9. Hukuk Dairesi 2020/2790 E. , 2020/11264 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

9. Hukuk Dairesi 2020/2790 E. , 2020/11264 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının Edirne Halk Sağlığı Müdürlüğü Sıtma Savaş Biriminde, 20.08.1984-14.05.2014 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin emeklilik sebebiyle sona erdiğini, davacının yararlandığı toplu iş sözleşmelerine göre her yıl için 21-30 gün yıllık ücretli izin hakkı bulunduğunu, ancak fesihle birlikte kullanılmayan izin ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek yıllık izin ücreti alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının alacaklarının zamanaşımına uğradığını, ayrıca davacının yıllık izinlerini kullandığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı yasal süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 24.10.2017 tarihli bozma ilamı ile karar bozulmuş, bozma ilamına uyan Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 27.06.2019 tarihli bozma ilamı ile karar bozulmuş, bozma ilamına uyan Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karara karşı yasal süresi içinde davalı vekili temyiz yoluna başvurmuştur.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davada hukuki dinlenilme haklarının kısıtlanıp kısıtlanmadığı hususu uyuşmazlık konusudur.
Savunma hakkı Anayasa’mızın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde 'Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.' düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.
İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın 'açıklama ve ispat hakkı'nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasa'nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.
Somut uyuşmazlıkta, 27.06.019 tarihli bozma ilamı, bozmadan sonraki duruşma günü davalıya tebliğ edilerek usul ve yasaya uygun şekilde taraf teşkili sağlanmaksızın Mahkemece dava konusu alacak hakkında karar verilmesi yukarıda açıklanan Anayasa ve Kanun maddelerine aykırıdır. Bu halde, Mahkemenin davalı tarafın hukuki dinlenilme hakkını kullanmasına imkan tanıdığı ve adil bir yargılama yaparak sonuca ulaştığı söylenemez. Anılan sebeple, davalı vekiline bozma ilamı ve bozmadan sonraki duruşma günü davalıya tebliğ edilerek usul ve yasaya uygun şekilde taraf teşkili sağlanıp, bozma ilamı ve dava hakkında tarafların beyanları alındıktan sonra yargılamaya devam olunarak bozma ilamı ve dava hakkında bir karar verilmelidir.
Mahkemece belirtilen husus gözetilmeden yazılı şekilde verilen karar hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Davacı 1992 ve 1993 yıllarında yirmişer gün yıllık izin kullanmış olabileceğine dair beyanı dikkat alınarak yıllık izin alacağından 1992 ve 1993 yılları için toplam 40 günün mahsup edilmesi gerekirken 20 günün mahsup edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, 08/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.






Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön