10. Hukuk Dairesi 2017/5373 E. , 2018/6923 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

10. Hukuk Dairesi 2017/5373 E. , 2018/6923 K.


'İçtihat Metni'


Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, sigortalılık başlangıcının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacının, 15.05.1989 tarihinde işe başladığını belirterek bu tarihin başlangıç alınmasını istediği eldeki davada, kabule dair verilen hükmün dairemizin, 2014/2515 Esas 2014/9294 Karar sayılı ilamı ile bozulduğu ve devamında bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair hüküm tesis edildiği belirgindir..
Dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkinin varlığı medeni usul hukukumuzda 'sıfat' olarak tanımlanmakta ve bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin o dava ile ilgili kimseler olması zorunlu bulunmaktadır. Sübjektif bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakka ilişkin davada davacı olma sıfatı da hakkın sahibine ait bulunmakta ve buna aktif husumet denilmektedir. Sübjektif hak kendisinden istenebilecek olan kişi de o hakka uymakla yükümlü olan kimse olup, bu da pasif husumet (davalı sıfatı) olarak adlandırılmaktadır. Sübjektif hak sahibi ile o hakka uymakla yükümlü bulunan kişinin kimler olduğunun belirlenmesi, bunun neticesinde, dava açan veya aleyhine dava açılan kişiler, o davada davacı veya davalı olarak taraf sıfatına sahip değillerse, mahkemece dava konusu hakkın esası hakkında inceleme yapılmaksızın davanın sıfat yokluğundan reddedilmesi gerekmektedir. Taraf sıfatı (husumet) ve sıfat yokluğu, davada taraf olarak görünen kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itiraz niteliğinde olup, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 187. maddesinde (HMK. m.116) yer alan ilk itirazlardan olmadığından davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi, taraflarca ileri sürülmese dahi, gerek, mahkemece, gerekse, Yargıtay'ca tarafların bu yönde bir savunmalarının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden nazara alınır.
Açıklamalar ışığında eldeki dava incelendiğinde, davacının, ... A.Ş.’de çalıştığı ve dava konusu dönemde sosyal güvenliğin, ... Emekli Sandığı Vakfı tarafından karşılandığı ancak davalı bankanın beyanından, söz konusu vakfın, ...’ya devredildiği belirtilmiş olup bu hususun yeterince irdelenmediği anlaşılmaktadır. Öncelikle, ... Emekli Sandığı Vakfı’nın ... Başkanlığı’na ya da başka bir sandığa devir olup olmadığı araştırılarak sonuca göre de, devralanın taraf sıfatı kazanacağı, davalı bankanın taraf sıfatının kalkacağı değerlendirilmeli, ayrıca davalı bankanın tasfiye halinde olduğu görülmekle tüzel kişiliğinin devam edip etmediği hususu da araştırılmalıdır.
Diğer bir hususta, vakıf senedinin getirtilerek, sigortalılık başlangıcının yani 15.05.1989 tarihindeki adaylık durumunun vakıf senedindeki hükümler gözetilmek suretiyle belirlenmesi gerekmektedir.
Mahkemece, yukarıda yazılı hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön