10. Hukuk Dairesi 2016/15721 E. , 2018/7575 K.
'İçtihat Metni'
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, Tarım Bağ-Kur sigortalılığının ve 6552 sayılı Yasadan yararlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı olan 2926 sayılı Kanunun 2. maddesinde, kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların sigortalı sayılacakları belirtilmiş, 3. maddenin (b) bendinde, bu Kanunda geçen “tarımsal faaliyette bulunanlar”ın, kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya özgü yerlerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan yararlanmak suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından korunmasını, taşınmasını sağlayanları veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanları ifade ettiği açıklanmıştır.
Ayrıca 5. maddede, yasal süresinde kayıt ve tescillerini yaptırmayanların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi izleyen aybaşından itibaren başlayacağı, bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, 6. maddede, bu Kanuna göre sigortalı sayılanların sigortalılıklarının tarımsal faaliyetlerine son verdiklerinde sona ereceği, 7. maddede, kişilerin bu Kanuna göre sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç 3 ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorunda oldukları, 9.maddede, bu zorunluluğa uymayanların tescil işlemlerinin Kurumca kendiliğinden yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan 5510 sayılı Kanunun 3. maddesinde tarımsal faaliyet, 2926 sayılı Kanunun 3/b maddesinde öngörüldüğü şekilde tanımlandıktan sonra 4. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendinde, hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız tarımsal faaliyette bulunanların sigortalı sayılacakları belirtilmiş, 7. maddede sigorta hak ve yükümlülüklerinin, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca veya kendilerince, 1 yıl içinde bildirilmesi durumunda kaydedildiği tarihten, bu süre içinde bildirilmemesi halinde ise bildirimin Kuruma yapıldığı tarihten itibaren başlayacağı öngörülmüştür.
02.08.2003 günü yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 56. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 2926 sayılı Kanunun 36. maddesi ve 4956 sayılı Kanunun 27. maddesi ile değişikliğe uğrayan 1479 sayılı Kanunun 53. maddesi hükümlerinde kanun koyucu, Kurumun prim alacaklarının Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkif suretiyle tahsil edilebilmesine imkan tanımıştır. Buna göre, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla ilgili sigorta primlerinin, ilgiliye ödenmesi gereken ürün bedellerinden kesilerek o kişi adına Kurum hesabına yatırılmak suretiyle tahsil edilmesi durumunda, kayıt ve tescil için Kuruma başvuru olmasa dahi belirtilen şekildeki prim ödeme olgusunun, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan kişinin kayıt ve tescil konusundaki iradesini ortaya koyduğunun kanıtı olarak kabulü gerekmektedir. Tarımsal faaliyet olgusunun kanıtlanmış olması, tescilli sigortalılar yönünden tescil tarihinden, tescili bulunmayanlar yönünden ise ilk prim ödemesinin veya tevkifatın gerçekleştirildiği tarihten sonraki sürelere ilişkin olumlu sonuç doğurmaktadır.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan Kanunlarda 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesinde açıklanan hizmet tespiti davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemesi ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının öngörülmesi karşısında, tescil veya iradi prim ödemesi ya da prim tevkifatı öncesine ait dönem yönünden tarımsal faaliyet ve buna dayalı Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti söz konusu olamayacaktır. Ayrıca belirtilmelidir ki, tarımsal faaliyete kabul edilebilir süreyi aşar uzunlukta ara verilmesi durumunda Tarım Bağ–Kur sigortalılığının yeniden başlayabilmesi, tescil başvurusu, iradi prim ödeme, prim tevkifatı olgularından herhangi birinin gerçekleşmesine bağlıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.09.2010 gün ve 2010/10-380 Esas - 2010/420 Karar numaralı ilamında da açıklandığı üzere, kendi adına ve hesabına bağımsız tarımsal faaliyete dayalı olarak yetiştirilen ürünlerin teslimi sırasında ürün bedelleri üzerinden tevkifat (prim kesintisi) yapılması durumunda zorunlu sigortalılık hak ve yükümlülüğünün tevkifat tarihini izleyen aybaşından itibaren başlatılarak ait olduğu yılın sonuna kadar ve devam eden yıllarda tevkifatlar var ise devam eden en son yılın sonuna kadar davacının sigortalı olarak kabul edilmesi gerekmekte olup, kamu kuruluşu niteliği taşımayan özel gerçek/tüzel kişilerce tevkifat gerçekleştirilmiş ise prim tutarının Kuruma aktarılması koşulu aranmaktadır.
Diğer yandan, 11.09.2014 tarihli ve 29116 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngörülen istisnaları haricinde aynı tarih itibariyle yürürlüğe giren İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair 6552 sayılı Kanunun 81. maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen Geçici 60. maddesinde yapılandırma şartları ve usulü düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacı 1995-01.05.2002 devresi ürün satışları nedeni ile yapılan ve Kuruma aktarılan prim kesintilerini, “kanun kapsamı dışında olduğunu” bildirerek tarafına iadesini istemiş, Kurumca prim tevkifatları kendisine iade edilmiştir. Davacı, iade edilen primleri Kuruma yeniden ödeyerek, anılan dönemde tarım ... sigortalılığının kabul edilmesi talebi ile Kuruma yaptığı başvurusunun reddi üzerine eldeki davayı açmıştır.
Mahkemece; “Davacı ...'ın 01/01/1995-01/05/2002 dönemine ilişkin Tarım ... prim tevkifatlarını geri aldığı tarihten itibaren ve yine aradaki prim borcunu da gecikme zamlı olarak davalı kuruma ödemesi halinde söz konusu dönemde 2926 sayılı yasa bağlamında tarım Bağ-kur sigortalısı olduğunun tespitine, davacının 01.01.1195-01.05.2002 dönemine ilişkin prim borçlarının 6552 sayılı yasa kapsamına göre yapılandırılması gerektiğinin tespitine, aksi yöndeki kurum işleminin iptaline ” dair hüküm tesis edilmiştir. Ancak, yukarıdaki yasal düzenlemeler uyarınca primleri iade alınan tevkifatlar yönünden sigortalı hizmet süresi verilemeyeceği gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Kabule göre de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297’nci maddesinde; “...taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmüne yer verilmiştir. Hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması, gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerekir. Diğer taraftan, hüküm, davanın açıldığı tarihteki hal ve şartlara göre tesis edilen bir karar olup Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre ileriye dönük olarak ve şarta bağlı biçimde karar tesis edilmesi mümkün değildir. Mahkemece, “davacının Tarım ... prim tevkifatlarını geri aldığı tarihten itibaren ve yine aradaki prim borcunu da gecikme zamlı olarak davalı kuruma ödemesi halinde söz konusu dönemde 2926 sayılı yasa bağlamında tarım Bağ-kur sigortalısı olduğunun tespitine,” ilişkin şartlı hüküm kurulması isabetsizdir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 04.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
10. Hukuk Dairesi 2016/15721 E. , 2018/7575 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 143 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat