisi ... Mahallesi ... Sitesi Sok No:14 .../ ... ” adresinde yer alan işyeri olup başvuru tarihinde çalışan işçi sayısı 31' dir.
İkinci işyeri ... Mah. ... Evleri .../... adresinde yer alan işyeri olup başvuru tarihinde çalışan işçi sayısı 10' dur.
Ayrıntılı olarak açıklanan verilere göre başvuru tarihinde işletmede toplam çalışan işçi sayısı 41 olduğundan ve 6356 sayılı STİSK’nın 41 inci maddesinin birinci fıkrasına göre işletmede % 40 çoğunluk yeterli olduğundan sendikanın ulaşması gereken üye sayısı 17' dir. Başvuru tarihindeki davalı sendika üye sayısı 21 olduğundan, sendikanın toplu iş sözleşmesi imzalayabilmek için gerekli çoğunluğu sağladığı açıktır.
Davacı vekili İstanbul ilinde bulunan işyerinde diğer iki şirkete yardımcı büro işlerinin yürütüldüğünü , bu nedenle İstanbul ilindeki işyerinin de çoğunluk belirlenirken dikkate alınması gerektiğini belirtmekte ise de davacının yetki tespitinden önce, itiraz konusu birimin (İstanbul'daki işyeri) işkoluna dair bir itiraz ve başkaca bir tespit talebi söz konusu olmamıştır. 6356 sayılı Kanun’un 5. maddesinin ikinci fıkrasına göre “Yeni bir toplu iş sözleşmesi için yetki süreci başlamış ise işkolu değişikliği tespiti bir sonraki dönem için geçerli olur. İşkolu tespit talebi ve buna ilişkin açılan davalar, yetki işlemlerinde ve yetki tespit davalarında bekletici neden sayılmaz.”
İnceleme konusu davada, işverenin, idare faaliyetlerinin yürütüldüğü birimin de yetki tespitinde nazara alınması gerektiği iddiası, esas itibariyle işkolu itirazı niteliğindedir. Yukarıda belirtilen açık düzenleme gereği, bu itiraz mevcut yetki uyuşmazlığında ileri sürülemeyeceği gibi, ancak bir sonraki dönem için geçerli olacaktır. Diğer taraftan, hukuk devleti kavramı çerçevesinde hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleri nazara alındığında, uyuşmazlığın yetki tespiti için başvuru tarihindeki şartlara göre değerlendirilmesi gerektiği de tartışmasız olup, bu anlamda olmak üzere farklı işkollarında yer alan işyerlerinin tek bir işyeri yahut işletme niteliğinde değerlendirilmesi mümkün değildir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesi'nin 2017/38132 Esas, 2017/22480 Karar sayılı ilamı)
Çalışan işçilerin sendika üyeliklerinin 6356 sayılı Yasanın 17/5 maddesi uyarınca e devlet üzerinden güvenlik mekanizmalarından geçerek yapılmakta ve kişiler gerçek iradelerini bu sistem üzerinden başvuru yapmak suretiyle ortaya koymaktadır. Aksi ispat edilinceye kadar sistemden alınan resmi kayıtlara itibar edilmesi gerekeceğinden ve davacı tarafından SGK kayıtlarının doğruyu yansıtmadığı somut bir iddia olarak ileri sürülmediğinden davacı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf talebi de yerinde görülmemiş, tanık dinlenmesinin davanın niteliği gereği sonuca etkili olmayacağı …” gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE karar verilmiştir.
G)Temyiz başvurusu :
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
H) Gerekçe:
6356 sayılı Toplu İş Sözleşmesi ve Sendikalar Kanunu’nun 34. maddesinde “ (1) Bir toplu iş sözleşmesi aynı işkolunda bir veya birden çok işyerini kapsayabilir.
(2) Bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesi ancak işletme düzeyinde yapılabilir.
(3) Grup toplu iş sözleşmesi, tarafların anlaşması üzerine bir işçi sendikası ile bir işveren sendikası arasında, birden çok üye işverene ait aynı işkolunda kurulu işyerleri ve işletmeleri kapsamak üzere yapılır.
(4) İşletme toplu iş sözleşmesi yapılacak işyerlerinin aranılan niteliğe sahip olup olmadıklarına ilişkin uyuşmazlıklar, işletme merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemede on beş gün içinde karara bağlanır. Kararın temyizi hâlinde Yargıtay on beş gün içinde kesin olarak karar verir.” şeklinde toplu iş sözleşmesinin kapsamı ve düzeyi düzenlenmiş, 79. maddesinde de “ (1) Bu Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar iş davalarına bakmakla görevli ve yetkili mahkemelerde görülür. Ancak yedinci ila on birinci bölümlerin uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar için, görevli makamın bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.” hükmüne yer verilmiş, anılan Kanun’un 2. maddesinin c bendinde de, görevli makamın işyeri toplu iş sözleşmesi için işyerinin, işletme toplu iş sözleşmesi için işletme merkezinin bağlı bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünü, aynı Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünün yetki alanına giren işyerleri için yapılacak grup toplu iş sözleşmelerinde bu işyerlerinin bağlı bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünü, birden fazla Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünün yetki alanına giren işyerlerini kapsayacak grup toplu iş sözleşmesi için ise Bakanlığı, ifade edeceği açıklanmıştır.
Yukarıda zikredilen Kanun hükümleri kapsamında somut uyuşmazlık incelenecek olursa
Taraflar arasındaki mesele davalı Sendikanın davacıya ait işyeri ya da işyerlerinde çoğunluğu sağlayıp sağlayamadığı ve bu itibarla olumlu yetki tespitinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle, 6356 sayılı Kanununda yetki tespiti işleminde yetkili mahkeme özel olarak düzenlenmiş olup kamu düzenine ilişkin olduğundan taraflar arasında çıkan uyuşmazlıkta mahkemenin yetkili olup olmadığının her aşamada gözetilmesi gereklidir.
Dosya içeriğinden, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğünün 26.07.2017 tarihli kararı ile davacı işverene ait tek işyerinde, davalı sendikanın toplu iş sözleşmesi yapabilmek için gerekli çoğunluğu sağladığının tespit edildiği, davacı işverenin ise yetki tespitinde nazara alınması gereken başkaca işyerleri de bulunduğu gerekçesiyle tespite itiraz ettiği anlaşılmaktadır.
Davanın açıldığı İstanbul 6. İş Mahkemesince yetkisizlik kararı verilmiş, kararın istinafı üzerine de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, kararın temyizi üzerine Dairemizce istinaf kararının kesin olduğu belirtilerek temyiz talebi reddedilmiştir.
Daha sonra yargılamanın yapıldığı İlk Derece Mahkemesi de, SGK kayıtlarına dayanarak yetki başvuru tarihi itibariyle davacıya ait üç işyerinden ikisinin taşımacılık işkolunda kurulu olduğu ve 6356 sayılı Kanun’un 34/2. Maddesindeki kamu düzenine ilişkin düzenleme uyarınca tespitin işletme düzeyinde yapılması gerektiği tespitine dayanılarak uyuşmazlığın esasına girilip davalı Sendikanın gerekli nisapları sağladığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa ki, davacı Şirketin işletme merkezi Beşiktaş/İstanbul’da olup, görevli makam İstanbul Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüdür. Dolayısıyla işletmesel düzeyde yapılan tespitlerde yetkili mahkeme işletme merkezinin bulunduğu yerdeki mahkeme olacağından temyiz konusu davada, görevli makamın bulunduğu yer mahkemesi olan İstanbul İş Mahkemesi kesin yetkilidir.
Her ne kadar İstanbul İş Mahkemesince verilen ve kesinleşen yetkisizlik kararı üzerine eldeki uyuşmazlık görülmüş ise de, bu yetkisizlik kararı işyeri düzeyinde yapılan olumlu yetki tespiti esas alınarak verilmiş olup, daha sonra yapılan yargılamada tespitin işletme düzeyinde yapılması gerektiği tespit edilmiş olmakla yapılan bu tespit bağlamında yetkili mahkemenin tekrar belirlenmesi gereklidir. Nitekim uyuşmazlıkta kesin yetki kuralı geçerli olduğundan yargılamanın her safhasında mahkemelerce resen gözetilmesi gereklidir.
Bu itibarla Mahkemenin dosya içeriğine göre isabetli olduğu anlaşılan yetki tespitinin işletme düzeyinde yapılması gerektiğine ilişkin tespitine bağlı olarak yetkisizlik kararı vermesi gerekirken uyuşmazlığın esasına girerek yazılı şekilde karar vermesi bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön