10. Hukuk Dairesi 2018/5358 E. , 2018/10150 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

10. Hukuk Dairesi 2018/5358 E. , 2018/10150 K.


'İçtihat Metni'

......


Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrasında ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1) Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Dava, 28.08.2010 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu %29,34 sürekli iş göremezlik durumunda bulunan sigortalıya bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerli tutarı, ödenen geçici iş göremezlik ödemeleri ve sarf edilen tedavi giderleri nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücûan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen kararla bozma ilâmının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
Önceki bozma ilâmında 'Dosya kapsamında bulunan, sigortalı tarafından açılan tazminat dosyasında alınan 10.02.2014 tarihli hesap bilirkişisinin ek raporunda, sigortalının 04.04.2005 tarihinde geçirdiği kaza nedeniyle %8 sürekli iş göremezlik oranında bulunduğu, yine 28.08.2010 tarihinde geçirdiği ikinci kaza nedeniyle %23,20 oranında sürekli iş göremezlik oranında bulunduğu, anılan iki kazanın birleşik sürekli iş göremezlik oranının ise %29,34 olduğunun betimlendiği, yine dava dilekçesinin açıklanmasına dair 03.03.2014 tarihli davacı Kurum vekilinin dilekçesinde sigortalının aynı işyerinde iki kaza geçirdiği 04.04.2005 tarihli kaza

nedeniyle sürekli iş göremezlik oranının %8 olması nedeniyle gelir bağlanmadığı, 28.08.2010 tarihli iş kazası ile sürekli iş göremezlik oranı %29,34 olarak belirlendiği bildirildiği, mahkemece, 04.04.2005 tarihli iş kazasının nasıl olduğu, gerek 04.04.2005 gerek ise 28.08.2010 tarihli iş kazalarının etkisi irdelenmeden, ceza dosyaları ve sigortalı tarafından açılan tazminat dosyası gözetilerek yeniden kusur raporu alınmadan hüküm kurulması, eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
... 04.04.2005 tarihli iş kazası araştırılmalı, ceza dosyası ve tazminat dosyası araştırılıp, celbedilmeli, 04.04.2005 ve 28.08.2010 tarihli iş kazalarının etkisi değerlendirilerek, olay tarihinde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Yasa'nın 21. maddesine de uygun, soyut ifadelere dayanmayan, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerekeceği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığı ve dayanağı mevzuat hükümleri ayrıntılarıyla irdelenerek, iş kazasının olduğu meslek kolu ile iş ve işçi güvenliği konusunda uzman bilirkişi kurulundan alınacak kusur raporu sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, mahkemece, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar vermiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
... hesap uzmanı bilirkişiden yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ile hesap esaslarına uygun gerçek zarar hesap raporu alınarak sonucuna göre verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar vermiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.' şeklinde detaylı ve yol gösterici açıklama yapılarak karar bozulmuştur.
Bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gerekleri mahkemece tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma ilamından sonra alınan bilirkişi raporunda işveren %65, kazalı %30, şirket müdürü ve ortağı ........%5 kusurlu bulunmuş, bozma sonrasında celbedilen ve kesinleştiği anlaşılan .....ahkemesinin E.2015/43 sayılı dosyasında davalı şirketin işletme müdürü ...... ile vardiya sorumlusu ...... hakkında verilen beraat kararının bozulması ve bozma sonrasında adli para cezası verilmesi üzerine alınan ek raporla bu defa işveren %50, şirket müdürü ve ortağı işveren .....%10, kazalı %20, ceza davasında mahkum olan ....ise %10'ar kusurlu bulunmuş, 2. ek raporda ise şirket müdürü ve ortağı ....... ceza davasında mahkum olmaması nedeniyle bu defa ..... için verilen %10 kusur davalı şirket kusuruna eklenerek davalı şirket %60, kazalı %20, .......ise %10'ar kusurlu bulunmuştur. Alınan ek raporlarda, bozma ilamına yanlış anlam verilerek kazalının daha önce 04.04.2005 tarihinde geçirdiği iş kazasının bu kazaya etkisinin irdelenmesinde, kazalının 5 yıl önce geçirdiği kaza neticesinde vücut bütünlüğünün bozulması, koordinasyon veya hareket kısıtlılığı oluşması veya görme ile ilgili sorun oluşması gibi etkenlerin bu kazanın oluşumuna etki ettiği yönünde dosyada bir bulguya rastlanılmadığı belirtilerek kazanın farklı nedenlerle meydana geldiği açıklamasına yer verilerek kusur izafesi yapılması yoluna gidilmiştir.
Söz konusu kusur raporu sonrasında alınan hesap raporunda ise dava ve ıslah dilekçelerinde teselsül hükümlerine dayanılmamış olduğu halde, davalı şirket diğer sorumluların da kusurlarından sorumlu tutularak %80 kusur üzerinden hesaplama yapılmış, diğer taraftan bozma ilamı gereği 28.08.2010 tarihli ikinci kaza nedeniyle oluşan %23,20 oranında sürekli iş göremezlik oranına göre değil ilk kaza nedeniyle oluşan %8 maluliyet oranına göre birleştirilmiş maluliyet oranı üzerinden bağlanan gelirin peşin sermaye değeri esas alınmak suretiyle gerçek zarar hesabı yapılmış, Mahkemece bu rapor hükme esas alınarak hüküm kurulmuştur.
Somut olayda, kazalı ..... 04.04.2005 tarihinde iş kazası geçirmiş, bu iş kazası nedeniyle uğradığı %8 maluliyet oranı üzerinden gelir bağlanmamış, eldeki davaya konu 28.08.2010 tarihli ikinci bir iş kazası geçirmesi ile %23,20 oranında sürekli iş göremez durumuna gelmesi üzerine kendisine %29,34 birleştirilmiş maluliyet oranına göre gelir bağlanmıştır.
Birden çok iş kazasına uğrama halinde sigortalıya gelir bağlanırken '......' formülü uygulanmakta olup, sigortalıda oluşan sürekli işgöremezlik derecesi ayrı ayrı zamanlarda meydana gelen iş kazası sonucu ortaya çıkan işgöremezlik derecelerinin toplamı olarak kabul edilemez. Bu nedenle Kurum'un ilk peşin değerli gelire ilişkin rücu alacağı belirlenirken ..... formülünün her kazaya yansıyan oranının saptanması gereklidir.
Mahkemece, bu durumda yapılacak iş, yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri ve açıklamalar dikkate alınmak suretiyle, 2005 tarihli iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik derecesinin ..... formulüne göre elde edilen oran (%29,34) içindeki yeri ve bu kazaya ilişkin davalı işverenin kusur durumu ile 2010 tarihli iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik derecesinin .... formulüne göre elde edilen oran (%29,34) içindeki yeri ve bu kazaya ilişkin davalı işverenin kusur durumu ayrıştırılarak, kusur durumlarının ayrı ayrı ve ilk kazanın ikinci kazaya etkilerinin araştırılarak belirlenmesi için .......ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden; yeniden kusur raporu alınmalı, gerçek zarar hesabının gelirle kıyaslanmasında ise ..... formülü uyarınca, ikinci iş kazasının Balthazard formulüne göre elde edilen oran (%29,34) içindeki yeri karşılaştırılarak, eş söyleyişle ikinci iş kazasına düşen sürekli işgöremezlik oranı belirlenerek, bu oran nedeniyle sigortalıya bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri Kurumdan da sorulmak suretiyle saptanarak ve yalnızca 28.08.2010 tarihli iş kazası yönünden bağlanan gelir ile gerçek zararın kıyaslanması suretiyle gerçek zarar hesabının yapılması ile davalının kusuru karşılığına hükmetmektir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgı sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 04.12.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

....

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön