9. Hukuk Dairesi 2020/8218 E. , 2020/19592 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Mahkemenin yukarıda tarih, esas ve karar numarası belirtilen kararının temyiz incelemesi sonucunda,Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 15.06.2020 tarihli ve 2020/1896 esas, 2020/6750 karar sayılı ilamıyla BOZULMASINA karar verilmiştir.
Davalı-karşı davacı tarafça Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin kararının maddi hataya dayandığı gerekçesi ile ortadan kaldırılması istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04/02/1959 tarihli ve 1957/13 esas, 1959/5 karar ile 09/05/1960 tarihli ve 1960/21 esas, 1960/9 karar sayılı kararlarında belirtildiği üzere, Yargıtay’ca maddi hata sonucu verilen bir karara mahkemece uyulmasına karar verilmesi halinde dahi usulü kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtay’ın maddi hatalı kararından dönülmesi mümkündür.
Somut uyuşmazlıkta, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 15.06.2020 tarihli ve 2020/1896 esas, 2020/6750 karar sayılı ilamıyla davacı-karşı davalı temyizi üzerine Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiş ise de, kararın davalı-karşı davacı tarafından da temyiz edildiği ancak Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Anılan sebeple, maddi hataya dayanan Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının ORTADAN KALDIRILMASINA karar verildi. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı-karşı davalı vekili, öğretmen olarak çalışan davalı-karşı davacı işçinin 07.02.2014 tarihinde haklı bir sebep olmadan istifa yoluyla iş sözleşmesini feshettiğini ileri sürerek, iş sözleşmesinde belirlenen cezai şart alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı işçi, öğretmen olarak 06.02.2014 tarihinde atanması üzerine 07.02.2014 tarihinde istifa etmek zorunda kaldığını, maaşının 6 katı tutarı tazminatının fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne ilişkin verilen karar Dairemizce bozulmuştur. Bozmaya uyan mahkemece yüzde 75 indirim ile cezai şartın kısmen kabulüne ilişkin hüküm kurulmuştur.
Karar davacı-karşı davalı vekili ile davalı-karşı davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı-karşı davacının tüm davacı-karşı davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, iş sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şarta mahkemece uygulanan indirimin miktarı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Cezai şart öğretide, mevcut borcun ifa edilmemesi veya eksik ifası halinde ödenmesi gereken mali değeri haiz ayrı bir edim olarak tanımlanmıştır (Tunçomağ, Kenan: Türk Hukukunda Cezai Şart, İstanbul 1963).
Cezai şart 818 sayılı Borçlar Kanunun 158 – 161'inci maddeleri arasında, yeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 179-182'inci maddeleri arasında düzenlenmiş olup, İş Kanunlarında konuya dair bir hükme yer verilmemiştir. İş hukuku açısından Borçlar Kanunun sözü edilen hükümlerini uygulamakla birlikte, Dairemizce bazı yönlerden iş hukukuna özgü çözümler üretilmiştir. İş hukukunda “İşçi Yararına Yorum İlkesi”nin bir sonucu olarak sadece işçi aleyhine yükümlülük öngören cezai şart hükümleri geçersiz sayılmış ve bu yönde yerleşmiş içtihatlar öğretide de benimsenmiştir.
Cezai şartın işçi ve işveren hakkında ve iki taraflı olarak düzenlenmesi gereği, işçi aleyhine kararlaştırılan cezai şartın işveren aleyhine kararlaştırılandan daha fazla olmaması sonucunu da ortaya koymaktadır. Başka bir anlatımla işçi aleyhine olarak belirlenen cezai şartın, koşulları ve ceza miktarı bakımından işverenin sorumluluğunu aşması düşünülemez. İki taraflı cezai şartta işçi aleyhine bir eşitsizlik durumunda, cezai şart hükmü tümden geçersiz olmamakla birlikte, işçinin yükümlülüğü işverenin sorumlu olduğu miktarı ve halleri aşamaz.
İşçiye verilen eğitim karşılığı belli bir süre çalışması koşuluna bağlı olarak kararlaştırılan cezai şart tek taraflı olarak değerlendirilemez. İşçiye verilen eğitim bedeli kadar cezai şartın karşılığı bulunmakla eğitim karşılığı cezai şart hükmü belirtilen ölçüler içinde geçerlidir.
Gerek belirli gerekse belirsiz iş sözleşmelerinde, cezai şart içeren hükümler, karşılıklılık prensibinin bulunması halinde kural olarak geçerlidir. Ancak, sözleşmenin süresinden önce feshi koşuluna bağlı cezai şartın geçerli olabilmesi için, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olması zorunludur. Asgari süreli iş sözleşmelerine de aynı şekilde hükümler konulması mümkündür.
Borçlar Kanunu'nun 182. maddesine göre, taraflar cezanın miktarını seçmekte serbesttirler. Buna göre belirli süreli iş sözleşmesinin kalan süresine ait ücretlerinin ya da bunun katlarının ödenmesi gerektiği yönünde ceza miktarı belirlenmesi mümkündür. Böyle bir cezai şart hükmü, Borçlar Kanunu'nun 325. maddesine göre talep konusu yapılabilecek olan sözleşmenin kalan süresine ait ücret isteğinden farklıdır. Bu durum, konuya dair yasal düzenlemenin tekrarı mahiyetinde de değildir. Gerçekten tarafların iradesi özel biçimde cezai şart düzenlemesi yönünde ortaya çıkmış olmakla, iradeye değer verilmeli ve cezai şart hükümlerine göre çözüme gidilmelidir. İşçinin bakiye süre ücreti ölçüt alınarak kararlaştırılmış olan cezai şarttan başka, sözleşmenin kalan süresine ait ücretlerin de Borçlar Kanunu'nun 325. maddesine göre talep edilip edilemeyeceği sorununa değinmek gerekir ki, koşulların varlığı halinde sözleşmenin kalan süresine ait ücretlerin ayrıca talep edilebileceği kabul edilmelidir. Gerçekten, Borçlar Kanununun 158/II maddesine göre, borcun belli zaman ve yerde ifa edilmemesi hali için cezai şart kararlaştırılmışsa, alacaklı hem ifa hem de cezai şartı talep edebilecektir.
818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 161/son (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu182/son) maddesinde ise, fahiş cezai şartın hâkim tarafından tenkis edilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. İş hukuku uygulamasında işçi aleyhine cezai şart düzenlemeleri bakımından konunun önemi bir kat daha artmaktadır. Şart ve ceza arasındaki ilişki gözetilerek, işçinin iktisadi açıdan mahvına neden olmayacak çözümlere gidilmelidir. İşçinin belli bir süre çalışması şartına bağlanan cezalardan, sözleşme kapsamında çalışılan ve çalışması gereken sürelere göre oran kurularak indirime gidilmelidir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesinde “Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir.” hükmü bulunmaktadır. Bu itibarla hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan cezai şartlar geçersizdir. Cezai şart içeren hükümler, karşılıklılık prensibinin bulunması halinde kural olarak geçerlidir.
Cezai şartın işçi ile işveren hakkında ve iki taraflı olarak düzenlenmesi gereği, işçi aleyhine kararlaştırılan cezai şart, işveren aleyhine kararlaştırılandan daha fazla olamaz. Başka bir anlatımla, işçi aleyhine olarak belirlenen cezai şartın, koşulları ve ceza miktarı bakımından işverenin sorumluluğunu aşması düşünülemez.
Somut olayda, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin bozma ilamı ile mahkeme kararı cezai şarta ilişkin yapılan yüzde 15 indirimin az olduğu işçinin ücreti ve çalışma süresi dikkate alınarak makul bir indirim ile talebin hüküm altına alınması gerekçesi ile bozulmuştur. Her ne kadar davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı vekili tarafından emsal gösterilerek bazı kararlar sunulmuş, örneğin Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince incelemesi yapılan 2015-29728 esas sayılı dosyada yüzde 40 indirim yapılarak kabul edilen cezai şart ile 2015/1226 esas sayılı dosyada aynı davalıya karşı dava açan bir başka öğretmenin fesih nedeni, henüz okullar açılmadığı için davacı işverenin öğretmen bulmakta çok zorluk yaşamayacağı, işçiyi de iktisadi açıdan zor durumda bırakmamak gibi gerekçelerle taktiren yüzde 50 indirim ile kabul edilen cezai şartın kabulüne ilişkin kararların onandığı anlaşılmaktadır. Cezai şart yönünden her dosya kendi kapsamına ve delil durumura göre değerlendirilmesi gerektiğinden bu kararların eldeki davada emsal olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Bozmaya uyan mahkemece %75 hakkaniyet indirimi ve mahsup sonrası tespit edilen toplam 1.228,72 TL cezai şart kabul edilmiş ise de yüzde 75 oranındaki indirim hakkın özünü etkileyecek oranda fahiş olmuştur. Davalı-karşı davacı işçinin, davacı-karşı davalı işverene ait okulda 01.09.2013- 07.02.2014 tarihleri arasında çalıştığı, aldığı ücret miktarı ve çalıştığı süre ve işin niteliği nazara alınarak, daha uygun bir indirim yapılması gerekmektedir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 22.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
9. Hukuk Dairesi 2020/8218 E. , 2020/19592 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 41 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 47 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 59 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 55 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 29 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat