10. Hukuk Dairesi 2017/3469 E. , 2018/5733 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

10. Hukuk Dairesi 2017/3469 E. , 2018/5733 K.


'İçtihat Metni'

......

Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın.......yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine, ... yönünden ise mirasın hükmen reddine nedeniyle reddine, davalı şirketler yönünde ise kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili ve davalı şirketler vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... ...... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı şirketler vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının, davacı Kurumunda aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddiyle
2- Mahkemece davanın reddine karar verilen davalılar kusurlarının toplamı olan %10 kusurun toplam kusurdan düşülmesi ile davalı şirketlerin %80 kusur oranına göre sorumluluklarına karar verilmesi rücu alacaklarının teselsül hükümlerine dayalı olduğu gözardı edilrek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
Teselsül hükümlerini düzenleyen söz konusu Kanunun 141 – 148. maddelerinde müteselsil borçlara yer verilmiş olup 141. maddede, alacaklıya karşı, her biri borcun tümünden sorumlu olma yükümü altına girdiklerini beyan eden birden çok borçlu arasında teselsül bulunduğu, böyle bir beyanın yokluğunda teselsülün ancak kanunun belirlediği durumlarda olacağı, 142. maddede, alacaklının, müteselsil borçluların tümünden veya birinden borcun tamamen veya kısmen ödenmesini istemekte serbest olduğu, borç tamamen ödeninceye dek borçluların tümünün sorumluluklarının devam edeceği, 145. maddede, yaptığı ödeme veya takas ile borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmiş olan müteselsil borçlulardan birinin, sona eren borç oranında diğer borçluları borçtan kurtarmış olacağı, 146. maddede, borcun niteliğinden aksi anlaşılmadıkça, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ödemeden birbirine eşit birer payı üzerine almak zorunda olduğu ve payından çok ödeme yapanın, fazla tutar yönünden diğer borçlulara rücu hakkının bulunduğu, 147. maddede, rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her birinin, ödediği tutar oranında alacaklının haklarına halef olacağı bildirilmiştir. Diğer taraftan Kanunun haksız eylem yönünden müteselsil sorumluluğa ilişkin 50. maddesinde, birden çok kimseler birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri takdirde, önayak olan (kışkırtan) ile asıl gerçekleştiren ve yardımcı olanların, ayırım gözetilmeksizin müteselsilen sorumlu olacakları, hakimin, bunların birbiri aleyhinde rücu hakları olup olmadığını takdir ve gerektiğinde bu rücunun kapsamının derecesini saptayacağı belirtilmiş, çeşitli nedenlerin birleşmesi bakımından müteselsil sorumluluğa dair 51. maddesinde, birden çok kimseler çeşitli nedenlere (haksız eylem, sözleşme, kanun) dayanarak sorumlu oldukları takdirde haklarında, birlikte bir zarara sebebiyet veren kimselere ilişkin hükümlere göre işlem yapılacağı, kural olarak haksız bir eylemi ile zarara sebebiyet vermiş olan kimsenin en önce, tarafından hata gerçekleşmemiş ve üzerine borç alınmamış olmasına karşın yasal olarak sorumlu olan kimsenin de en sonra, zarar ile yükümlü tutulacağı açıklanmıştır.
Müteselsil borç, birden çok borçlunun alacaklıya karşı borcun tümünden sorumlu olduğu, alacaklının tamamen veya kısmen edayı her bir borçludan isteyebildiği, eda tamamen yerine getirilinceye dek borçluların sorumluluklarının süregeldiği, her borçlunun iç ilişkideki payına bakılmaksızın borcun tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu, borçlulardan birinin borcu ödemesi durumunda diğerlerinin de alacaklıya karşı borçtan kurtulduğu, borcun, her bir borçlu yönünden tali değil asli nitelik taşıdığı, alacaklı karşısında birden çok borç ve borçlunun bulunduğu borç ilişkisidir. Bu ilişkide ifa, asıl alacağı ortadan kaldırmayıp alacak hakkı, ödeme yapmak suretiyle rücu hakkını kazanan borçluya geçtiğinden, anılan borçlu, alacaklının halefi olarak diğerlerine rücu edebilmektedir. Bununla birlikte, rücua konu olan borcun müteselsil niteliği bulunmadığından, sorumluluktan kurtulmak için her borçlunun borcun tümü yerine, kendine düşen payını ödemesi yeterli olmaktadır ki burada kanundan doğan halefiyet söz konusudur. Kuşkusuz, ödeme yapan borçlu ile alacaklının öncesinde, halefiyeti ortadan kaldırıcı sözleşme yapmak yetkileri de bulunmaktadır. Öğreti ve yargı kararlarında, borçların aynı sebepten doğması durumuna “tam teselsül” denilmekte ve değinilen 50. maddenin bunu karşıladığı ifade edilmekte, borçların farklı nedenlerden (kanun, sözleşme, haksız eylem) doğması halinde ise “eksik teselsül”ün varlığından söz edilerek 51. maddenin de bunu tanımladığı kabul edilmektedir. 50. maddede, aynı zarardan dolayı birden çok kişinin birlikte müteselsilen sorumlu tutulmaları, birden çok kişinin ortak kusurlarıyla zarara birlikte sebebiyet vermiş olmaları koşuluna bağlanmıştır. 51. maddede ise, müteselsil sorumluluk, ortak kusur yerine farklı hukuksal nedenlere bağlanmıştır ve bunlar kanun, sözleşme veya haksız eylemdir. Birden çok kişi, kanun, sözleşme veya haksız eylem nedeniyle aynı zarar için, zarara uğrayana karşı sorumlu iseler, bunlar arasında, bir zarara ortaklaşa sebep olanlar hakkındaki dönmeye (rücu) ilişkin kurallar uygulanmakta, kural olarak ilk önce, haksız eylemiyle zarara yol açan sorumlu tutulmakta, en son olarak da kusuru olmaksızın ve sözleşme gereği sorumluluğu olmadığı halde kanun hükmü gereğince sorumlu tutulan kişiye başvurulmaktadır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09.10.2013 gün ve 2013/9-1559 Esas - 2013/1461 Karar, 15.05.2015 gün ve 2013/17-2267 Esas - 2015/1352 Karar, 19.06.2015 gün ve 2013/10-2281 Esas - 2015/1727 Karar, 24.06.2015 gün ve 2014/13-19 Esas - 2015/1743 Karar sayılı ilamlarında aynı görüşlere yer verilmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda eksik ve tam teselsül ayırımına son verilmiş, 61. maddede, birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerin uygulanacağı, 62. maddede, tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğunun göz önünde tutulacağı, tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişinin, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olacağı bildirilmiştir.Bu bilgiler ışığına davalı şirketlerin kusur toplamı %90 kusura göre rücu alacağından sorumlu tutulmaları gerekirken %80 kusur oranına göre sorumlu tutulmaları usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç: Hüküm kısmının1,2,3,4,5,6,7,8,9 ve 10. bentlerininin silinerek yerine '' Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE,
2-3.996,40 TL'nin 12/10/2001 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılar .......müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı kuruma ödenmesine,
3-Davalılar .......yönünden zaman aşımı nedeni ile davanın reddine,
4-Davalı .... ... mirasçısı ... yönünden mirasçının ...... maddesi uyarınca mirası reddetmiş sayılması nedeni ile davalı ... yönünden davanın REDDİNE,
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan 272,99 TL nispi karar ve ilam harcının davalılar .......den müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan nispi ücret maktunun altında kaldığından bu miktara tamamlanılarak 1.800,00 TL vekalet ücretinin davalılar ......müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
7- Davalılar...... kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen kısım üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücreti maktunun altında kalmakla bu miktara tamamlanılarak 1.800,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Davacı tarafça Yargıtay bozma ilamı öncesi ve sonrası yapılan her biri 7,00 TL'den beş tebligat gideri 35,00 TL, her biri 8,00 TL'den iki tebligat gideri 16,00 TL, her biri 9,00 TL'den yirmi tebligat gideri 180,00 TL, her biri 10,00 TL'den dört tebligat gideri 40,00 TL, talimat, bilirkişi, müzekkere, posta masrafları toplamı 2.976,90 TL olmak üzere toplam 3.247,90 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 2.576,65 TL'sinin davalılar .... müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine , bakiye kısmının davacı üzerinde bırakılmasına
9-Davalı ......arafından Yargıtay bozma ilamı öncesi ve sonrası yapılan toplam 635,00 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre hesaplanan, 503,76 TL'sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı ... tarafından Yargıtay bozma ilamı öncesi ve sonrası yapılan her biri 10,00 TL'den bir tebligat gideri 10,00 TL, müzekkere masrafı 4,60 TL olmak üzere toplam 14,60 TL'nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,'' bentlerinin eklenmesine, hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalı .........alınmasına, 07.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.



.....


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön