9. Hukuk Dairesi 2020/8166 E. , 2020/18446 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : Gaziantep 8. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davanın belirsiz alacak davası olduğunu belirterek, davacının davalı ...'na ait ulaştırma biriminde bekçi olarak çalıştığını, Türkiye Belediyeler ve Genel Hizmetler İşçileri Sendikasına üye olup toplu iş sözleşmesi hükümlerine tabi olduğunu, 24 saat çalışma ve 24 saat dinlenme esasına göre çalıştığını, tabi olduğu toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre haftalık çalışma süresinin 40 saat olduğunu, hafta tatilini kullanamadığını ve yemek ücretinin de ödenmediğini ileri sürerek, zamlı ücret, fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma ile hafta tatili ücreti ve yemek yardımı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, zamanaşımı definde bulunduklarını, dava konusu alacağın belirli olması nedeniyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini ve davacının alacaklarının ödenmiş olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle hakkında istinaf başvurusunda bulunulan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2 hükmü gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere ortadan kaldırılmasına ve davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı gerekçesi ile 6100 Sayılı Kanun'un 114/1-h ve 115/2 maddeleri gereğince hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İlk Temyiz Başvurusu:
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dairemizin ilk bozma ilamı:
Dairemizce 27.06.2019 tarih 2019/5278 Esas, 2019/14454 Karar sayılı ilam ile ' Uyuşmazlık konusu toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan yemek yardımı alacağı bakımından talep içeriğinden de açıkça anlaşıldığı üzere, davacı sendikaya üye olduğu ve toplu iş sözleşmesinden yaralanabileceği tarihi ve ödenmesi gereken yemek yardımı tutarını işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince belirleyebilecek durumdadır. Bu halde toplu iş sözleşmesinden kaynaklı yemek yardımı alacağı belirsiz alacak değildir. Bu sebeple Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yemek yardımı alacağı yönünden davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı gerekçesi ile usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak, uyuşmazlık konusu fazla çalışma, fazla sürelerle çalışma, hafta tatili ve gece çalışması zamlı ücret alacakları yönünden, davacı haftada kaç saat fazla çalışma ve gece çalışması yaptığını, hangi hafta tatillerinde çalıştığını belirleyebilmekte ise de hakimin hesaplanan miktardan hangi oranda indirim yapacağını bilebilecek durumda değildir. Bu nedenle fazla çalışma, fazla sürelerle çalışma, hafta tatili ve gece çalışması zamlı ücret alacakları belirsiz alacak davasına konu edilebilir. Anılan alacaklar yönünden işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken , davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı gerekçesi ile usulden reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. ' gerekçesi ile Bölge Adliye mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
Bozma ilamına uyan Bölge Adliye Mahkemesince '1)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle hakkında istinaf başvurusunda bulunulan ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/2 hükmü gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere ORTADAN KALDIRILMASINA,
2)DAVANIN KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE
a)Gece çalaşması ücreti olarak net 3.678,72 TL'nin dava tarihi olan 13/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b)Fazla mesai ücreti olarak net 30.724,11 TL'nin dava tarihi olan 13/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c)Davacının hafta tatili ücreti alacağı talebinin ESASTAN REDDİNE,
ç)Yemek yardımı ücreti alacağının HMK'nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri gereğince hukuki yarar yokluğundan USULDEN REDDİNE,,' karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davacı ve davalı vekili temyiz etmiştir.
İkinci Bozma ilamı:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Somut olayda, davacının fazla çalışma alacağı davacının 17:00-08:00 saatleri arasında fiilen 13,5 saat çalıştığı, 11 saatin üstündeki 2,5 saatlik çalışmanın fazla çalışma olduğu kabul edilerek hesaplanmışır. Davacının gece çalışma zamlı ücret alacağı ise 2011-2015 döneminde davacının gece çalışması nedeni ile kendisine her ay en az 2 hafta sonu ücreti izni verildiği gerekçesi ile hesaplanmamış, 2015- 2016 döneminde ise davacının 20:00-06:00 saatleri arasında çalışması nedeni ile çalışılan gün sayısı dikkate alınarak toplu iş sözleşmesindeki normal çalışma ücretinden ayrı olarak % 25 zamlı ücret ödeneceğinin düzenlenmesi nedeni ile fazla çalışma alacağından ayrı olarak normal ücretinin % 25 fazlası hesaplanarak belirlenmiştir.
Dosyayadaki maaş bordroları ile puantaj kayıtları üzerinde yapılan incelemede, davacıya 2015 – 2016 yılında bazı aylarda hafta sonu mesaisi adı altında yapılan tahakkukların bulunduğu ancak bu ödemelerin davacının zamlı ücret alacağından ya da fazla çalışma alacağından mahsup edilmediği anlaşılmaktadır. İmzalanan son toplu iş sözleşmesi gereği, davacıya hafta sonu mesaisi adı altında yapılan ödemelerin, ödenmesi gereken zamlı ücret alacağından mahsup edilmemesi yerinde ise de yapılan bu ödemelerin davacının fazla çalışma alacağından mahsup edilmemesi hatalı olmuştur. Zira, davacının haftanın 7 günü çalışmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Bu durumda 01.03.2015 tarihinden sonra davacıya hafta sonu mesaisi adı altında yapılan ödemelerin davacının fazla çalışma alacağından mahsup edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de, davacı bedel artırım dilekçesi ile gece çalışma ücret zammı ve fazla çalışma alacaklarının miktarını artırmış ancak yemek bedeli ve hafta tatili taleplerini artırmamış bu alacaklar yönünden dava dilekçesinde 100’er TL talep etmiştir. Mahkemece, davacının reddedilen alacağı 200 TL olmasına rağmen 2725 TL vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuştur. Yine davalı vekili Bölge Adliye mahkemesinde yapılan duruşmaya mazeret vererek katılmadığı halde, davalı vekili lehine duruşma vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece tesis edilen kararın anılan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
İkinci Bozma ilamı sonrasında Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
Davacıya hafta sonu mesaisi adı altında yapılan ödemelerin 4.649,15 TL olduğu fazla çalışma alacağından mahsup edilerek toplamda 24.074,96 TL fazla çalışma alacağı bulunduğu sonucuna varılmış olup kısa kararda sehven mahsup edilen miktar yazılmış, fark edilen aşamada karar değiştirilemeyeceğinden kısa karar gerekçeli karar çelişkisi oluşmaması için hatalı yazıldığı şekilde gerekçeli karara aktarılmıştır.” gerekçesi ile
1)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kısmen kabulüne, hakkında istinaf başvurusunda bulunulan ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/2 hükmü gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere ORTADAN KALDIRILMASINA,
2)DAVANIN KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE
a)Gece çalaşması ücreti olarak net 3.504,93 TL'nin dava tarihi olan 12/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b)Fazla çalışma ücreti olarak net 5.297,55 TL'nin dava tarihi olan 12/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c)Davacının hafta tatili ücreti alacağı talebinin ESASTAN REDDİNE,
ç)Yemek yardımı ücreti alacağının HMK'nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri gereğince hukuki yarar yokluğundan USULDEN REDDİNE,” karar verilmiştir.
Üçüncü Temyiz Başvurusu :
Kararı, davacı ve davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1- Kapatılan 22.Hukuk Dairesi’nin 13/01/2020 tarih 2019/8459 E, 2020/39 K sayılı ilamı ile” Dosyayadaki maaş bordroları ile puantaj kayıtları üzerinde yapılan incelemede, davacıya 2015 – 2016 yılında bazı aylarda hafta sonu mesaisi adı altında yapılan tahakkukların bulunduğu ancak bu ödemelerin davacının zamlı ücret alacağından ya da fazla çalışma alacağından mahsup edilmediği anlaşılmaktadır. İmzalanan son toplu iş sözleşmesi gereği, davacıya hafta sonu mesaisi adı altında yapılan ödemelerin, ödenmesi gereken zamlı ücret alacağından mahsup edilmemesi yerinde ise de yapılan bu ödemelerin davacının fazla çalışma alacağından mahsup edilmemesi hatalı olmuştur. Zira, davacının haftanın 7 günü çalışmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Bu durumda 01.03.2015 tarihinden sonra davacıya hafta sonu mesaisi adı altında yapılan ödemelerin davacının fazla çalışma alacağından mahsup edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. “ gerekçesi ile bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyularak davacıya hafta sonu mesaisi adı altında yapılan ödemelerin 4.649,15 TL olduğu fazla çalışma alacağından mahsup edilerek toplamda 24.074,96 TL fazla çalışma alacağı bulunduğu sonucuna varılmış olup kısa kararda sehven mahsup edilen miktarın yazıldığı belirtilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesinde
“Madde 297- (1) Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Aynı Kanunun, basit yargılama usulüne tabi yargılamalara ilişkin olarak 321. maddesinde ise
“Madde 321- (1) Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez.
(2) Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.” denilmiştir.
6100 sayılı Kanun’un 321. maddesindeki 'hükme ilişkin tüm hususlar' dan kastedilen 6100 sayılı Kanun'un 297. maddesindeki unsurlardır. Basit yargılama usulüne tabi davalarda, tefhim edilecek hüküm, 6100 sayılı Kanun’un 297/2. maddesindeki unsurları taşımakla birlikte, aynı Kanunun 321. maddesi uyarınca gerekçeli olmak zorundadır. Ancak mahkemelerin iş yoğunluğu ve buna bağlı olarak duruşma dosyalarının çokluğu nedeni ile gerekçenin duruşmada yazdırılamaması halinde gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.
Bu kanuni şekil yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek, kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir.
Taraflar hükmün tefhiminin 6100 sayılı Kanun’un 297/2. maddesinde sayılan unsurları taşımaması halinde hak ve borçlarını bilemeyeceklerinden temyiz süresini kaçırmamak, hak kaybına uğramamak için kararı gereksiz yere temyiz etmek zorunda kaldıkları bir gerçektir.
Bu nedenlerle hükmün tefhimi sırasında 6100 sayılı Kanun’un 297/2. maddesinde belirtildiği üzere “taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi” gereklidir.
6100 sayılı Kanun’un 298/2. maddesine göre de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10/04/1992 tarihli ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı ilamı gereğince bozma sebebidir.
Somut olayda, mahkemece “ Davacıya hafta sonu mesaisi adı altında yapılan ödemelerin 4.649,15 TL olduğu fazla çalışma alacağından mahsup edilerek toplamda 24.074,96 TL fazla çalışma alacağı bulunduğu sonucuna varılmış olup kısa kararda sehven mahsup edilen miktar yazılmış” gerekçesi ile fazla çalışma alacağı yönünden mahsup edilmesi gereken miktarın hak kazanılan alacak olarak hüküm fıkrasına yazıldığı belirtilmiştir. Mahkemenin gerekçesinde davacının 24.074,96 TL fazla çalışma alacağının bulunduğu belirtilmesine rağmen hüküm fıkrasında 4.649,15 TL fazla çalışma alacağının kabulüne karar verilmesi gerekçe ile hüküm fıkrasının birbiri ile çelişmesine neden olmuştur. Anılan sebeple, iddia, savunma ve tarafların delilleri değerlendirilerek, Anayasa’nın 141. maddesine ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesine uygun şekilde gerekçe tesis edilmesi suretiyle bir karar verilmeli gerekçeli karar içeriği ile hüküm sonucu arasındaki çelişkiler de giderilmelidir.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 14/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
9. Hukuk Dairesi 2020/8166 E. , 2020/18446 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 39 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 28 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat