10. Hukuk Dairesi 2016/353 E. , 2018/4938 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

10. Hukuk Dairesi 2016/353 E. , 2018/4938 K.


'İçtihat Metni'


Mahkemesi :İş Mahkemesi


Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekilince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki belgeler okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
03.06.2002 tarihinde davalı işveren ...'a ait işyerinde çalışırken diğer davalı ... ve arkadaşları ile davalı işveren ve korumaları arasında otopark içinde çıkan silahlı çatışma sonucu yaralanarak % 100 malul kalan otopark görevlisi sigortalıya bağlanan gelirlerin, ve yapılan tedavi masrafının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemine ilişkin davada; dosya kapsamında alınan kusur raporunda davalı ... % 70 oranında, davalı işveren ... % 30 oranında kusurlu bulunmasına karşın, Mahkemece, ilgili ceza dosyasında yargılanan davalı sanık ... hakkında verilen delil yetersizliğinden beraat kararı hükme esas kılınarak, davalı ... aleyhine açılan davanın reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın ise % 30 kusuru karşılığında kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir.
818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 50. maddesi (tam teselsül) yada birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen Borçlar Kanunu'nun 51. maddesi (eksik teselsül) uyarınca ve aynı yasanın 142. maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı tek bir dava ile isteyebileceği gibi sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebilir.
6098 sayılı ... Borçlar Kanununda da, öğretideki eleştiriler doğrultusunda tam ve eksik teselsül ayırımı kaldırılmışsa da (61. madde gerekçesi), teselsül esasına dayanan sorumluluk ilkesine ilişkin düzenlemeler korunmuş ve anılan Kanun'un birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen 61. maddesinde de; “ Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” hükmü yer almıştır. Anılan Kanun'un 163. maddesinde de davacının, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı tek bir dava ile isteyebileceği gibi sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebileceği öngörülmüştür.
Anılan yasanın 163. maddesi gereğince teselsül, ister yasadan, ister sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanmak için, zarara uğrayanın, talebi gereklidir. Diğer taraftan, dava dilekçesinde açıkça müteselsil sorumluluktan söz edilmiş ve kusurları oranında tahsil işleminde bulunulmamış ise; dava dilekçesindeki sözlerden, ileri sürülen olaylardan ve bunların yorumundan, dosyadaki diğer bilgi ve belgelerden davacının müteselsil ödetme isteği anlaşıldığı takdirde 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 18. (6098 sayılı ... Borçlar Kanununun 19. maddesi) ve Medeni Kanunun 2. maddesi de düzenlenen (gerçek maksat ve afaki iyiniyet kuralları) göz önünden tutularak davacının müteselsilen ödetme isteği kabul edilerek sonuca varılmak gerekir. Nitekim bu görüş Hukuk Genel Kurulunun 23/3/1966 gün ve 9/3 Esas, 80 karar sayılı ve 26/6/1983 gün ve 1981/9-533 Esas, 1983/724 Karar sayılı, 19/12/1986 gün ve 1985/4-822 Esas, 1986/1140 Karar sayılı ilamlarında da açıkça vurgulanmıştır.
Eldeki davada; Kurumca açılan davada, dava dilekçesinde açıkça müteselsil sorumluluktan söz edilmiş ve Kurumun uğradığı zarar nedeniyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili isteminde bulunulmuş olduğu, ıslah dilekçesi ile de Kurum zararının tamamının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilinin istenildiği anlaşılmaktadır.
Eldeki davada, teselsüle dayalı olarak talepte bulunulmasına rağmen Mahkemece, davalıların kusur oranları gözetilerek davalılar yönünden teselsüle dayalı olarak hüküm kurulması gerekirken; davalı ...'un kusur raporunda belirtilen % 70 kusuru göz ardı edilerek, yargılandığı ceza davasında delil yetersizliğinden beraat etmesi nedeniyle davalı ... yönünden davanın reddine karar verilip, sadece davalı ...'ın % 30 kusuru oranında sorumluluğuna hükmedilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.





Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön