9. Hukuk Dairesi 2016/32944 E. , 2020/16997 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

9. Hukuk Dairesi 2016/32944 E. , 2020/16997 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan ... Özel Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti. vekili ile ihbar olunan Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkili işçinin 2006 yılı Ağustos ayında İstanbul İl Özel İdaresi Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü'ne bağlı ... Fidanlığı’nda bulunan işyerinde davalı alt işveren ... Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti. nezdinde özel güvenlik görevlisi olarak çalışmaya başladığını, 2009 yılından sonra şef pozisyonuna getirildiğini ve aylık ücretine ilave olarak 150,00 TL şeflik ücretinin kendisine ödeneceğinin kararlaştırıldığını ancak 2 ay ödendikten sonra başka ödeme yapılmadığını, 01.06.2010 -07.03.2014 tarihleri arası çalışmasının diğer davalı alt işveren olan ... Özel Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti. nezdinde geçtiğini, iş akdinin haklı nedene dayalı olmaksızın sona erdirildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile şeflik ücreti, fazla çalışma, yıllık izin, genel tatil ve hafta tatili ücreti alacaklarına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı ... Özel Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti. vekili, davacı işçinin gerçek işvereninin İstanbul Valiliği olduğunu zira ihaleler sonucu şirketlerin değişmesine rağmen işçilerin aynı kalıp aynı işyerinde çalışmaya devam ettiğini, davacı işçinin iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesine göre işyerinin kapatılması nedeniyle zaruri olarak feshedildiğini, işyeri kapatılmasının davalı müvekkili şirketin elinde olmadığını ve bu sebeple sorumluluğunun da doğmadığını alacak taleplerinin haksız bulunduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalı şirket tarafından davaya karşı cevap dilekçesi sunulmamış, duruşmalara iştirak edilmemiştir.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davalı ... Özel Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti. vekili ile ihbar olunan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-İhbar olunan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı vekilinin temyizi yönünden:
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 61-64. maddelerine göre dava ihbar olunan gerçek ve tüzel kişi, davada taraf sıfatını kazanamaz. Bir davada hüküm, davanın tarafları arasında kurulur. Bu nedenle hükmü temyiz etme hakkı davada taraf olan kişilere aittir. Kural olarak kendisine dava ihbar olunan davaya katılmadıkça (müdahil olmadıkça) Mahkemece verilen kararı temyiz etme hakkı yoktur. Ancak, Mahkemece usul ve yasaya aykırı olarak taraf sıfatını almayan dava ihbar olunan kişi hakkında hüküm kurulmuşsa, ihbar olunan hükmün kendisiyle ilgili bölümünü temyiz edebilir.
Somut olayda ihbar olunan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı vekili tarafından dava dilekçesinin Defterdarlık Muhakemat Müdürlüğünün yazısı ile birlikte Bakanlığın İstanbul İl Müdürlüğüne tebliğ edildiği, 6360 sayılı Kanun ile İstanbul İl Özel İdaresinin tüzel kişiliğinin sona erdiği, İstanbul İl Özel İdaresinin mülkiyetinde olan davacının çalışmasının geçtiği ... Fidanlığının 07.08.2014 tarihinde Bakanlığa tahsis edildiğini ve feshin Bakanlık tasarrufu olmadığı, İstanbul İl Özel İdaresinin varlık ve yükümlülüklerinin tümünün İçişleri Bakanlığı’na bağlı İstanbul Valiliği bünyesinde kurulan Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığına devredildiği, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın bu nedenle sorumluluğu olmadığı, bu nedenle ihbar edilen, husumet yöneltilen taraf olmaktan çıkartılmaları gerektiği gerekçesiyle kararın bozulması istenilmiştir. Ancak, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 64. maddesince dava ihbar olunmuşsa da, ihbar olunan Bakanlık davaya katılmadığı gibi kendisine davayı ihbar eden davalıyı temsil etmek istediğini de bildirmemiştir. Başka bir deyişle, ihbar olunan davada taraf sıfatını kazanmamıştır. Mahkemece ihbar olunan hakkında hüküm kurulmadığından ihbar olunanın temyiz talebinin REDDİNE,
2-Davalı ... Özel Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti. vekilinin temyizi yönünden:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacının fazla çalışma ücret alacaklarının belirlenmesi noktasında uyuşmazlık mevcuttur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
Somut uyuşmazlıkta Mahkemece, davacının 2009 -2011 yılı Mayıs ayı arasında özel güvenlik şefi pozisyonunda haftada 5 günü ve günlük 8 saat üzerinden çalıştığı, ara dinlenme süresi gözetildiğinde haftalık 45 saatin aşan fazla mesai yapmadığı, 2011 yılı Mayıs ayı ile 07.03.2014 arası dönemde ise özel güvenlik elemanı olarak 2 gündüz -2 gece- 2 dinlenme periyodunda, yalnızca 20:00-08:00 saatleri arasında 1,5 saat ara dinlenme süresi ile 10,5 saat çalışılan ve 7,5 saatlik yasal sınırın 3 saat aşıldığı gece vardiyalarında fazla çalışma yaptığı belirlenilerek 01.05.2011-07.03.2014 tarihleri arası dönem bakımından fazla çalışma ücret alacakları hesap edilmiştir. Ancak, dosyaya davalı ... Özel Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti. tarafından davacıya ait 2010 Haziran ve sonrası döneme ilişkin genel ücret bordro listelerinin sunulmuş olduğu ve bu listelerde fazla mesai ücret tahakkuklarının bulunduğu anlaşılmakla, söz konusu listelerde yer alan tahakkuklarla banka kayıtlarının karşılaştırılarak, uyumlu olduklarının belirlenmesi durumunda fazla çalışma ücret hesaplamalarından mahsup edilmesi gerekmektedir. Buna göre söz konusu belgeler değerlendirilmeksizin yazılı şekilde verilen karar hatalı bulunup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı tarafından, davalı işyerinde özel güvenlik görevlisi olarak çalışmasını sürdürürken 2009 yılından sonra ”Şef” pozisyonuna getirildiği, ücretine ilave olarak 150,00 TL şeflik ücretinin ödenmesi hususunda anlaşıldığı, ancak söz konusu ücretin 2 ay ödendikten sonra sonraki aylar için ödeme yapılmadığı ileri sürülerek, ücret alacağına hükmedilmesi talep edilmiştir. Mahkemece hükme dayanak raporda, davacı tanıklarında davacı iddiasının doğrulanması ve davalı tarafça ilave ücretlerin ödenmiş olduğunun ispat edilememesi gerekçe gösterilerek, davacının 01.01.2009-07.03.2014 tarihleri arası dönem için aylık 150,00 TL tutarında şeflik ücreti hesap edilmiştir. Ancak raporda davacının her ne kadar 2011 yılı Mayıs ayından sonra mesai saati ve pozisyonu değiştirilmiş ise de, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 62. maddesi gereği ücretinde tek taraflı indirime gidilmesinin geçerli olamayacağı gerekçesiyle şef görevi yapmadığı dönem bakımından da hesaplama yapılmış ise de, ücrette tek taraflı indirime gidilemeyeceği gerekçesiyle davacının fiilen yapmadığı bir görev sebebiyle ilave ücret ödenmesinin gerekeceği yönündeki değerlendirme isabetli bulunmamaktadır. Davacının yalnızca fiilen şef pozisyonunda çalışmasını sürdürdüğü dönem yönünden ilave ücret alacağı talebinde bulunabileceğinin ve bununla birlikte dava dilekçesinde iki aylık ücretin ödendiğinin belirtilmiş olduğunun gözetilmemesi hatalı bulunup bozmayı gerektirmiştir.
4-Davacının yıllık izin ücreti alacağı olup olmadığı konusunda da taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü, işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile ispatlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı, davalı işyerinde 01.08.2006-07.03.2014 tarihleri arasında 7 yıl 7 ay 6 gün süre ile çalışmış olup, çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmadığını iddia etmiştir. Mahkemece, 7 tam yıl hizmeti nedeniyle 110 gün ücretli izne hak kazandığı kabul edilerek yıllık izin ücreti hüküm altına alınmıştır. Davacının iddiası hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, hakimin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde düzenlenen davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde Mahkemece, davacı asil çağrılarak çalışma süresi boyunca yıllık izin kullanıp kullanmadığı konusundaki beyanının alınmasından sonra sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre değerlendirme yapılarak bir karar verilmelidir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı tarafa iadesine, 26/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön