10. Hukuk Dairesi 2015/21030 E. , 2018/5469 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

10. Hukuk Dairesi 2015/21030 E. , 2018/5469 K.


'İçtihat Metni'

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, yersiz ödenen ölüm aylığının tahsilini teminen yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekilinin tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacıya hak sahibi sıfatıyla ölüm aylığı ödenirken evlenmesi nedeniyle kendisine 23.05.1997-23.01.2004 tarihleri arasında yersiz olarak 4.264,50 TL ödendiği, ödenen bu meblağın tahsili amacıyla icra takibine geçildiği, davalı tarafından icra takibine itiraz edilmesi üzerine Kurumun eldeki davayı açtığı, mahkemece alacağın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle Mahkemenin davayı reddettiği anlaşılmaktadır.
Öncelikle, belirtilmelidir ki; zamanaşımı tarafın aslında borçlu olduğu bir edimi özel bir nedenle yerine getirmekten kaçınmasına imkan veren bir haktır.
Hukuk Genel Kurulunun 02.11.1983 gün ve 2802/1047 sayılı kararında da belirtildiği üzere, zamanaşımı alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu eksik borç haline dönüştürür ve alacağın dava edilebilme niteliğini ortadan kaldırır.
Zamanaşımı, 6098 sayılı ... Borçlar Kanununun 161. maddesinde düzenlendiği üzere, ileri sürülmezse, hakim bunu kendiliğinden göz önüne alamaz kuralında da vurgulandığı gibi, kişisel bir savunma nedeni olup, mahkemece resen gözetilemez ve uygulanamaz. Zamanaşımının davayı etkisiz bırakması kendiliğinden gerçekleşmemekte, borçlunun iradesine bağlı bulunmaktadır.
Ayrıca, zamanaşımının yorumu ve hangi kanun hükmüne uygun olduğunu bulmak, ... kanunlarını kendiliğinden uygulamakla görevli olan hakime düşen bir ödevdir.
Sonuç olarak, zamanaşımı en basit anlatımla, yasanın öngördüğü belli bir sürenin geçmesiyle, bir hakkın kullanılmasına veya bir borçtan kurtulmaya olanak veren bir hukuki müessesedir. Borçtan kurtulma olanağı tanıyan yönüyle zamanaşımı, maddi hukuka ilişkin bir müessese değildir. Borçluya borçtan kurtulmasını sağlayacak savunma vasıtalarını sunsa da, bizatihi kendisi borcu ortadan kaldırmaz, sadece, alacağın istenebilmesi hakkını zaman itibariyle sınırlar. Borç varlığını sürdürdüğü halde, borçlu, zamanaşımı müessesesine dayanarak, artık o borcun kendisinden istenilemeyeceğini savunabilir; yargılama usulüne ilişkin kurallar kendisine böyle bir def’ide (zamanaşımı def’inde) bulunma olanağı tanır. Zamanaşımına uğrayan borç, eksik bir borçtur. Zamanaşımı müessesesinin bu yapısının (borcu değil, sadece onun alacaklı tarafından talep edilmesi olanağını ortadan kaldırmasının ve sadece borçlu tarafından ileri sürülebilecek bir olgu olmasının) doğal sonucu olarak, borçlu tarafından yasal süre içerisinde böyle bir def’ide bulunulmadığı takdirde, hakim tarafından kendiliğinden gözetilemez.
Somut olayda, davalı tarafından borca ilişkin zamanaşımı def’inde bulunulmamış olmasına rağmen Mahkemece zamanaşımı hususunun resen gözetilerek buna göre davanın reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 04.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön