9. Hukuk Dairesi 2016/34908 E. , 2020/18597 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

9. Hukuk Dairesi 2016/34908 E. , 2020/18597 K.


'İçtihat Metni'



MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 05.02.1997 - 01.10.2013 tarihleri arasında davalı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’na ait hastanede aşçı olarak değişen alt işverenler bünyesinde çalıştığını, iş sözleşmesinin davacı tarafından yaş dışı emeklilik koşullarını tamamlaması sebebiyle feshedildiğini, davacının fazla çalışma ücreti ile genel tatil ücreti alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu vekili, davacının diğer davalı alt işverenlerin işçisi olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalılar davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davalı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının çalışma süresinin kesintili olup olmadığı ve asıl işverenin sorumlu olduğu alacak miktarı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut uyuşmazlıkta, davacının 05.02.1997-01.10.2013 tarihleri arasında asıl işverene ait hastanede değişen alt işverenler bünyesinde kesintisiz çalıştığı kabul edilerek hesaplanan alacaklar hüküm altına alınmıştır. Dosya kapsamındaki Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarından davacının 31/08/1997 – 06/04/1998 tarihleri arasında sigortalı çalışması bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yargılama sırasında dinlenen davacı tanığı Sultan, kendisinin 1998 yılında işe girdiğini ve davacının kendisinden bir yıl önce başladığını beyan etmiştir. Tanığın işe başladığı tarih dikkate alındığında, davacının sigorta kayıtlarında mevcut olmayan dönemde işyerinde çalışıp çalışmadığını bilebilmesi mümkün değildir. Dosya kapsamında davacının uyuşmazlık konusu dönemde işyerinde çalıştığını ispata yönelik başka bir bilgi veya belge bulunmamaktadır. Bu durumda, davacının 31/08/1997 – 06/04/1998 tarihleri arasındaki döneme ilişkin çalışma iddiasını ispat edilemediği kabul edilmeli, bu süre dışlandıktan sonra davacının çalışma süresi belirlenmelidir. Ayrıca, Dairemiz uygulamasına göre alt işverenler arasında işyeri devrinin kabulü ile işçilik alacaklarının işyeri devri kurallarına göre belirlenmesi için, işçinin devreden alt işverene ait işyerinden çıkışı ile bir sonraki alt işverene ait işyerinde işe başladığı tarih arasındaki sürenin makul süreyi aşmaması gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta, davacının 05/02/1997-31/08/1997 tarihleri arasında ... Temizlik...Limited Şirketinde çalıştıktan sonra çalışmaya ara verdiği, bir sonraki alt işveren bünyesinde 06/04/1998 tarihinde işe başladığı dikkate alınarak, ... Limited Şirketi ile bir sonraki alt işveren olan Veysa Temizlik Limited Şirketi arasında işyeri devri bulunmadığı kabul edilmeli, davacının 31.08.1997 tarihinden önceki çalışmaları ile 06.04.1998 tarihinden sonraki çalışmaları ayrı ayrı dönemler olarak değerlendirilmelidir. Asıl işverenin sorumlu olduğu alacak miktarı yönünden ise, davacının her bir dönem çalışmasının o döneme ilişkin çalışma süresi ile yine o dönemdeki ücret miktarı üzerinden ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3-Davacı işçinin fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut olayda, davacının fazla çalışma iddiasını tanık anlatımı ile ispat ettiği kabul edilerek hesaplanan fazla çalışma ücreti alacağı hüküm altına alınmıştır. Yargılama sırasında dinlenen davacı tanıklarından...., işveren aleyhine dava açtığını beyan etmiş olup, bu durumda husumetli tanığın anlatımına ihtiyatla yaklaşılması gerekmektedir. Zira fazla çalışma iddiasının ispatında salt husumetli tanık anlatımına göre sonuca gidilemez. Diğer davacı tanığı .... ise, davacının haftada altı gün 06.00-14.00 saatleri arasında çalıştığını beyan etmiştir. Tanığın bu beyanına göre, davacının fazla çalışma yapmadığı açıktır. Bu halde davacının fazla çalışma iddiasını ispat edemediği dikkate alınarak, fazla çalışma ücreti talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, aksi yönde hüküm kurulması isabetsiz olup kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
4-Davacının yıllık izin ücretine hak kazanıp kazanmadığı bir başka uyuşmazlık konusudur.
Gerekçeli kararda, davacının dava dilekçesinde her yıl ortalama 14 gün izin kullandığına yönelik beyanı dikkate alınarak izin ücreti hesaplandığı ve bu miktarın hüküm altına alındığı ifade edilmiştir. Ancak hükme esas alınan raporda, davacının dava dilekçesindeki beyanı hiç dikkate alınmadan 16 yıl çalışma süresi içinde hiç izin kullanmadığı kabul edilerek 280 gün tutarında izin ücreti hesaplanmıştır. Mahkemece gerekçe ile çelişki oluşturacak şekilde, hatalı bilirkişi raporundaki miktarın hüküm altına alınması isabetsiz olup, bu husus bozma sebebidir. Diğer taraftan dosyada davacının imzasını taşıyan yıllık ücretli izin cetveli bulunmakta olup, bu izin cetveli dikkate alınmadan sonuca gidilmesi de bir başka hatalı yöndür. Davacının dava dilekçesindeki beyanı ile dosya kapsamındaki izne ilişkin belgeler birlikte değerlendirilmeli, bu değerlendirmenin sonucuna göre davacının yıllık izin ücretine hak kazanıp kazanmadığı noktasında bir karar verilmelidir.
Temyiz edilen kararın açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, 15.12.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön